"Gerçekten" haber verir 06 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Nejat EREN

Menfîliklere karşı çaremiz “mânevî cihad”dır



“DÜşman” kelimesinin mânâsının oldukça saptığı ve kaydığı böyle bir zamanda “nefisle” mücadele etmek ve uğraşmak elbetteki kolay değil.

Menfîliklerin sel gibi döküldüğü bir ortamda meşrûiyette kalmak ve istikameti muhafaza etmek kolay bir iş değil. “Dünyevîleşme” cereyanının karşısında durmak her babayiğidin harcı değil.

Maddiyatta boğulmuş dünya piyasasının “ekonomik krizleri” karşısında ayakta durmak yürek ister.

Böyle bir ortamda “maneviyâtı ve semâvîliği” öne çıkarmak, elbetteki derin bir vukufiyet ve sağlam inanç ister.

Fitnenin kol gezdiği ve daima hedefinde masum inanç sahiplerinin olduğu bir vasatta savrulmamak ve sarsılmamak elbette ki kolay değil.

Bugünün Müslümanlarının, hele de dâvâ sahiplerinin imtihanları çok büyük!

Bu zaman ve zeminde, “Ah dâvâm!” diyebilmek, “omuzuna ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş” bu hizmetin esas umdelerini tatbik ederek yaşayabilmek esas imtihan ve gerçek cihaddır. Böyle bir dâvâ sahibinin, her türlü şart, zaman ve durumda, her iş ve hizmette, her halükârda dâvâsına, dâvâ arkadaşlarına ve inancına karşı:

“Ben bu işte yokum!” deme lüksü yok!

“Benden buraya kadar!” deme hakkı yok!

“Ben yoruldum, yeter artık!” deme şansı yok!

“Ben seninle / sizinle yapamıyorum!” deme aykırılığı ve bıkkınlığı olamaz!

“Ne hâliniz varsa görün!” diyerek pes edip dâvâ arkadaşlarını yalnız bırakamaz!

“Hizmeti hep ben mi düşüneceğim?” deme sorumsuzluğuna kaçamaz!

Geniş İslâm coğrafyasındaki Gazzeler, Filistinler, Iraklar, Afganistanlar, Cezayirler, Pakistanlar, Bosnalar acı ve ibret verici ciğer parçalayan örnekler olarak önümüzde duruyor. Türkiye’de asırları içine alan “ifsat komitesinin” imha plânına karşı koyacak en sağlam gerçekler Risâle-i Nur okuyan camiânın elinde var. Ümmet ve insanlık bu hakikatlerin tatbikatını bekliyor. Kalp ve gönüllere yerleşen ve maneviyât âleminde gerçekleşecek bu “cihadı” bırakmak demek olan her türlü menfî hareket, şer hesabına geçer.

Dâvâ ve inanç sahibi şuurlu bir mü’min, kavganın, silâhın, kanın, kinin, hukuksuzluğun, haksızlığın, gerginliğin, katletmenin, sömürmenin, düşmanlığın, aykırılığın ve ötekileştirmenin yanında olamayacağına göre, yapacağı çok şey var demektir.

Sorumluluğunu bilen “dâvâ adamları”, bu camianın içinde ve tarihçesinde olan şu örnekler bize ışık tutacaktır:

Molla Resül’ün cesaret ve mertliği, Molla Hamid’in saffeti, Hulusi’nin sadakati, Hüsrev’in mahareti, Re’fet’in dikkati, Tahiri’nin velâyeti, Zübeyir’in metanet ve istikameti, Sungur’un Risâle-i Nur’a hâkimiyeti, Bayram’ın Üstadının şahsında ve dâvâsında faniyeti ve serdengeçtiliği, bir asra yaklaşan “şahs-ı mânevî” gerçeğinin saffeti, gayreti, metaneti, ihlâs, muhabbet ve uhuvveti ihtiyacı karşılar her halde.

Çünkü nefis, hep bahanelere sığınmak istiyor. Kaçacak delik arıyor. Kendisini ve muhataplarını kandırmayı gözlüyor. Mesuliyetten kaçmaya çalışıyor. Dünyevîliği ön plâna çıkarmayı plânlıyor. Birliğin, beraberliğin, ittifakın, kardeşliğin, sadakatin, istikametin, saffetin ve ihlâsın imtihanındayız.

Bu tembel, sorumsuz, aldatıcı, güvenilmez, bahaneci “nefislerimizi!” ve onun sır arkadaşları olan “asabiyet, bencillik, hodgâmlık, enaniyet, öfke, kin, garaz, su-i zan, sorumsuzluk, gıybet… vb.” menfî his ve duygularımızı, terk edemediğimiz alışkanlıklarımızı, ülfetimizi terbiyeye çalışmak için yeniden bir silkinmeye ihtiyacımız var diye düşünüyorum.

Bütün Müslümanlar ve inançlı insanlar olarak, kurtuluş reçetemiz bu “manevî cihad”dadır. İnancımızın, kardeşliğimizin ve davamızın gereği olan birlik, beraberlik, sadakat, istikamet ve sebatımızı gösterip kendi işimize bakmak ve sarsılmamak durumundayız. Enaniyetten, ayrılıklardan, mânevî gurbetlerden uzak bir sadakatli yolda birlikte devam etmek dilek ve temennisiyle...

06.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.01.2009) - Demokrat zihniyet ve demokrat bir avukat

  (23.01.2009) - Kahraman bir nur postacısı, Alamescid Köyü İmamı: İbrahim Edhem Efendi

  (16.01.2009) - Prensipli yaşamak, sistemli çalışmak ve meşveretle hizmet

  (09.01.2009) - 107 yaşında bir ulu çınar, bir Osmanlı delikanlısı

  (02.01.2009) - Bir son şahidin anlattıkları

  (26.12.2008) - Gerçek dostluk ve birliktelik

  (19.12.2008) - Japon çocuğun inanılmaz başarısı

  (12.12.2008) - Sılayı Rahim ve önemi

  (09.12.2008) - Selim fıtratı ve istikameti arayan bir feryat!

  (04.12.2008) - Trabzon ve Karadeniz hatıraları

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır