İslâm dininde Kur’an iman hizmetinin ilk müessisi Cenab-ı Allah’ın tavzifiyle Resulullah (asm) Efendimizdir. İslama hizmette önderimiz, örneğimiz, muallimimiz Hz. Muhammed Efendimizdir (asm). Nurlu Ali beyti de İslâm’a hizmette ümmete imamlık etmişlerdir.
Bizler de Âhirzamanda Kur’an’a, İslâm’a Peygamberimizin sünneti rehberliğinde, Risale-i Nur hizmetinde istihdam olunuyoruz. İstihdam, bir faaliyette vazife verilmesi, vazifeyi üstlenmek olduğuna göre bu hizmette de bizler, hizmetkârlığı Cenab-ı Allah’ın ihsanı biliyoruz, şükrediyoruz.
Cenab-ı Allah, Kur’ân-ı Kerim’de “Hiç şüphe yok ki, Kur’ân’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.” (Hicr, 9) buyurur. Cenab-ı Allah bu hizmette bizleri sebeplere, hikmetine perde yapıp İslâm dinine hizmet ettiriyor. Hakikatte Kur’an’ı kendi kudretiyle muhafaza ediyor, ebede kadar da edecek.
Hizmette her şeyi hakikatte Cenab-ı Allah ihsan ettiğinden hizmette istihdam olanların enaniyete, gurura kapılmasının hiçbir anlamı yoktur. Cenab-ı Allah’ın bize ihtiyacı yoktur, aksine bizim bu hizmetlerde bulunmamıza çok ihtiyacımız vardır. Şeytan boş durmaz. Her daim vesvese verip hadimlerle uğraşır. “Ben olmasaydım bu iş nasıl yürürdü?!” “Ben olmasam bunları kim yapacak?” diye bunun gibi vesveseleri kalbe atar, hadimleri avına almaya çalışır. Hâlbuki gelecek gaibdir. Gaybı da yalnızca Cenab-ı Allah bilir. Bizim bildiklerimiz vuku olanlar, anlık yaşananlardır. Ötesini bilemiyoruz, tamamen gaibdir. Bundan dolayı “Ben olmasam, Cenab-ı Allah umulmadık yerden bir kulunu tavzif eder de hizmeti yine yürütür” diye düşünüp enaniyete kapılmamak gerekir.
Bir işyerinde istihdam edilen personel, çalışmaları karşılığında ücretini alır. Personel, çalışmalarına karşılık, “bu işyerinde hissem var” derse, bu durum işyeri ortağı anlamına gelir ki, bu tavrı hiçbir işyeri sahibi kabul etmez. Otuz ikinci sözdeki kâinatı gezen seyyahın durumuna düşer…
Evet, ehli hizmet kendi vazifesine odaklanıp hizmetin neticesine karışmamalı. Yaptığı hizmetleri de Cenab-ı Allah’ın inayetiyle yaptığını her daim düşünmeli, kendinden bilmemeli. “Ben yaptım, benim sayemde oldu” gibi enaniyetinden kendine hisse verse hata eder.
Bu duruma düşmemek için “İhlâs Risalesi”ne şahsi okumalarımızda sıklıkla yer vermemiz gerekir. Bediüzzaman Hazretleri de iman, ihlâs, sıdk, sebat ve sadakati tavsiye etmiştir.