"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Asrın müceddidine uymak

Yakup Çetiner
06 Mart 2022, Pazar
De ki: Vazîfem karşılığında sizden bir ücret istemiyorum. Sizden istediğim, ancak akrabaya sevgi ve Ehl-i Beytime muhabbettir. 1

Ehl-i Beytim Nuh’un (as) gemisi gibidir. Ona sığınan kurtulur. 2

Bu âyet-i kerîme ve hadis-i şerifte de bildirildiği gibi Resulullah Efendimiz’den (asm) sonra, Efendimizin (asm) nesli olan Âl-i Beyti İslâm dinine hizmet vazifesini devam ettirecek. Burada Âl-i Beytten kastedilen manayı Bediüzzaman, “Vazife-i risaletçe muradı, Sünnet-i Seniyyesidir.” 3 şeklinde ifade eder.

Resulullah Efendimiz (asm) bir hadisinde, “Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir.” 4 buyurur ve bunlara uymamızı tavsiye eder. Her asırda olduğu gibi bu asrın da Peygamber varisi var. Her asrın insanları kendi hayat şartlarında yaşadığından, o asırların imamlarına Cenab-ı Allah Kur’ân ve Sünnet eczanesinden asrının idrakine göre hastalıklarının, sıkıntılarının ilâçlarını vermiştir. O asrın modasına göre Kur’ân’a ve Sünnete göre yaşama yolunu göstermiş, bu mübarek imamlar da halklarına tefsirler yazarak takdim etmişlerdir. Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun. Âmin.

Bu asrın imamı da Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’dir. Bediüzzaman da kendinden önceki imamlar gibi Âl-i Beyttendir. Bediüzzaman Hazretleri bazı talebelerine, zaman zaman “Kardeşim ben hem Hasenîyim, hem de Hüseynîyim.” 5 demiştir. 

Bediüzzaman’ın hem Hasenî, hem de Hüseynî oluşu şöyle anlatılır: “Ben kendilerinin seyyid olup olmadıklarını sordum. Annem Hüseynî, babam Hasenî’dir’ dedi. Sonra da, ‘Ben de seyyid sayılır mıyım?’ diye tebessümle sordu. Ben de, ‘Hem de çift taraftan seyyidsiniz’ dedim.” 6

Aslında Said Nursî Hazretleri bu zamanda vazifeli olduğunu Risale-i Nur’da açıkça belirtmiştir. Kendisinden dinleyelim: “Eski Harb-i Umumîden evvel ve evâilinde, bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki, Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağı’nın altındayım. Birden o dağ müthiş infilâk (patlama) etti. Dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. 

Dedim: “Ana korkma. Cenâb-ı Hakk’ın emridir; O Rahîmdir ve Hakîmdir.”

“Birden o halette iken baktım ki mühim bir zât bana âmirâne (emrederek) diyor ki: İ’CÂZ-I KUR’ÂN’I BEYAN ET! Uyandım, anladım ki bir büyük infilâk olacak. O infilâk ve inkılâptan sonra, Kur’ân etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur’ân kendi kendini müdafaa edecek ve Kur’ân’a hücum edilecek; i’câzı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu i’câzın bir nev’ini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet (aday) olacak. Ve NAMZET OLDUĞUMU ANLADIM.” 7

Yine Bediüzzaman’ın, “Hazret-i Mevlânâ benim zamanımda gelseydi Risâle-i Nûr’u yazardı. Ben de Hazret-i Mevlânâ zamanında gelseydim Mesne- vî’yi yazardım. O zaman hizmet Mes- nevî tarzındaydı. Şimdi Risâle-i Nûr tarzındadır.” 8 deyişi bu zamanın Müceddid’i olduğunu işaret eder.

Risale-i Nur Külliyatı’nın yazılmaya başlandığı zamanlarda Bediüzzaman’ın ifadesiyle, Dünya büyük bir mânevî buhran geçiriyordu. 9

İşte böyle bir zamanda Cenab-ı Allah’ın inayetiyle Bediüzzaman Hazretleri’nin olağanüstü mücadelesiyle Kur’ân-İman hizmeti yapıldı. Kendi ifadesiyle “Ben, cemiyetin îmânını kurtarmak yolunda dünyamı da fedâ ettim âhiretimi de” 10 diyerek durumun ciddiyetliğine vurgu yapmıştır.

“Risale-i Nur doğrudan doğruya Kur’ân’ın bâhir (açık) bir burhanı (sarsılmaz delil) ve kuvvetli bir tefsiri ve parlak bir lem’a-i i’câz-ı mânevîsi ve o bahrin bir reşhası ve o güneşin bir şuâı ve o mâden-i ilm-i hakikatten mülhem (ilham olunmuş) ve feyzinden gelen bir tercüme-i mâneviyesidir.” 11

Bize düşen asrın imamına, Bediüzzaman’a uymaktır. Cenab-ı Allah bizleri Kur’ân ve Sünnet hesabına asrın imamına uyanlardan eylesin. Âmin.

Dipnotlar:

1- Şûrâ Sûresi, 23.

2- Hilyetü’l-Evliya, Ebu Nuaym, 4:306.

3- Risale-i Nur, Lem’alar, Tirmizî, Menâkıb: 31.

4- Ebu Davud, Melahim, 1.

5- Necmeddin Şahiner, Son Şahitler.

6- Son Şahidler, 3. Cild (S. Özcan’ın hâtırası).

7- Risale-i Nur, Barla Lâhikası,

8- Tanıyanların Dilinden, Ahmet Gümüş.

9- Risale-i Nur, Tarihçe-i Hayat.

10- (a.g.e).

11- Risale-i Nur, Şuâlar.

Okunma Sayısı: 1607
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    6.3.2022 19:17:33

    Yasin Suresi,21.Ayette; doğru yolda olan ve siz den bir ücret istemeyen lere uyun ilahi bir beyan var.Camialara,cemaatlara tarikatlara bakın, bu ilahi emre uyan ne kadar müs luman var? Pepgamberi miz(ASM) tebliğ karşılığın da kimseden bir şey iste miş midir? Asla isteme miş.Peki bizlere ne oluyor ki müslümanlardan habire bir şeyler istiuoruz.Dini hizmetler karşılığında bir şey istenilmez.istenilse ih lası kaçar.Halisen çalışan kar mükâfat ve ücretlerini Allahtan beklerler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı