Tabi bunun sıkıntıları da Meclis’te yaşanıyor. Birincisi Bakanlar Kurulu (Cumhurbaşkanlığı kabinesi) Meclis’ten güvenoyu almıyor. İkincisi de Meclis’te olmadıkları için de milletvekilleri illerinin ya da ülkenin genel sorunlarını bakanlara iletme fırsatı bulamıyor. Üçüncüsü de -bir bakıma- millete değil kendisini bakan atayana karşı sorumlu…

Bu sıkıntılar görülünce “nöbetçi bakanlık” sistemi getirildi, ama o da yürümüyor. İktidara mensup milletvekilleri dahi nöbetçi bakana sorunlarını tam olarak anlatıp çare bulamazken, muhalefet milletvekillerinin görüşme şansları dahi yok.

Bir vekil bakan atanırsa da milletvekilliği düşmüş oluyor. Şu ana kadar son seçimde milletvekili seçilen 6 isim bakan atandıkları için milletvekillikleri düştü. Mevlüt Çavuşoğlu, Abdulhamit Gül, Süleyman Soylu, Berat Albayrak, Lütfü Elvan son olarak da Mehmet Muş bakan olunca milletvekilliği düşen isimler…

Bunlardan en şanssız olanı Maliye Bakanlığından 8 Kasım 2020 tarihinde sağlık sebepleriyle “affını isteyip” bakanlıktan istifa eden ve altı aydır da hiç ortalıkta görülmeyen Berat Albayrak oldu. Zira, hem milletvekilliği hem de bakanlığı gitmiş oldu. 

Elvan’dan sonra Muş’un bakan olmasıyla iki milletvekilliği düştü. Bu durumda AKP’nin Meclis’teki sandalye sayısı da 288’e düşmüş oldu. Yani tek başına çoğunluğu yok.

Anayasa değişikliğini getirmeye hazırlanan cumhur ittifakının Meclis’teki sandalye sayısı azaldıkça azalıyor. Zaten anayasa değişiklik teklifini Meclis’e getirseler de ne referandum için ne de Meclis’ten geçirmek için ittifakın milletvekili sayısı yetmiyordu. Şimdi daha da yetmeyecek görülüyor… 

***

İTTİFAKI GENİŞLETMEK ADINA…

Son anketlere bakılırsa cumhur ittifakının yüzde 50+1’i yakalaması imkânsız. Hatta yüzde 40’ları bile bulması zor görülüyor anketlerde…

“Küçük ortak” bu konuda bir çalışma yapmasa da özellikle AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’de bazı partilerin genel başkanlarını kabul edip, gündemle ilgili görüşmeler yapıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’le görüşmesi oluyor. Önce Asiltürk’ü evinde ziyaret eden Erdoğan, son olarak başbaşa Beştepe’de iftar yaptılar.

9 Ocak’ta görüşmeden sonra Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’na dahil olabileceği tartışmalarını başlatmış, parti içinde de kırılmalara yol açmıştı. Asiltürk, söz konusu görüşme için “Açıklarsam bir bölünme meydana gelir. Ben bunu açıklamam. Ne yapacağım kalbimde durur” demişti. Bu arada SP’nin genel başkanını “saf dışı edildiği görüntüsü” de ortaya çıktı.

Bütün bunları görünce aklıma hep daha Erbakan sağken Gül, Erdoğan ve Arınç’ın partiyi sert şekilde eleştirip yeni parti kurmaları geliyor. Bir de SP Genel Başkan Yardımcısı Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya’nın bir ay önceki “Erbakan’ı hayattayken terk edenlerin Erbakan üzerinden SP eleştirisi çok samimiyetsiz ve ikiyüzlü eleştirisi” şeklindeki twiti geliyor.

Gelenekçi-yenilikçi ayrımı ile partiden ayrılan, millî görüş gömleğini çıkardığını övünerek söyleyenlerin şimdi bu geleneğin en önde gelen ismiyle sık sık bir araya gelmeleri sizce de tuhaf değil mi? Eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de dediği gibi “İnsan gerçekten hayret ediyor.”

***

“KÜÇÜK ORTAKLIK”TAN ARTIK “GOCUNMUYOR”MUŞ!

Yeni sisteme göre koalisyonun olmayacağı söylense de adı “ittifak ortağı” oldu. Cumhur ittifakı AKP ve MHP’den oluşurken BBP de ittifakı destekliyor. 

Bundan önce MHP’den “küçük ortak” diye bahsedilmesi Bahçeli başta olmak üzere partilileri hayli rahatsız ediyordu. Ancak bir gelişme yaşandı, artık kızmayacaklar gibi…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in MHP’den bahsederken hep “küçük ortak” demesine cevap veren Bahçeli, “Bu zavallı devamlı bize küçük ortak diyor. Biz küçük ortaklıktan gocunmuyoruz. Büyüklüğün Allah’a mahsus olduğunu biliyoruz” diyerek cevap vermesi bundan sonra yorumlarda “küçük ortak” denilmesinin de yolunu açmış oldu. 

Artık bundan sonra “küçük ortak” demekte bir sakınca yok…

***

MENDERES’İN ÇOCUKLARINA ÖĞÜDÜ

Ticaret Bakanlığı Bakan Pekcan’ın şirketinden dezenfektan alındığını “Piyasa fiyatlarından oldukça aşağıda, usûlüne uygun bir biçimde gerçekleştirildi” şeklinde doğrulamıştı. Aynı günün gecesi bakan görevinden “alındı!”

Bu olayı duyunca merhum Adnan Menderes’in ticaret yapmak isteyen oğlu Yüksel Menderes’e söylediği, “Ya siyaset, ya da ticaret. Tercihiniz bunlardan biri olacak. Siyasî güç elinizde olduğu için ikisi bir arada ahlâkî olmaz. Ben başvekil olduğum müddetçe sen ne yaparsan yap, yaptıkların bana bağlanacak. Bu beni rahatsız edeceği gibi seni de rahatsız edecek. Kusura bakma, ama bu düşünceni uygun görmüyorum” sözü akıllara geldi.

Menderes’in 60-65 yıl önce söylediği bu güzel söze pek itibar eden yok. Birçok başbakanın, bakanların ve cumhurbaşkanlarının çocukları ticaretle uğraşıyor.

Bu tavsiyeye uymanın ne kadar önemli olduğu son olay da ortaya çıkmış oldu. Ders alabilene…

***

MISIR’A DEMOKRASİ Mİ GELDİ?

AKP’nin Türkiye ile Mısır arasında “dostluk grubu” kurulmasına ilişkin kanun teklifini Meclis Başkanlığı’na vermesi bazı tartışmaları da beraberinde getirdi.

2013 yılında feshedilen Türkiye Mısır Dostluk Grubu’nun kurulması için Mısır’da ne değiştiği sorulurken, DP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un ifadeleri hayli ilginç ve mânâlı:

“TBMM’nin muhteşem Başkanı Mustafa Şentop açıkladı ‘Mısırla Parlamentolar arası dostluk grubu kurulacak. Bu durum Parlamenter yapıların gereğidir’ demiş. Allah aşkına! Sisi darbeci, Mısır darbeler ükesiydi. Ne zaman demokrasi geldi Mısır’a?”

Sahi, Mısır’da seçim mi oldu? Mısır’a demokrasi mi geldi? 8 yılda ne değişti?