Koronavirüs salgını krizinin AB’yi yıkıma sürüklemesi beklenirken, tam tersi yönde dünya düzenindeki değişimler birlik sürecinde güçlenmeye devam edebilecek gelişmeleri tetikledi.
Uluslararası ilişkiler alanında, birçok yorumcu, Covid-19 salgını krizinin dünya düzeninin dengelerini değiştirmeye başladığını düşünüyor.
BBC’deki habere göre yorumcular bu değişikliği, ABD-Çin rekabeti ve iki kutuplu dünya paradigması içine yerleştiriyor. Bu paradigmada Rusya bu iki kutup arasındaki çelişkiye ek bir güç merkezi; Avrupa Birliği (AB) ise hiç göze çarpmıyor. Ancak Covid-19 salgınının etkisiyle AB’de başlayan gelişmeler, bu paradigmayı değişmeye zorlayacak gibi görünüyor. Uluslararası güçler dengesini salt ABD-Çin üzerinden düşünen yaklaşım önemli bir etkeni, bir hesaplamaya güre dünyanın ikinci büyük ekonomisini AB’yi göz ardı ediyor. Halbuki AB ekonomik gücü dışında Almanya, Fransa, Belçika gibi ekonomik, teknolojik, hatta askeri alanlarda çok güçlü ülkeleri barındırıyor. Diğer taraftan, koronavirüs ve “Büyük Buhran” ortamında AB içinde Güney ve Kuzey, Doğu ve Batı ülkeleri arasındaki çelişkiler derinleşiyor. Bu derinleşme kimi yorumcularda “AB bu krizi aşamaz” kanaatini oluşturuyor, uluslararası jeopolitiğin dengelerine ilişkin tartışmalarda AB’yi kale almayan bakışı doğruluyor.
AB’nin gücü uluslararası alanda hissedilebilir
Koronavirüs salgını krizinin AB’yi yıkıma sürüklemesi beklenirken, tam aksi yönde birlik sürecinde sağ popülist akımların muhalefetine karşın, bunları zayıflatarak güçlenmeye devam edebilecek gelişmeleri tetiklendi. Bu olasılık, AB’nin ortak ekonomik ve giderek siyasi, askeri gücünü uluslararası alanda hissettirmeye başlamasının önünü açabilir. Şimdi, küresel güçler dengesi ortamında AB’nin, ABD ile Çin arasındaki rekabetin dinamiklerini, yönünü, hatta küresel ilişkilerin yeniden şekillenme sürecini belirleme, en azından etkileme kapasitesine sahip bir üçüncü güç konumuna yükselme olasılığından söz edilebilir.