İNGİLİZ AKTİVİST GEORGE GALLOWAY: İSLÂM DÜNYASI DİYE BİR ŞEY OLSAYDI, GAZZE’DEKİ KATLİAMLARA SESSİZ KALMAZDI!
KATLİÂMLARA SESSİZ KALINDI
İngiliz politikacı ve aktivist George Galloway, Gazze’de devam eden çatışmalar ve insanî kriz üzerine yaptığı açıklamada, İslâm dünyasına sert eleştirilerde bulundu.

Galloway, “Eğer gerçekten İslâm dünyası diye bir şey olsaydı, Gazze’deki katliamlara sessiz kalmazlardı” diyerek, bölgedeki katliamlara karşı yeterli tepkinin gösterilmediğini söyledi. Politikacı, Gazze’de yaşananların insanlık dramı olduğunu vurgulayarak, uluslararası toplumun ve özellikle İslâm dünyasının bu duruma kayıtsız kalmasını eleştirdi.

Uluslararası dayanışma çağrısı
DaIly Ummah’ın haberine göre, Gazze’deki trajediye dikkat çekmek için yıllardır aktif bir şekilde çalışan Galloway, daha önce de Filistin’e destek veren açıklamaları ve eylemleriyle tanınmıştı. Bu son açıklaması, sosyal medyada geniş yankı uyandırırken, birçok kullanıcı Galloway’in sözlerine destek verdi.

Galloway’in bu açıklaması, Gazze’deki insanî krizin çözümü için uluslararası bir dayanışma çağrısını da beraberinde getirdi. İnsan hakları savunucuları, Gazze’deki durumun küresel bir sorumluluk olduğunu ve tüm ülkelerin harekete geçmesi gerektiğini vurguluyor.
Haber Merkezi
***
Filistin davasında hamaset değil icraat
Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü ve Karikatürist İbrahim Özdabak, Filistin meselesi ile ilgili şunları yazmıştı: “Yüz yıllık kanayan bir yara olan Filistin, İsrail ve Ortadoğu meselesinde en etkili icraatlar Süleyman Demirel’in Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminde yapıldığı tarihî bir gerçektir.

Rahmetli Demirel’in yaptığı icraatlar kısaca şöyle: 1975’te BM’de “Siyonizmin ırkçılıkla eş değer olduğunu” belirten tasarıyı açıkça desteklemiştir.
Ardından Filistin Kurtuluş Örgütünü Filistin halkının temsilcisi olarak tanıdı. İsrail’in tüm itirazlarına karşı Ankara’da temsilcilik açılmasına izin verdi. 1978’deki Camp David Barış Anlaşmasından sonra Arap ülkeleriyle ilişkileri geliştirdi. 28 Ağustos 1980’de İsrail tarafından Kudüs’ün ilhakı sayılan başşehir ilanının ardından Kudüs Başkonsolosluğunu kapattı. Tel Aviv’deki temsilciliği ikinci katiplik seviyesine düşürdü. Cumhurbaşkanlığı döneminde Mescid-i Aksa’da Arafat’la birlikte Cuma namazı kıldı. Şimdiki yöneticiler Kudüs’ü İsrail’in başşehri olduğunu kabul ettikleri halde, katliamlar karşısında hiç bir yaptırıma baş vurmuyorlar. Sadece iç kamuoyuna hamaset yapıyorlar.”
İstanbul - Yeni Asya