"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Baharda yeryüzü bir mahşer

Risale-i Nur'dan
26 Nisan 2024, Cuma
Acaba bütün benî Âdem’i arkasına alıp şu arz üstünde durup, Arş-ı A’zama müteveccihen el kaldırıp, nev-i beşerin hülâsa-i ubudiyetini câmi’ hakikat-i ubudiyet-i Ahmediye (asm) içinde dua eden şu şeref-i nev-i insan ve ferîd-i kevn ü zaman olan Fahr-i Kâinat (asm) ne istiyor; dinleyelim:

Bak: Kendine ve ümmetine saadet-i ebediye istiyor, beka istiyor, Cennet istiyor; hem mevcudat âyinelerinde cemallerini gösteren bütün esma-i kudsiye-i İlâhiye ile beraber istiyor. O esmadan şefaat talep ediyor; görüyorsun.

Eğer ahiretin hesapsız esbab-ı mucibesi, delâil-i vücudu olmasa idi, yalnız şu zatın tek duası, baharımızın icadı kadar Hâlık-ı Rahîm’in kudretine hafif gelen şu Cennetin binasına sebebiyet verecekti. (HÂŞİYE-1)

Evet, baharımızda yeryüzünü bir mahşer eden, yüz bin haşir numunelerini icad eden Kadîr-i Mutlak’a, Cennetin icadı nasıl ağır olabilir?

Demek, nasıl ki onun risaleti şu dâr-ı imtihanın açılmasına sebebiyet verdi, “Levlâke levlâke lemâ halaktü’l-eflâk” [Eğer sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.] sırrına mazhar oldu; onun gibi, ubudiyeti dahi öteki dâr-ı saadetin açılmasına sebebiyet verdi.

Acaba hiç mümkün müdür ki, bütün akılları hayrette bırakan şu intizam-ı âlem ve geniş rahmet içinde kusursuz hüsn-ü sanat, misilsiz cemal-i rububiyet, o duaya icabet etmemekle, böyle bir çirkinliği, böyle bir merhametsizliği, böyle bir intizamsızlığı kabul etsin? Yani, en cüz’î, en ehemmiyetsiz arzuları, sesleri ehemmiyetle işitip ifa etsin, yerine getirsin; en ehemmiyetli, lüzumlu arzuları ehemmiyetsiz görüp işitmesin, anlamasın, yapmasın. Hâşâ ve kellâ, yüz bin defa hâşâ! Böyle bir cemal, böyle bir çirkinliği kabul edip çirkin olamaz. (HÂŞİYE-2)

Demek, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, risaletiyle dünyanın kapısını açtığı gibi, ubudiyetiyle de ahiretin kapısını açar.

HÂŞİYE-1: Evet, ahirete nisbeten gayet dar bir sahife hükmünde olan rû-yi zeminde had ve hesaba gelmeyen harika sanat numunelerini ve haşir ve kıyametin misallerini göstermek ve üç yüz bin kitap hükmünde olan muntazam envâ-ı masnuatı, o tek sahifede kemâl-i intizam ile yazıp derc etmek, elbette geniş olan âlem-i ahirette latîf ve muntazam Cennetin binasından ve icadından daha müşküldür. Evet, Cennet bahardan ne kadar yüksek ise, o derece, bahar bahçelerinin hilkati o Cennetten daha müşküldür ve hayretfezadır, denilebilir.

HÂŞİYE-2: Evet, inkılâb-ı hakaik ittifaken muhaldir ve inkılâb-ı hakaik içinde, muhal ender muhal, bir zıt kendi zıttına inkılâbıdır. Ve bu inkılâb-ı ezdad içinde, bilbedahe bin derece muhal şudur ki: Zıt, kendi mahiyetinde kalmakla beraber, kendi zıttının aynı olsun. Meselâ, nihayetsiz bir cemal, hakikî cemal iken, hakikî çirkinlik olsun. İşte şu misalimizde meşhud ve kat’iyyü’l-vücut olan bir cemal-i rububiyet, cemal-i rububiyet mahiyetinde daim iken, ayn-ı çirkinlik olsun. İşte dünyada muhal ve bâtıl misallerin en acibidir.

Sözler, Onuncu Söz, s. 92

Okunma Sayısı: 1096
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    26.4.2024 14:40:52

    "Demek, nasıl ki onun risaleti şu dâr-ı imtihanın açılmasına sebebiyet verdi, “Levlâke levlâke lemâ halaktü’l-eflâk” [Eğer sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.] sırrına mazhar oldu; onun gibi, ubudiyeti dahi öteki dâr-ı saadetin açılmasına sebebiyet verdi." Demek ki Efendimizin bu hadisi risaleti ve ubudiyeti ekseninde nazar etmek gerekiyor vesselâm.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı