07 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Aşk ve şefkat farkı


A+ | A-

Güneş rumuzlu okuyucumuz: “Risâle-i Nur’da Hazret-i Yakup (as)’un bahsinde geçen şu cümleyi açıklar mısınız: ‘Meselâ biri demiş: ‘Güneş mahbubumun hüsnünü görüp utanıyor; görmemek için bulut perdesini başına çekiyor.’ Hey âşık efendi! Ne hakkın var, sekiz İsm-i Âzam’ın bir sahife-i nuranîsi olan güneşi böyle utandırıyorsun?”1

Sekizinci Mektub’da, Rahman ve Rahîm isimlerinin bütün kâinatı kucaklayan, her canın ve her canlının bütün ebedî ihtiyacını karşılayan ve tatmin eden ve herkesi hadsiz düşmanlarından emin kılan kuvvetli ve büyük birer nur olduğu beyan ediliyor. Aciz ve zayıf insanın bu iki büyük isme ulaşması hem dünyevî, hem uhrevî ihtiyaçları açısından hayatî önem taşımaktadır. İnsanoğlu hadsiz ihtiyaçlarını karşılamak ve kalben sonsuz derece huzur bulmak için bu isimlere ulaşmalıdır. Yoksa en büyük servet sahibi de olsa, insan huzursuzluktan yakasını kurtaramayacaktır.

Bedîüzzaman Hazretlerine göre Rahman ve Rahîm isimlerine yetişmek ve bu isimlerden medet almak için insanın önünde aslında hiç de zor olmayan yollar vardır. Hatta insan bu yolların kolaylığı ve kendine yakınlığı bakımdan oldukça zengindir. Bu vesileler şunlardır: Fakr, Şükür, Acz ve Şefkat. Yani Allah’ın sade bir kulu olduğunu ve O’nun ikramının haricinde bir hiç olduğunu bilmektir. Yani aslında bir âciz ve fakir kuldan ibâret olduğunu bilmek ve Allah’a hadsiz şükrederek mahlûkâta şefkatli davranmaktır. İşte bu davranış ve bu anlayış Allah’ın râzı olduğu kulluk hâlidir ki, bizi Rahmân ve Rahîm isimlerinin şefkatine ve rahmetine ulaştırır.

Üstad Saîd Nursî Hazretleri burada Hazret-i Yakub Aleyhisselâm’ın Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm’a karşı şiddetli hissinin ve kuvvetli duygusunun temelinde yatan hakikatin ne olduğunu soruşturuyor. Bu, daha önce de İmam-ı Rabbanî tarafından gündeme getirilmiştir ve buna “aşk ve muhabbet” denmiştir. Oysa Saîd Nursî Hazretlerine göre bu kuvvetli hislerin temelinde aşk ve muhabbet değil; şefkat vardır. Yani Hazret-i Yakub Aleyhisselâm, Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm’a şiddetli aşkından dolayı değil, kuvvetli şefkatinden dolayı hususî bir ilgi göstermiş, onun diye getirilen kanlı gömleğe inanmamış, ümidini hiç kesmemiş, fakat haber geciktikçe hasretle geçen yıllar onun kalbini bir kor gibi yandırmış ve Yusuf’un (as) acısı gözlerini kör etmiştir. Nihayet yıllar sonra bir gün Hazret-i Yusuf’un (as) gömleğinin kokusunu tâ Mısır’dan algılayabilmiştir.

Çünkü Hazret-i Yakub’da (as), Hazret-i Yusuf’a (as) karşı yoğun bir şefkat hissi vardı. Şefkat; aşk ve muhabbetten çok daha keskin, çok daha parlak, çok daha ulvî, çok daha nezih ve peygamberlik makamına çok daha lâyıktır. Fakat aşk ve muhabbetin, Allah’tan başkasına şiddetli biçimde duyulmasını farz etmek, yüksek peygamberlik makamına uygun düşmemektedir. Demek Kur’ân-ı Hakîm’in parlak bir şekilde bildirdiği ve Rahîm ismine ulaşmaya vesîle olan Yâkub Aleyhisselâm’a ait şiddetli duygular, yüksek bir şefkat derecesidir. Vedûd ismine ulaşmaya vesile olan aşk ise, Züleyhâ’nın Yusuf Aleyhisselâm’a karşı duyduğu muhabbette söz konusudur.

Bedîüzzaman’a göre, Kur’ân-ı Hakîm Hazret-i Yâkub Aleyhisselâm’ın yüksek duygularını Züleyha’nın duygularından ne derece yüksek göstermişse, şefkat hissi de, aşk hissinden o derece yüksektir. Şefkat muhabbetten yüz derece daha geniş, daha parlak ve daha yüksektir. Çünkü şefkat bütün yönleriyle lâtiftir, nezihtir, geniştir, halistir, safidir, mukabele istemez, bedelsizdir. Hatta en adî hayvanların bile yavrularına duydukları bedelsiz ve fedâkârâne şefkatleri buna delildir. Aşk ve muhabbetin ise çok dereceleri var ki, tenezzül edilmeyecek şekildedir. Aşk mukabele ister, bedelsiz yürümez, karşılık görmekle devam eder. Aşkın ağlamaları bir nev'î bedel ve karşılık istemektir.

Üstad Hazretleri burada bir misâl veriyor: Meselâ bir zat şefkat ettiği evlâdı münasebetiyle bütün yavrulara, hatta bütün canlılara şefkat eder ve Rahîm isminin genişliğini bütün yürek sahiplerinde görür ve gösterir. Hâlbuki aşk yalnız sevgiliye mahsus duyulur. Hatta her şeyi sevgiliye feda ettirir. Sevgiliyi övmek ve güzel göstermek için de aşk, başka güzelleri kıskandırır, hürmetten düşürtür, güzelliklerini kırar. Hatta âşıklar o derece ileri giderler ki, “Güneş sevgilimin güzelliğini görüp utanıyor. Görmemek için bulut perdesini başına geçiriyor” diyecek derecede sevgililerini güneşten daha parlak ve daha güzel gösterme çabasına girerler.

İşte Üstad Bedîüzzaman, burada, aşk belâsına güneşin gözden düşürülmesini görmezden gelmez, bunu güneşe haksızlık sayar ve âşıklara çıkışır: “Hey âşık efendi!” der, “Ne hakkın var, sekiz İsm-i Âzam’ın bir sahife-i nuranîsi olan güneşi böyle utandırıyorsun?”2 der.

DUÂ

Ey Vedud-u Rahîm! Sevgimizi meşrû kıl, haram kılma! Sevincimizi meşkûr kıl, şükürsüz kılma! Muhabbetimizi makbul kıl, matrud kılma! Aşkımızı makul kıl, aklımızı giderme! Şefkatimizi mağfur kıl, kalbimizi giderme! Öfkemizi şecaatten eyle, fecaatten eyleme! Amelimize salahat ver, fesadat verme! Bizi kendine kul eyle, başkasına kul eyleme!

Âmin!

Dipnotlar:

1- Mektubat, s. 35.

2- Mektûbât, s. 35.

07.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.11.2010) - Kurban pazarları canlanırken

  (04.11.2010) - Ahiretin fidanlık bahçesi neresi?

  (03.11.2010) - Temizlik dilinin işaretleri

  (02.11.2010) - Kur’ân’da fitne

  (01.11.2010) - Hikmet dilinin işaretleri

  (31.10.2010) - Dünya saltanatı verilse kaç para eder?

  (29.10.2010) - Hac yolculukları başladı

  (28.10.2010) - Hz. Cercis (as) üzerine

  (27.10.2010) - Kurban üzerine

  (26.10.2010) - Tebliğ ve tecdid üzerine


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.