Eline geçen nimetler imkânları ölçüsünde kısıtlı olduğundan imkânları geniş olanların sahip oldukları nimetleri de arzulamıştır.

İnsanlardaki bu doyumsuz istek, hayır işlemede de var. Ne kadar hayır işlese, sevap kazansa bu istekler devam eder. Resulullah Efendimiz (asm) “Mü’min, cennete girinceye kadar hiçbir hayıra doymaz.”2 buyurmuştur.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Hâkim’de istemediğimiz kadar her şey var. Resulullah Efendimiz’e (asm) verilen ilim Kur’anî’dir. Bu yüzden hadis-i şerifler de çok derin ilim hazinesidir. Sahabeler bu ilim hazinelerini çok iyi yaşayıp, Cenab-ı Allah sınırsız denilebilecek hayır işleme imkânı verdi, onlar da bolca istifade ettiler. Bu ilim hazineleri ve bunu yaşama imkânı, onlara asr-ı saadet dönemi yaşattı.

Günümüzde ahir zamanı, büyük çalkantıların yaşandığı bir zamanı yaşıyoruz. Risale-i Nur’da bu zaman dilimi “Helaket ve felaket asrı”3 olarak nitelendirilmiş. Elbette fitnelerle çalkalanan bu asrın yaraları geçen yüzyıllardaki tasavvufî hizmet metotlarıyla tedavi edilmez. Ancak iman hakikatleriyle, burhanlarla nefisler ıslah edilebilir, yaralar tedavi edilebilir.

Cenab-ı Allah bu zamanda Kur’an hakikatlerinden öyle küllî (kapsamlı) hakikatler (Risale-i Nur) nasip etmiş ki, bu zamanda yaşanan ve hatta kıyamete kadar yaşanacak olan her hadiseye çözümler var. Bediüzzaman’ın “Lillâhilhâmd, Risâle-i Nûr, bu asrı, belki gelen istikbâli tenvir edebilir bir mûcize-i Kur’âniye olduğunu çok tecrübeler ve vakıalar ile körlere de göstermiş”4 sözü buna delil gösterilebilir.

İman ilmi olarak Risale-i Nur, küfrün bütün boyutlarını ele alarak hepsini çürütmüş küllî hakikattir. Risale-i Nur’da bu zamanda tasavvufla uzun yıllar süren yollara ihtiyaç bırakmadan iman ilmiyle ilmelyakin, aynelyakin, hakkalyakin mertebelerine kısa zamanda çıkaracak küllî hakikatler var. Bediüzzaman bunu, “Kat’i ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkiki yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risale-i Nur’dadır. Evet, onbeş sene yerine, onbeş haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, iman-ı hakikiye isal eder.”5 diyerek Risale-i Nur’la meşguliyetin ehemmiyetini vurgular. Risale-i Nur’da öyle hakikatler işlenmiş ki, Risale-i Nur ölçüleriyle bakıldığında Allah’ın inayetiyle her türlü sorunları, karmaşayı ziyadesiyle çözümler. Risale-i Nur’da istemediğimiz kadar işlenmiş hakikatler var, bürhanlar var, doyurucu, tatmin edici izahlar var desek yeridir.

Risale-i Nur bu zamanı Asr-ı Saadet’e çevirebilecek küllî tefsir kitabıdır. Bediüzzaman Risale-i Nur mesleğine “Risale-i Nur mesleği tarikat değil, hakikattir. Sahabe mesleğinin bir cilvesidir. Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır. Risale-i Nur bu hizmeti lillahilhamd en müşkül ve ağır zamanlarda yapmış ve yapıyor.”6 buyurur.

Madem insan fıtratça nimetlerin en iyisine sahip olmak, hayırlarda en faziletlisini yapmak, sevapların en üstününü yapmak ister; işte fırsat! Risale-i Nur’da her mevzuyu Cenab-ı Allah’ın inayetiyle kat’i halleden, bizlerin ve insanların imanını kemale erdirecek bürhani hakikatler ziyadesiyle var. Bu zamanda en üstün nimet, en faziletli hayır, en sevaplı amel isteyene iman hakikatleri Risale-i Nur hizmeti büyük nimettir.

Dipnotlar:

1- Tin süresi, 95/4, 2- Tirmizî, İlim 19, 3- Risale-i Nur, Tarihçe-i Hayat, 4- Risale-i Nur, Kastamonu Lâhikası, 5- A.g.e, 6- Risale-i Nur, Emirdağ Lâhikası