Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Davut ŞAHİN

Güzel ölüm



Onun “Nurcu”luk serüveni ilginç…

Genç ve asabiydi… İstanbul’da bir kırtasiyede iş bulmuştu. Köye ailesinin yanına bir vesileyle ziyarete gitmişti.

Babası, uzun müddet dershanede hizmet eden kardeşi için:

“Git kardeşini o ‘tembelhane’den kurtar buraya getir” demişti.

Tembelhane! Yani, Nur Medresesi…

Yani: Nurun ilk adresi: Süleymaniye!

Yani: 46 numara.

Adres belliydi. İstanbul’a geri döndü... O gün kardeşini bulamadı.

Ama olsun bekleyecekti. Süleymaniye Medresesi’ne girdi. Ama, orada bulunan topluluk dikkatini çekti. Biri kırmızı kitap okuyor, diğerleri dinliyordu. Okuyan kişi de, Sungur Ağbi’ydi. Sessizce bir köşeye büzüldü ve “ders”i dinlemeye koyuldu.

O konuştukça dinledi. O dinledikçe, ruhunda sert kayalar teker teker kırıldı. Kardeşini tamamen unutmuş, daha önce hiç duymadığı “hakikat”lerle tanışmıştı. Öfkesi dindi. Ruhu bir limanda dinlenen gemi gibi duruldu. Hz. Ömer misali, öfkeyle geldiği bu “tembelhane”den, ruhu dingin bir şekilde yumuşayarak çıkıyordu. Halbuki o “tembelhane” bir “nur fabrikası”ydı ve çok sayıda Risâle-i Nur, Anadolu’ya gönderiliyordu.

Kardeşini bulduğunda onu köye götürmek bir yana, dersanedeki hizmetlerine devam etmesi için önünü açtı... Harçlığını kendisi üstlendi.

Uzun bir zaman, Süleymaniye’de dershanede kalan talebelerin çamaşırlarını topluyor eve getirip, yıkattırıyor, daha sonra geri veriyordu.

Evi hiçbir zaman boş kalmadı. Öylesine misafirperverdi ki, 40 metrekarelik evde neredeyse günde 40 kişiyi ağırlıyor, doyuruyordu.

Memleketinden, köyünden kim varsa, geliyor. Onun rahle-i tedrisinden geçiyordu. Yediriyor. İçiriyor, barındırıyor ve hatta onlara iş buluyordu.

Yetmiyor, dershanelere gönderiyor, “nur”larla tanıştırıyor, yönlendiriyordu.

Cömertliği bununla sınırlı değildi.

Risâle-i Nur hizmetinde okuyan ve dersanede kalan kimi genç talebelere bedava defter ve kalem veriyordu. O defter ve kalem kullananların yıllar sonra doktor, mühendis veya profesör olduğunu görünce, çocuklar gibi seviniyordu.

Her gün Yeni Asya gazetesi alırdı. Alır ve okurdu. Hatta yetmez evdeki kızlarına da okutturuldu. Evini nur mektebi yapmaya özen gösterirdi. Risâle-i Nur, Cevşen veya Kur’ân okurdu. Vakit namazlarını farklı “selâtin” camilerinde kılmaya özen gösterirdi.

Nurun gizli kahramanlarındandı o!

Asabî mizaçlıydı. Bir o kadar da pamuk… Öfkesi sert ve katıydı. Ama duygusallığı da bir o kadar naifti. Duygusal anında gözlerindeki yaşları cömertçe boşanırdı.

Onu ilk ne zaman tanıdım, bilmiyorum. Kimi zaman Beyazıt’a uğramadan önce “Nurtaşı”na uğrar, ayaküstü konuşur, oradan derse geçerdi “Mevlüt Ağbi”yle... Kimi zaman onlar bizden önce giderdi.

Gerek Nurtaşı’nda, gerekse Beyazıt dershanesinde onun yeri hep “özel”di. Başkası oturmazdı. Aslında gittiği her yerde onun mutlaka özel bir yeri vardı.

Süleymaniye’de başlayan “nur” serüveni, onu bu sefer memleketi Ilgaz’a çekecekti. Çünkü, genç Ilgaz Kaymakamı, kardeşini “nurculuktan” tutuklatmış… Avukat Bekir Berk’te kardeşinin dâvâsını üstlenmişti. Bir ağabey olarak Mevlüt Ağbi’ye iş düşüyordu. Nurun Avukatı Bekir Berk onun da gelmesini istiyordu. Kar ve fırtınalı bir havada üstelik Ilgaz’a vasıtanın zor bulunduğu bir halde oraya bir şekilde gitmiş, mahkemeye yetişmişti. Gerçi sonuç değişmedi. 9 aya mahkûm olacaktı biraderi. Ama ne gam? Nurculuk bu değil miydi zaten.

Mevlüt Ağbi, hizmette sınır tanımayan “düzgün” bir şahsiyetti.

Hizmetteki sadakatini hep muhafaza etti. Hizmetle ilgili nerede ne varsa, o ön saflarda olmaktan kaçınmazdı.

Hiç mi boş zamanı yoktu? Vardı... O zaman da, ya hasta ziyaretine gider yahut cenazeye...

Yeni Asya gazetesinin “ınkıtaa” uğradığı dönemlerde maddî yardım yapmaktan hiç çekinmezdi.

Gazetenin maddî ve manevî zor günlerinde ve hizmete büyük desteği olan gizli kahramanlardandı o.

Uzun bir zaman sonra “Mevlüt Ağbi,” “Baba”m olacaktı. Ama o bir “kayınpeder” gibi değil “hasbi” bir babaydı.

Torunları ciğeriydi. Onlarla şakalaşır, oyunlar oynardı.. Cami veya ders dönüşü, hiçbir zaman boş dönmezdi. Torunlarına verecek muhakkak bir hediyesi vardı.

Hastalandı. Kimseye yük olmayı istemiyordu. Etrafında onu canı gibi seven kızları pervane oldu. Öyle kızlar yetiştirdi ki, onlara hiçbir zaman “ağır” gelmedi. Bayram sonrası vücudun direnci düştü. Ahir ömründe herşey onun istediği gibi olmuştu. Etrafında pervane olan ciğerparesi kızları, kadim dostları ve biraderleri hep yanıbaşındaydı. Evi yine bir dershane gibiydi. Çok sevdiği Risâle-i Nur dersini yine çok sevdiği kadim dostu Mustafa Ekmekçi’den dinledi. Öğle ezanında da ruhunu “Rahman”a teslim etti. Ölen insanlarda hep korkunç haller olduğu söylenir... Ama “babam”ın ölümü o kadar güzeldi ki.

Fatih Camii’nden uğurlandı. Eyüp Sultan’da Zübeyir Ağbi, Mustafa N. Polat, Bekir Berk’e komşu oldu.

Çektiği acılar inşallah günahlarına keffaret olmuştur. Allah gani gani rahmet eylesin.

22.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.11.2006) - Uyuşturucu yuvaları ve içki

  (16.11.2006) - Reklâmcının sözleri

  (15.11.2006) - Dansöz anneler(!)

  (14.11.2006) - Guantanamo mağduru

  (11.11.2006) - Kurtlar Vadisi

  (10.11.2006) - Dibe doğru

  (09.11.2006) - Sıradaki dosya: KOMBASSAN

  (08.11.2006) - Ecevit ölürken

  (07.11.2006) - TÜYAP'ın ardından

  (05.11.2006) - Modernleşemediklerimizden misiniz?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004