"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir gün ölecek miyiz?

Kenan Toprakçı
07 Aralık 2022, Çarşamba
Rabbimiz; “Her nefis ölümü tadacaktır” buyurduğuna göre ve iki cihan serveri Peygamber Efendimiz (S.A.V.) dahi ölmüşse, bu koca dünya Karuna, hatta Sultan Süleyman’a kalmamışsa bize de kalmayacaktır.

Fakat, biz aciz, naciz ve fani kullar her nedense hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşamakta, gözümüzü yumarak, kulağımızı tıkayarak, ilahi davetleri değilde fani dünyanın malayani seslerine meyil ederek yaşıyoruz. Bediüzzaman şöyle ifade ediyor: “Ölüm o kadar kat’î ve zâhirdir ki, bu günün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek.” 

Peki ölum bizden ne istiyor? “Herbir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade bir istediği var.”

O halde bizler bu dünyaya gönderiliş gayemize uygun olarak güzel görüp güzel düşünürsek, nimetlere zikir, fikir, şükür üçlüsü ile talip olursak, her işimizde Allah rızasını düşünerek yaparsak, İslam üzere emaneti sahibine teslim edebilirsek bu sorunun cevabını vermiş olacağız.

Aslında ölüm hiçlik, fenalık, yok oluş değil. “Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır” (Mektubat, s., 450) olduğunu görürüz.

İman teslimiyettir. Ölümü düşünerek fani dünyanın her geçen gün artan ihtiyaçlarından, meşguliyet yerinden, kısır çekişmelerinden, hırslarından sıyrılıp, dar-ı bekaya ciddi hazırlık yapmalıyız. Ara sıra kabristanı ziyaret edip ehli kuburdan nasihat almalıyız. Boş bir mezara uzanıp o vaktin tefekkürünü yapmalı, definlerde mevtaya bakıp tebdili mekan yapıp, münker, nekirle, telkinde muhattap olmalıyız. Kısacası ölüm gelmeden dunyayı terk edebilirsek o zaman kurtuluş yolunu bulmuş oluruz.

 Ayrıca gençlik heves ve arzularına kapılmadan, ihtiyarmışçasına ölümü düşünmeli ona göre konuşmalı hatta susmasını bilmeliyiz.

İşte o zaman ölümün terhis ve  tebdil-i mekân olduğunu, “Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyat oldugünu” görür o zaman ölümü gülerek karşılayan, ölmeden, ölümü seven ve isteyen babayitlerden oluruz.

Okunma Sayısı: 2585
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Erdal Odabaş

    7.12.2022 08:49:13

    Yazmalısınız demiştim. Yazdınız bile tebrik ediyorum.

  • Süleyman Alıç

    7.12.2022 08:48:51

    Kenan Hocam Tebrikler Kelamına ve kalemine sağlık

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı