25 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Faruk ÇAKIR

Adalet, adalet, adalet


A+ | A-

Dünyanın dört bir köşesinden dâvet edilen ünlü ceza hukukçuları, İstanbul’da düzenlenen önemli bir hukuk kongresinde bir araya gelmiş durumda. 20-27 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen kongrede 11 Eylül 2001 “İkiz Kule” saldırılarının ardından herkesin hayatını etkileyen terörizm ve onunla yürütülen hukukî mücadele biçimleri tartışılıyor.

Kongreyi merkezi Paris’te bulunan ‘Dünya Ceza Hukuku Derneği’ne üye ‘Türk Ceza Hukuku Derneği’ organize etmiş durumda. İki dönem Galatasaray Üniversitesi rektörlüğünü yürütmüş ve halen Bilgi Üniversitesi’nde dersler veren bir hukukçu olan dernek başkanı Prof. Dr. Duygun Yarsuvat, konu ile ilgili olarak verdiği röpotajda “Ortaçağ hukuku geri geliyor” demiş. (Akşam, Pazar eki, 20 Eylül 2009)

Yarsuvat’ın, 11 Eylül bahanesiyle bütün dünyada hukuk alanındakı ‘geriye gidiş’ tesbiti dikkat çekici.

1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra başlayan küreselleşmeyle terör ve örgütlü suçların biçim değiştirmeye başladığına işaret eden Yarsuvat, bunu şöyle izah ediyor: “Daha önce de vardı bu suçlar tabiî, ama ses getirmiyordu bu kadar. 1989’un milât olmasının nedeni soğuk savaşın bitip küreselleşmenin başlaması. Güvenlik harcamaları soğuk savaş döneminden sonra daha da artmıştır ilginç biçimde. Daha güvensiz bir dünyada yaşıyoruz artık.”

Terör saldırılarına tedbir olsun diye Amerika ve Avrupa’da birtakım “panik atak ceza kanunları” yapıldığına işaret eden Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Prof. Dr. Yarsuvat, “Aceleyle yapılan başarısız kanunlar. Çünkü insanların hürriyetleri çok kısıtlandı bu kanunlarla. Terörle mücadele edeyim derken ceza hukukunun birçok yerleşmiş, klâsik prensibi değiştirilmeye çalışıldı. Hazırlık hareketleri konusu değiştirildi meselâ, klâsik hukukta hazırlık hareketleri cezalandırılmaz. Cezalandırılan icra hareketleridir. Şimdi bu ayırımı kaldırdılar” şeklinde konuşmuş.

Uzman hukukçuların kongrede tartışmak istedikleri ve önemle üzerinde durdukları bir konu da “uluslar arası yargı” yetkisiymiş: “Yani suçu Türkiye’de işlemiş bir kişi İngiltere’de bulunursa orada da cezalandırılmalı buna göre.”

“Bu konuda iyimser misiniz?” sorusu şu karşılığı bulmuş: “Biliyorsunuz bu konuda BM tarafından kurulmuş uluslar arası ceza mahkemeleri vardır. Afrika’da, Lahey’de meselâ daimî bir mahkeme var. Bu mahkemeleri kurmak için BM devletlerden yardım istiyor, ABD diyor ki ‘ben destek veririm, ama benim hiçbir askerimi, tebaamı orada yargılayamazsın.’ Böyle mahkeme olmaz! Kimi yargılıyor, Yugoslavya’daki, Ruanda’daki savaş suçlularını. Ezilmişleri. Ama güçlü devletlerin vatandaşları oralarda yargılanamıyor. Hatta Pinochet bile yargılanamıyor.”

Bakınız, bir ABD ‘hile’siyle daha karşı karşıyayız: BM’nin kurduğu mahkemelerde herkes yargılanır, ama ABD yargılanamaz! Böyle adalet anlayışı olur mu? Demek ki ABD ‘görevlileri’ bu ‘garanti’ye güvenerek Irak ya da Afganistan’da katliâma devam edebiliyorlar...

Herkesin şikâyetçi olduğu konuda hukukçu profesör de şikâyetçi: “Şu anda dünyada uygulanan ceza hukuku insancıl ceza hukukunun sınırlarını aşmış durumda. İnsan hakları kavramı, bugün çıkarılmasından pişmanlık duyulan bir hale düşmüştür. Böyle giderse keyfiliğin kucağına, siyasî iktidarların emri altına girilecek. Ortaçağ ceza hukukuna dönüş niteliğinde yasalar var her yerde.”

Bir ‘sobe’ de Türkiye ile ilgili: “(Yargı bağımsızlığı konusunda) Bu tartışmalar yeni değil, hep tartışıyoruz, 1982’ye kadar uzanıyor. 1961 Anayasası’nda savcıların da, hakimlerin de yüksek kurulları vardı, meslek örgütleriydi. 1982 Anayasası’nda bunlar birleştirildi ve adalet bakanı başkanlığına, adalet bakanı müsteşarı da onun yardımcılığına getirildi. Yürütmenin eli oldu kurul içinde. Siyasallaşmanın başlangıcı burası. Hakimi ve savcıyı tayin eden, görevden alan kurul o, hakimler ve savcılar mesleğe başlamak için mülâkattan geçince istenmeyenleri eleyen kurul da o.”

Demek ki neymiş? Türkiye’deki hukuksuzluğun temelinde de 12 Eylül ihtilâlinin anayasası, kanunları ve uygulamaları varmış!

25.09.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.09.2009) - Bir saniye!

  (23.09.2009) - Hanımlar ayrı otobüse!

  (22.09.2009) - Tehlike titreşim gönderdi!

  (21.09.2009) - Bayram manzaraları

  (20.09.2009) - Bayramın tadı

  (19.09.2009) - Ramazan’a veda ederken

  (18.09.2009) - Bin nasihati dinlemeyen de var

  (17.09.2009) - Oruçluya saygı devam etsin

  (16.09.2009) - Gençliğe kastedenler

  (15.09.2009) - Yurtta sulh, cihanda patriot!

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.