"Gerçekten" haber verir 23 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

İslâm-barış ve cihad



Karıştırılan, yanlış anlaşılan veya anlatılan meselelerden birisi de İslâm’da “cihad ve savaş” meselesidir.

İslâm’ın kelime mânâsı, emniyet ve barıştır. Dolayısıyla, İslâm’da aslolan barış ve müdâfaadır. Cihad, hakkı yaymak ve haksızlığı, adâletsizliği, zulmü, vahşeti yok etmek için yapılır. Cihadın bir de mânevî boyutu vardır. Bu da kılıç, silâh ile değil, ilim ile, fikir ile, kalem ile, nasihat ile, bedenî yardım ile, mâlî destek ile yapılır. Bir âyet-i kerimede bu husus şöyle ifâde edilir:

“Ağırlıklı ve ağırlıksız olarak hep birlikte savaşa çıkın ve Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu, sizin için çok daha hayırlıdır.”1

Daha çok “kital” kelimesiyle ifade edilen savaş, canı, dini, malı, vatanı korumak, müdafaa ve muhafaza etmek için yapılır. Bu noktalardan meşrûiyet kazanmıştır. İslâm, hiçbir zaman, saldırganlığı, haksızlığı istemez, tavsiye etmez.

Çarpışmadan önce, mutlak olarak İslâma dâvet (daha önce onlara dâvet ulaşmış olsun veya olmasın) yapılır. İslâmın cihadı, tebliğ, hakkı ihya, zulmü kaldırma olduğunu Peygamber Efendimizin (asm) Mute harbine gönderdiği orduya yaptığı nasihatlerden de anlaşılmaktadır:

“Ben size Allah’ın emirlerini yerine getirmenizi, yasaklarından uzak kalmanızı, Müslümanlardan yanınızda bulunanlara karşı hayırlı olmanızı ve iyi davranmanızı tavsiye ederim.”

Bütün insanlar, İlâhî mesaj olan Kur’ân’ın muhataplarıdır. Allah’ın mesajını dünyanın en ücra köşe-sindeki kullara ulaştırmak ise mü’minlerin görevidir.

Bu mesajın her tarafa ulaşabilmesi için yapılan çalışmanın, gayretin, himmetin, fedakârlığın adıdır cihad. Hiç şüphesiz ki, “cihad” sadece “kuru bir toprak” fethi değil; aynı zamanda, İslâmlaştırma faaliyetidir de. Eğer, iddiâ edildiği gibi, yalnızca, toprak elde etmeye dayalı, “şiddet-kılıç, askerî ve siyâsî” bir hareket olsaydı; çok kısa zamanda bu kadar geniş topraklar fethedilemez; geniş kitleler İslâmlaştırılamaz; elde edilen topraklar ve toplumlar İslâm prensipleri ve himayesi altında idâre edilemezdi.

Nitekim A. Gullaui bu gerçeği, “Eğer halk fetihlere karşı tepki gösterseydi, bu zaferlerin hiçbirisi gerçekleşmezdi... 640 yılında 10 bin kişiden da az bir kuvvet, bütün aşağı Mısır’ın çok kısa süre içinde fethedilmesine yetti”2 ifâdeleriyle, Watt da, “Hiç kimse Müslüman olması için zorlanmadı” sözleriyle te’yit eder.

Cihadın hedefi şudur:

1- Beşer aklını hurafe ve taklit (uyduluk) esaretinden kurtarmak. Bu, bir tek Allah’a imân ile gerçekleşecektir. Bu sebeple İslâm dini bütün şekilleriyle putperestliğe karşı savaşmıştır. Zîrâ putperestlik aklın dejenere, basîretin de kör olması demektir.

2- Ferdin ruh ve ahlâkını ıslâh etmek...

3- Cemiyet hayatını; genel güvenliği, insanlar arasında adâleti ve makul hürriyetlerin korunmasını hâkim kılacak şekilde ıslâh etmek...3

“Allah yolunda, Allah’ın ismiyle savaşınız. Ahde (anlaşmaya) vefasızlık göstermeyiniz! Küçük çocukları öldürmeyiniz! Kadınları, yaşlanmış pir-i fânileri katlettirmeyiniz! Ağaçları kesip yakmayınız! Evleri yıkmayınız. Orada Nasrânileri (Hıristiyanları) kiliselerinde halktan uzaklaşmış, kendilerini tamamen ibâdete vermiş bir takım kimseler bulacaksınız. Sakın onlara dokunmayız!”4

Dipnotlar:

1- Kur’ân, Tevbe, 41.

2- Prof. Yıldız vd., Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, c. 1, s. 427.

3- Doç. Dr. Hayreddin Karaman, Yeni Gelişmeler Karşısında İslâm Hukuku, Nesil Yay., İst., 1992, 3. bask., s. 18-19.

4- Müslim, 3:1357; Sünen, 4:162-163; İnsan’ül Uyun: 787.

23.12.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.12.2008) - Cihad ve müsbet hareket

  (20.12.2008) - Yöneticileri sorgulama cesareti ve şeffaflık

  (19.12.2008) - İslâmda yönetim biçimi

  (17.12.2008) - Tenkit meselesinde dikkat edilecek hususlar

  (15.12.2008) - Tenkit ayrı, hakkın hatırını âlî tutmak ayrıdır

  (14.12.2008) - Uhud’un hazin sonucunu rüyasında gördüğü halde meşvereti esas aldı!

  (13.12.2008) - Tenkidin psikolojisi ve mihenk

  (11.12.2008) - Bende gerçek Alevîyim!

  (10.12.2008) - Olumsuz duygular müsbete kanalize etmek

  (09.12.2008) - Bayramlar, temel duygular

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır