Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Kadını ifsad projesi (1)



Size önceki günkü (27/8/2006) gazetelerden bir demet alıntı takdim ediyorum. Birisi kadınların kendilerini teşhir etmelerinin onların bir zaferi olduğuna dair. İkincisi de, aynı durumun kadın onur ve haysiyetini hezimete uğrattığına dair. Takdir sizin ve bu takdir, sizin hangi cenahta olduğunuzu da belirleyecek. Yazının birisi Özkök’ün, ‘Teşhirci kadının nihai zaferi’ başlıklı yazısından. Sadece kısa bir bölüm: “Rodos sokaklarını gezerken ister istemez kadınları da gözlüyorum.(...) Düşünüyorum. Acaba kadın bilinçlendikçe teşhir duygusu da artıyor mu? Başka bazıları ise kadının bilinçlendikçe örtündüğünü iddia ediyor. Ben şunu biliyorum: İnançlar kadını sevmiyor. Hatta ona düşman... O nedenle şuna inanıyorum: Bu çağın en büyük mücadelesi, inanç ile kadın arasında olacak. Ve kendim kadar eminim ki bu savaşı kadın kazanacak... Öyle yaparken dünyaya da çok şey kazandıracak...”

Aslında Ertuğrul Özkök’ün çok cesur dediği teşhire eskiler, ‘Bu ne cesaret’ diye mukabele ederlerdi. Cesaret şimdi zemin kaybına uğradı. Şimdi cesaretin cahilcesi makbul.

İkinci alıntı ise, ‘Hacı’ dizisinde canlandırdığı ‘şuh güzel kadın’ Sevil karakteri ile beğeni toplayan Sema Öztürk’e ait. Ertuğrul Özkök’ün teşhir cesaretiyle ilgili yazdığı yazıyla Şebnem Özuzcan’ın Bugün gazetesinde Sema Öztürk’le yaptığı röportaj aynı gün yayınlandı. İkisi, kadın ve modernizm bağlamında iki zıt tezi ve kutbu temsil ediyor. ‘Aslında çok utangacım. İltifat edilse kızarırım’ diyen Sema Öztürk’ün kontra tespiti ise şöyle: “Artık erkekler ‘kadın kadın’ diye koşuşturmuyor, dolaşmıyor. Aksine kadınlar erkeklerin üzerine atlıyor...” Bundan dolayı erkekler aldattıkça, arkalarındaki kadın sayıları kabarıyor, artıyor. Kadınlar da öyle. Şöhret arayanlar, aldatanlar veya kendisiyle aldatılanlar kervanına katılıyor. Hatta kahraman oluyorlar. Mehmet Ali Erbil, Kaya Çilingiroğlu ve Pınar Altuğ gibi... İsimler sadece örnekleme babından, burada sadece bir durum tespiti yapıyoruz.

***

Aslında birinci tez, ne kadın, ne de erkek tezi. Olsa olsa kadını ifsad projesi olsa gerek. Hadis-i şeriflerde ahirzamanda gelecek olan dehşetli zatı iki taifenin izleyeceği belirtiliyor. Bunlardan birisi bazı kadınlar, diğeri de bazı Yahudiler. Bazı kadınlar veya teşhirci taife olsa olsa ifsatçıların içtimaî projesi olabilir. Kimi Yahudiler de siyasî projesi. Kadınların teşhirci vaziyette plaj kıyafetleriyle sokaklarda dolaşmaları kadınları kıymetten sakıt ediyor. Değerli mücevherler kutu ve sanduka içinde saklanır. Aksi tutumlar kadını metalaştırıyor. Yine ahirzamandaki ictimaî yapıyla ilgili hadislerde kayyım (sürüye bir horoz) rolündeki bir erkeğin güdümünde 50 kadının olacağı haber veriliyor. Sözgelimi, ülkemizde bazı kazanova tipli adamlar hayatlarına 500 kadının girmesiyle övünüyor.

Teşhirin getirdiği mebzuliyet ise, doymuşluk ve tatminsizlik hissini uyandırıyor. Hisleri tehyic edeceği yerde, öldürüyor. Zaten sosyolojik bir kaide şöyledir: Bir şey haddini aştığında ve uç noktaya vardığında tersine döner. Dolayısıyla şehvet açlığı tetiklendiği oranda, cinsel iştahın kaçmasıyla sonuçlanabilir. Bu, cinsel serbestinin uç noktasına vardığı günümüzde, neden üçüncü cinslerin (eşcinseller) arttığının da izahıdır. Bunun sonucunda uç noktalarda ve sapmalarda tatmin aranıyor. Teşhir veya kadınların dişilik yerlerinin sergilenmesi karşı cinslerin bazısında gusyan duygusunu uyandırırken kimilerinde başka duygular uyandırıyor. Bu da kimisinde cinsel soğukluğa yol açıyor ve buna günümüzde cinsel anoreksiya/cinsel iştahsızlık diyorlar. Böylece cemiyette cinsel kimliksiz tipler ortaya çıkıyor. Dinî aidiyet ve siyasî aidiyet yoksunluğundan sonra bir de cinsel aidiyet yoksunluğu. Baş gösterdi. Bunun sebebi büyük çapta teşhirci kadınlardır.

***

Tatminsizlik insana en büyük cezadır. Mutsuzluğun ikinci ifadesidir. Tatminsizlik, aşırı bolluğun sonuçlarından birisidir. Dolayısıyla acip ve acaip zamanda kadının kabından çıkarılması ve fıtratından uzaklaştırılması modern zamanlarda ifsad komitelerinin en büyük projesidir. Özkök’ün dediği gibi, bu bir zaferse, bu kadınların değil, onları bu şekilde teşhire sevk edenlerin zaferidir. Bu, kadın ayağında başlayan ve erkeği de içine çeken insanın tümden inhiraf etmesi ve yoldan çıkmasıdır.

29.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.08.2006) - Perdeyi yırtmak

  (27.08.2006) - ‘Üzerimize vazife değil’

  (25.08.2006) - İsrail'deki derin çürüme

  (24.08.2006) - Kana-Kerbala

  (23.08.2006) - Rumî mi, Belhî mi?

  (22.08.2006) - Irak’ta Şiî, Lübnan’da Sünnî olmak

  (21.08.2006) - İki amazon

  (20.08.2006) - Mi'rac ve namaz

  (18.08.2006) - İsrail inişe geçti

  (17.08.2006) - Tetikçi olmadan gitmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004