"Gerçekten" haber verir 03 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Nejat EREN

Barla ruhuna dönmek ve onu yeniden yaşamak



Yıl 1926. Senenin başları... Mevsim ilkbahar. Zaman ve zemin zifiri karanlık. Van Erek Dağının etekleri... Şartlar ve ahvâl çok çetin. Anadolu topraklarında, cihan devleti olan “Osmanlı Çınarı” 600 yıllık efsanesini tamamlamış; eskiyle bütün köprülerini atan “cumhuriyet” adı altında “yeni bir rejim” başlamıştı.

Bu yeni rejim, maneviyâtla yoğrulmuş özü, dünyaya örnek olmuş bir ulu devletin bütün değerlerini, geçmişini reddeden ve de eski, köhnemiş ve zararlı kabul eden, kimliğini yeniden belirlemeye çalışan bir programla işe koyulmuştu. Böyle bir zamanda başladı Erek’ten Barla’ya hicret, mecburî ikamet, sürgün, nefiy!

Erciş’te zamanın Bitlis valisinin “Seyda! Devletle, bizimle beraber olursan seni burada bırakırız”1 teklifine de, Van-Trabzon güzergâhındaki samimî sevdalılarının “Seyda bizi bırakıp gitme! Sen istersen her şeye rağmen seni onlara vermeyiz!” arzularına da aldırış etmeyen ve kadere teslim olan bir duruş ve hâli vardı Garibüzzaman’ın, Seyda’nın...

Kader onu; Trabzon, İstanbul, Antalya, Isparta tarikiyle Barla’ya sevk etmişti. Barla, mübarek belde. Yeni bir uyanışın, mânevî dirilişin toprağı ve mezrası olacaktı. Burada sekiz sene sürecek müthiş ve yoğun bir mesâi başlamıştı! Yok edilmek istenen maneviyâtın bütün temelleri “ihsan-ı Îlâhî, inayet-i Rabbânî” ile yeniden tescil ve tecdid edildi. Haşir Risâlesi’yle başladı o büyük mesai. İhtiyarlar, gençler, hanımlar, hastalar gibi bütün insan gruplarını muhatap alan ve birçok “Nur Menzilini” de kapsayan çok geniş ve küllî bir iman hareketinin ilk durağı ve ruhuydu Barla.

Asrın en büyük mesaisi olan “manevî cihad” böyle başladı Barla’da.

Uhuvvet, ihlâs, muhabbet, sıddıkıyet, bağlılık, vefa, sadakat, inayet, muâvenet, ihsan-ı İlâhî, acz, fakr, şefkat, tefekkür, istihdam, istikamet, hakikat mesleği ve müsbet hareket gibi yepyeni bir değerler manzumesi gündeme konuldu ve gönüllere nakşedildi.

Mânen öldürülmek istenen gönül ve kalp toprağına “Kur’ân fidanları” dikildi. El yazısıyla çoğaltılan hakikatler, bu merkezden başlayarak bütün vatan sathına sevk edildi. Gönül ve kalplere İlâhî nakışlar gergef gergef işlendi.

Barla’da doğan Kur’ân güneşinin ışığı İslâmköy, Kuleönü, Sav, Isparta, Antalya, Milâs, Denizli, Aydın, Kastamonu, İnebolu nur merkezleri ve santralleri vasıtasıyla bütün Türkiye’ye ve dünyaya yayıldı. İşte o hâlisiyetin başladığı yer Barla’dır. O samimiyet, gayret, himmet, fedakârlık, sadakat, vefa, bağlılık, irtibat ve uhuvvetin ilk ocağı da Barla’dır. Gecenin, gündüzün, zamanın, saatin, sayının hesaba sığmadığı yerin adıdır Barla.

İman ve maneviyâtın tekniğe, materyalizme, baskıya, diktatörlüğe, zulme, karanlığa meydan okunduğu bir devrin ve destanın adıdır Barla.

Şöhretin, sayının, maddî gücün değil, müellifinin kendi ifadesiyle: “..memleketimde ve İstanbul’da, burada (Barla) benimle çalışan kardeşlerimden yüz, belki bin derece fazla yardımcılarım varken, burada ben yalnız, kimsesiz, garip, yarım ümmî; insafsız memurların tarassudat ve tazyikatları altında, yedi sekiz sene sizinle ettiğim hizmet, yüz derece eski hizmetten fazla muvaffakiyeti gösteren mânevî kuvvet, sizlerdeki ihlâstan geldiğine katiyen şüphem kalmadı.” İhlâsın ve samimiyetin bire bir yaşandığı mübarek ve çok farklı bir atmosferdir Barla.

Barla, kimseyle inatlaşmadan, ortamı germeden, gerginliğe sebep olmadan, kırıp dökmeden bu muazzam “tecdid” hareketini başardı ve netice aldı. Bu başarının bütün sırlarını araştırıp o ruh, kalp ve maneviyat atmosferini her gönül erinin kendi iç dünyasında yeniden canlandırması ve yeşertmesi gerektiğine inanıyorum. Dâvâ sahibi olduğuna inanan camiânın bütün fertlerinin mevcut durumu ciddi mânâda sorgulayıp, yeniden bir silkiniş ve öze dönüşe ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Dünyada ve ülkemizde her alanda olduğu gibi “maneviyât” sahasında da meydana gelen kirlilik ve keşmekeşin netleşmesi için ciddî bir iç hesaplaşmanın yapılmasının faydalı olacağını dillendirmek istiyorum.

Dünyevîleşmenin en büyük âletleri ve tuzakları olan “reklâm ve propaganda” vasıtasıyla yaşanan kimlik bunalımı ve benliğimizdeki aşınmanın tek çaresi samimîyet ve meşrûiyet çizgisine dönüş olsa gerektir. Çünkü bu dâvânın banisi ve tatbikçisi muazzez Üstad “Dünyaları başlarını yesin!” demiş ve aynı istikamette öyle de devam etmişti. Dünyevîliği değil, İlâhîliği tercih eden bir duruş ve çelik irade ortaya koymuş, Yaratanına sığınmıştı. Bizim için de kurtuluş aynı reçeteden başkası olamaz.

Barla maddî-mânevî yapısıyla ve güzel tesisleriyle bizleri kucaklamaya ve misafir etmeye hazır! Ya bizler! Barla ruhuna yeniden dönmeye hazır mıyız?

03.04.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.03.2009) - Üstadın saff-ı evvel talebelerinden Halil İbrahim Çöllüoğlu

  (27.03.2009) - Üstad’a sadakat imtihanı ve tehlikeli tuzaklar

  (23.03.2009) - Öyle bir dâvâ bıraktın ki Üstadım!

  (20.03.2009) - Âfâkî konular ve savrulmalara dikkat

  (13.03.2009) - Gençliğe sahip çıkmak

  (06.03.2009) - 40. yılda, 40 yeni abone kampanyasına dâvet

  (28.02.2009) - 40. yıl coşkusu ve Yeni Asya bayrağı

  (14.02.2009) - Adalet kavramı ve önemi

  (06.02.2009) - Menfîliklere karşı çaremiz “mânevî cihad”dır

  (30.01.2009) - Demokrat zihniyet ve demokrat bir avukat

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis