"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hepimiz bir vücudun azaları gibiyiz

25 Aralık 2017, Pazartesi
İstiğna, İktisat, Tefani, Hubbu cah konularının işlendiği seminer, 22 Kasım Cuma günü Yeni Asya Vakfı’nda gerçekleştirildi.

“Feragat” konusunun konuşulduğu hizmet içi seminerlerden ikincisi Yeni Asya Vakfı’nda gerçekleşti. İstiğna, İktisat, Tefani, Hubbu cah konularının işlendiği seminer 22 Kasım Cuma günü yapıldı. İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakasındaki hanım okuyucularını buluşturan seminer, yoğun ilgiyle karşılandı. Feragat konusunu ele alarak, açılış konuşmasını yapan Kübra Örnek, “istiğna” konusuyla devam etti: “Risale-i Nur başlı başına bir istiğnadır. İzzetle ölmeyi, zillete yaşamaya tercih eden bir Üstadın davası. Müstağni bir çizgide cemiyetin iman selameti için dünyasını, ahiretini feda eden bir Üstadın ve talebelerinin izzetli iman fedailiğidir.” Feragatin, dine hizmet yolunda şahsi menfaat ve rahatını feda etmek olduğunu söyleyen Örnek, şunları  söyledi: “Feragat denince hiç şüphesiz aklımıza Bediüzzaman geliyor. Seksen yıllık ömründe dünya namına lezzet bilmeyen zat.. ‘ Kur’anımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, cenneti de istemem, orası da bana zindan olur. Milletimin selametini görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razı olurum. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur’ diyen hayatı feragatin şaheser misalleriyle dolup taşan bir Üstad’a talebe istek, O’nun gösterdiği feragatten birer katre almalıyız.”

Şükürlü bir kullanım iktisatlı olur

İktisat konusunu anlatan Nur Hacınebioğlu: “Üstad hazretleri, geri kalmışlığın kaynağını doğrudan ekonomide değil imanı tefekkür açısından eksen kaymasında görmektedir. Çare olarak da dini ilimler, kevni ilimler ayrımına giden alimlerin aksine Kainat-Kuran bütünlüğünün ele alınmasını; yani iki dünyaya da nübüvvet yolunun yolcusu olarak bakmayı öngörmüştür. Kullandığı kelimeleri dikkatle seçen Üstad hazretlerinin terminolojisini Kuran’dan aldığını görmekteyiz.” Rızkın kazanılmış değil ihsan edilmiş bir nimet olması da göz önünde bulundurulduğunda, şükrün insani bir ödev olması da kaçınılmaz olduğunu söyleyen Hacınebioğlu, şöyle devam etti: “ Ayrıca bize rızkı ihsan edenin bizim rızkımız içine emanet olarak koyduğu ihtiyaç sahiplerinin hakkını da zekat olarak vermek boynumuzun borcudur. Zira bazen maksadı aşan az bir kullanım, şükürsüzlükle israf, miktar olarak fazla görünmemekle birlikte hikmetli ve şükürlü bir kullanım iktisatlı olabilmektedir.”

Fenafi, kardeşlerin birbirinde fani olmasıdır

“Tefani” konusu inceleyen Kübranur Özdemir şunları söyledi: “Sahs-ı manevi yi oluşturan feragat mesleğinde fenâ fil ihvân düsturu kardeşler arasında tefani denir. Yani kardeşlerin birbirinde fani olması. Kendi hissiyatını unutup kardeşlerinin meziyyat ve hissiyatı ile fikren yaşaması. Samimi ihlas üzerine tesis edilmiş en yakın dostluk ve en fedakar civanmert kardeşlik.” İnsan Resulullah’ta fani olur ama kendi emsalinde fani olması kolay bir şey değildir diyen Özdemir şöyle devam etti: “‘Sizler birbirinize en yakın nesebi kardeşten daha ziyade kardeşsiniz’ diyen Bediuzzaman’ın bu ifadesi tefani sırrının nur mesleğinde ne kadar önemli bir temel olduğunun belgesidir. Başta tanımladığımız tefani sırrı için ihlas üzerine tesis edilmiş demiştik 21. Lemayı incelediğimizde ihlasın sırrı olarak karşımızda uhuvvet görmekteyiz.”

Hepimiz bir vücudun azaları gibiyiz

Hubb-u cah alt başlığını inceleyerek, bu zamanda insanları hubb-u cah damarından vurduklarını vurgulayan Kübra Ünüvar, “ Üstad Hucumat-ı Sitte’de ilk desise olarak hubb-u cahı alıyor. Risale-i Nur’da hiçbir konu gelişigüzel konulmamıştır ve Üstad’ın ilk desise olarak hubb-u cahı almasında da bir hikmet var. Biz Nur Talebelerini özellikle bu damardan vurmaya çalışıyorlar. Bu zamanda daha çok müteyakkız olmalıyız. Bu kudsi vazife Elhamdülillah bizim omzumuza konulmuş. Risale-i Nurla meşgul insanlar olarak seçilmiş insanlarız. Ehl-i ilhadın oyunlarına gelmememiz lazım. Hubb-u cah damarı bize verildiyse bunda bir hikmet vardır. Bu damarı müspet yöne çevirerek, Allah’ın rızasını ve ihlası esas tutmamız lazım. Bizim mesleğimizde kardeş kardeşe peder olmaz. Dershanede dersi yapanda bulaşığı yıkayanda aynı konumdadır. Kimse kimseden üstün değildir. Hepimiz bir vücudun azaları gibiyiz. Birimizin eksiği olduğunda diğerimiz tamamlarız. Mesleğimiz makam, mevki sevgisini kaldırmıyor. Böyle düşünenler direk şahs-ı maneviden çıkmış oluyor” şeklinde konuştu. Uzun süren seminer aralarında çay ve yiyecek ikramı yapıldı. Neşriyat hizmetiyle kitap satışı gerçekleşirken, mini gıda kermesiyle de hizmete katkı sağlandı.

Okunma Sayısı: 2210
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı