"Gerçekten" haber verir 29 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Terör ve Ergenekon



Türkiye, bundan sonraki gidişatın seyrini tayin edecek öneme sahip iki kritik dâvâya odaklandığı bir noktada, yine terörün hedefi. Terör önce ABD Konsolosluğu önünde görevli polisleri, şimdi de masum sivilleri vurdu.

9 Temmuz’daki konsolosluk saldırısı, Ergenekon operasyonunun 1 Temmuz’da gerçekleşen altıncı dalgasını takiben vuku bulmuştu. El Kaide’nin işi olabileceği söylendi, sonra unutuldu.

27 Temmuz gecesi meydana gelen bombalı Güngören katliamı ise, Ergenekon iddianamesinin açıklanmasından sonra ve Anayasa Mahkemesinde görülen AKP dâvâsının karar duruşmalarının başlamasına saatler kala gerçekleşti.

Aralarında bir bağlantı var mı, olabilir mi; failler ve daha önemlisi arkalarındaki mekanizma ortaya çıkarılmadıkça birşey söylemek çok zor.

Ergenekon iddianamesinde, evvelce bu çeşit olayların bir kısmının kimlerce ve hangi amaçlarla tezgâhlandığına ışık tutabilecek iddia ve ipuçları var. Tabiî doğrulanıp ispat edilirlerse...

İddianameden çıkarılabilecek sonuçlardan biri, terör, suikast, cinayet ve kitle eylemleri gibi hazırlıkların Türkiye’de darbe ortamı oluşturmak amacıyla planlanıp uygulandığı yönünde teşekkül etmiş olan kanaati kuvvetlendirmesi.

Danıştay saldırısından Cumhuriyet’e atılan bombalara; Hizbullah, İBDA-C, hattâ PKK bağlantılarına; geçmişte işlenip de şimdiye kadar faili meçhul kalmış sansasyonel cinayetlere kadar birçok dosyanın Ergenekon iddianamesinde bu bağlamda yer bulmuş olması dikkate değer.

Bunların ve 2500 sayfalık dokümanı dolduran diğer hususların ne kadarının sübut bulup kesinlik kazanacağı dâvâ sonuçlanınca belli olacak.

İddianamenin, bir cihetiyle, son yıllarda mantar gibi biten ulusalcı oluşumların, kuvayı milliye örgütlenmelerinin; bunların askeriyle, polisiyle, yargısıyla devlet içindeki irtibatlarının; medya ve mafya ilişkilerinin arkaplanına vurulmuş bir neşter olduğunu söylemek herhalde hata olmaz.

Ama önde gelen referanslarından birinin Tuncay Güney gibi son derece şüpheli bir kaynak olması; iddiaların dayandırıldığı bazı belge ve bulguların sağlamlığının tartışmaya açık olması ve asıl önemlisi, bu operasyonun asıl amacının, “hakikî ve öz Kemalizm adına,” Kemalizmi safralarından temizleyip yola “arınmış” olarak devam etmek olduğu izleniminin doğması, zihinleri meşgul eden önemli hususlar.

Bunları ifade ettikten sonra Güngören katliamının Ergenekon operasyonuyla bir bağlantısı olup olamayacağı hususuna dönecek olursak...

Bu noktada akla gelen ilk sorulardan biri şu:

Eğer bu olay yine Ergenekon kaynaklı bir saldırı ise, demek ki, bu yapılanma operasyon kapsamındaki bunca tutuklamaya rağmen hâlâ ayakta ve faal. Değilse, o zaman kör terörün Ergenekon’u da aşan bir dayanağı ve merkezi var.

Öte yandan, bombalı saldırı için “PKK’nın işi” deniliyor ve olayın gerek Kuzey Irak’taki, gerekse içerideki son TSK operasyonlarına misilleme olarak gerçekleştirilmiş olabileceği söyleniyor.

Peki, iddianamenin Ergenekon-PKK bağlantısını irdeleyen bölümleri nazara alındığında, bu izah tarzının yorumu ne olabilir? Kimin eli kimin cebinde? Ve at izi it izine karışmış durumda...

Güngören katliamı için yapılan kimi yorumlarda olay, son operasyonlarla iyice köşeye sıkışan ve ümitsizliğe kapılan PKK’nın can havliyle gerçekleştirdiği bir saldırı olarak niteleniyor.

Ne var ki, evvelce de çok fazla tekrarlanan bu “son çırpınışlar” söyleminin artık inandırıcılığı kalmadı. Başka bir izah lâzım. Asıl önemlisi de, izleri çok iyi takip edip, arkaplanı ortaya çıkarmak ve hem terörün belini iyice kırmak, hem de terör üreten bataklığı kurutmak gerekiyor.

Ve son tahlilde cevap bekleyen suallerden biri:

Eğer terörün amacı ülkeyi darbe ortamına sürüklemekse, ama söylendiği gibi klasik darbe dönemi kapandığı için artık bu çeşit tezgâhlara ihtiyaç kalmadıysa, son saldırıların amacı ne?

Yoksa darbe peşinde koşanlar hâlâ var mı?

29.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.07.2008) - Asırlık gecikme

  (26.07.2008) - Hürriyete hitap

  (25.07.2008) - Tan ve Ergenekon

  (24.07.2008) - Özkök ve 28 Şubat

  (23.07.2008) - Meşrutiyetten 100 yıl sonra demokrasinin neresindeyiz?

  (22.07.2008) - Kemalizmin iç kavgası

  (20.07.2008) - Bir bilirkişi raporu (2)

  (19.07.2008) - Bir bilirkişi raporu (1)

  (18.07.2008) - Peki, sonuç?

  (17.07.2008) - AB ile gelen değişim

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır