"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neden geri kaldık? - 9

Mehmet Pekel
03 Kasım 2022, Perşembe 01:00
YEİS

İslam dünyasının geri kalma sebeplerini incelediğimiz yazı serisinde Bediüzzaman’nın yeis(ümitsizlik) hakkında ortaya koyduğu değerlendirmeler gerçekten çok çarpıcıdır. Özellikle Hutbe-i Şamiye’de Müslümanların bilim ve teknolojide geri kalmaları, ortaçağı aşamamalarına neden olan 6 önemli hastalığın ikincisi olarak “yeis” gündeme getiriliyor. ”Yesin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi“1 şeklinde ifade edilen bu yakıcı probleme dikkat çekiliyor. Şu ifadeler ile mağlubiyetin analizi yapılıyor: “Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki, Âlem-i İslâm’ın kalbine girmiş. İşte o yeistir ki bizi öldürmüş gibi, garbda bir-iki milyonluk küçük bir devlet, şarkta yirmi milyon Müslümanları kendine hizmetkâr ve vatanlarını müstemleke hükmüne getirmiş”2. Bu devletlerden Hollanda, Belçika Danimarka, Portekiz gibi bizim bir şehrimizin toprak genişliğine sahip ülkeler dünyanın farklı coğrafyalarında muazzam topraklara ve nüfuslara sahip olmuşlar ve onların yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yağmalamışlar ve insanlarını da köle olarak kullanmışlardır. 20.Yüzyılda yapılan bağımsızlık savaşlarıyla bu ülkelerin önemli bir kısmı özgürlüklerine kavuşmuşlar ama kültürel ve ekonomik sömürgecilik maalesef devam etmiştir.

Meyusiyetle manevi dinamikler ve şevk etkisiz hale gelince emperyalist güçler, başta İslam ülkeleri olmak üzere mazlum milletleri hakimiyetleri altına almışlar ve onları müstemleke haline getirmişlerdir. Meyusiyeti doğuran en önemli faktör ise kurban rolü üstlenmektir. “Bizden adam olmaz”, “biz batıya biz hiçbir zaman yetişemeyiz” gibi hastalıklı düşüncelerdir.

“Hem o yeistir ki, kuvve-i mâneviyemizi kırmış. Az bir kuvvetle, imandan gelen kuvve-i mâneviye ile şarktan garba kadar istilâ ettiği halde, o kuvve-i mâneviye-i harika meyusiyetle kırıldığı için, zâlim ecnebîler dört yüz seneden beri üç yüz milyon Müslümanı kendilerine esir etmiş.”3

Ümitsizliğin en tehlikeli etkilerinden biri de herkesin kendisi gibi yeis içinde olduğunu zannetmektir. Bu zan sirayet edici ve bulaşıcıdır. Bu bulaşıcılık büyük kitleleri atıl hale getirir ve mevcut potansiyel enerji hareket enerjisine dönüşemez ve sonuçta başarısızlık kaçınılmaz hale gelir.

“Hatta bu yeisle, başkasının lâkaytlığını ve füturunu kendi tembelliğine özür zannedip neme lâzım der, herkes benim gibi berbattır diye şehamet-i imaniyeyi terk edip hizmet-i İslâmiyeyi yapmıyor.”4 ifadeleri genel bir tembellik ve atalet halinin bir kısır döngü halinde toplumları geri kalmışlık girdabına sürüklediğini gösteriyor.

“Yeis, ümmetlerin, milletlerin seretan denilen en dehşetli bir hastalığıdır.”5 Seratan; yani kanser, organ ve dokulardaki bir kısım hücrenin mutasyona uğrayıp kontrolsüz bir şekilde çoğalması ve organları tahrip etmesidir. Yeis sosyal bir kanserdir, içten içe kemirerek toplumları çürütür, enerjilerini sömürür ve bünyeyi her türlü istilaya açık hale getirir. Tüm müsbet gelişmelere engel olur. Milletleri fiziki ya da kültürel sömürü ile karşı karşıya bırakır. Bu nedenle yeis, hamiyet-i diniye sahibi olması gereken Müslümanlar için korkaklık, acziyet ve bahane üretme aracı olmamalıdır.

Lemaat’ta geçen şu ifadeler “Hayat içinde hayattır hüsn-ü zanda emeli. Sûizanla yeistir saadet muharribi, hem de hayatın katili.”6 suizan ve yeisin saadetin düşmanı ve hayatın katili olduğu gerçeğini de ifade etmektedir.

“Birşey cüz-i ihtiyarînin dairesinden ve cüz’iyetten çıkıp külliyet dairesine girse, veyahut bihasebil’âde def’i muhal olsa, zamana isnat edilir ve kabahat dehre atılır. Taşlar feleğin kubbesine vurulur. Eğer iyi temâşâ etsen göreceksin ki, feleğe atılan taşlar, döndüğü vakit bir yeis olarak kalbde tahaccür eder.”7 ifadeleri istibdatı “def’i muhal bir belâ-yı semâvî zannettiler” yani istibdatı ortadan kaldırılması güç semavi bir bela olarak gören şair ve mütefekkirlerin çaresizlikten feleğe attıkları taşlar, geri döndüğünde kalbde taşlaşmış yeis olarak görünür ve bunun tedavisi çok zordur.

Dipnotlar: 

1- ESDE 325 2- ESDE 342 3- ESDE 343 

4- ESDE 343 5- ESDE 343

—DEVAMI YARIN—

Okunma Sayısı: 4227
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı