Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Anlaşılmazsa yanarım (2)



Yakında sandık başına gidecek olan halkın nazarında "Anlaşılmazsa yanarım" dediğimiz mühim meselelerden bugün ikincisi üzerinde durmaya çalışalım.

Bu ikinci meseleyi "İktisadî blokaj" başlığı ile isimlendirmek mümkün.

* * *

Evet, Türkiye ekonomisi bugün itibariyle ne yazık ki bloke edilmiş durumda.

Yüksek faiz politikalarının da cazibesiyle, gerek borsaya ve gerekse doğrudan bankalara hariçten bir "sıcak para" akışı yaşanıyor.

Hiç bereketi olmayan bir paradır bu. Geliyor, yüksek faize bulanıyor ve tekrar gerisin geriye gidiyor.

Bu durum, ne hayra alâmettir, ne de gelişmeye delâlettir.

"Para parayı çeker" kàidesine göre işleyen vahşi sistem, Türkiye'ye getirdiğinden çok daha fazlasını alıp tekrar dışarıya götürüyor.

Dolayısıyla, ülke ekonomisi gelişmiyor.

Zira, bu sıcak paranın kalıcı yatırımlarla hiçbir münasebeti yok. Yatırımla, üretimle arası hiç hoş değil. Sadece, Türkiye'deki sermayenin "kitabına uydurulmuş" şekilde harice transfer edilmesine yarıyor, o kadar.

* * *

Hani, yıllardır hep nakarat tarzında söylenir ya "Piyasada yeterince para var. Borsalar dinamik şekilde çalışıyor. Enflasyon rakamları düştü, düşmeye devam ediyor..." diye...

İşte, bütün bu "izafî iyimserlikler"in tümü, ne yazık ki bahsini ettiğimiz sıcak paraya ve kor gibi yakan faiz ateşine dayanıyor.

Hiç tereddütsüz diyebiliriz ki, Türkiye piyasası şu an itibariyle adeta "faiz cenneti"ne çevrilmiş durumda.

Dünyanın en faizci ülkelerinde dahi, bugün Türkiye'deki kadar yüksek faiz politikaları uygunlanmıyor.

Yürekleri yetiyorsa eğer, bir hükümet yetkilisi çıkıp da mukayeseli bir şekilde konuşsun ve gerçeğin bu merkezde olmadığını söylesin bakalım.

İşte size can alıcı bir soru daha: Yüksek faiz politikalarının uygulandığı bir ülkede, nasıl olur da enflasyon rakamları böylesine düşük gösterilebiliyor?

Demek ki, paranın önemli bir miktarı dışarı gidiyor. Paranın dışarı gitmesiyle de, piyasalarda bir durgunluk yaşanıyor. Durgunluk sebebiyle de, enflasyon rakamları haliyle aşağılara çekilmiş oluyor.

Oysa, ilân edilen rakamlar gerçek enflasyonu ve piyasaların acı gerçeğini olduğu gibi yansıtmaktan uzaktır.

En başta akaryakıt zamları ile baş döndürücü şekilde artan emlâk ve kira fiyatları gösteriyor ki, ortada bir "gizli enflasyon" handikapı var.

Bu da, dar ve sabit gelirli vatandaşın alım gücünü düşürmüş, parasının bereketini alıp götürmüştür.

Evet, hükümet ve belediyelerle çalışanların haricindeki hangi vatandaş kesimi çıkıp da, bugünkü halinin dört yıl öncesinden daha iyi, parasının daha bereketli ve alım gücünün daha yüksek olduğunu söyleyebilir?

* * *

Hasılı, mevcut hükümetin ekonomi ve para politikalarının IMF ve hariçteki diğer sermayedarlar tarafından iyiden iyiye bloke edildiğini üzüntüyle müşahade ediyoruz.

Ancak, adeta illizyonist yöntemlerle yapılan propagandalar sayesinde, vatandaş bu vahametin farkına bir türlü varamıyor.

Vatandaş, meselâ borsanın yüzde yetmişten fazlasının bugün yabancı sermayenin eline geçtiğini ve bu acımasız çarkın artık onların inisiyatifinde döndürüldüğünü bilmiyor.

Ve yine bilmiyor ki, bu durum hiç, ama hiç güvenli değil; adeta pamuk ipliğine bağlı bir şekilde gidiyor.

Allah'tan ümit ve temenni ediyoruz ki, sandık başına gitmeye hazırlanan insanlarımız, önceden bu vahametin farkına varsın da, kendi eliyle kendini ateşe atmasın. Aksi halde, hep birlikte yanma tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş oluruz.

Laiklik ve şehitlik

Geçtiğimiz Pazar günü, sözde "teröre lânet" mitingleri yapıldı.

Bursa'daki hariç, diğer mitinglerin organizesi tam bir fiyaskoydu.

Demek ki, niyetler halis değildi.

Yalnız, o sözde mitingler esnasında atılan iki slogan vardı ki, bize bir hayli dikkat çekici geldi.

Biri "Şehitler ölmez, vatan bölünmez!"di.

Diğeri ise "Türkiye laiktir, laik kalacak!" şeklinde idi.

Gayriihtiyarî "Dam üstünde saksağan; vur beline kazmayı" türünden sözleri hatırlatan bu sloganlar kulağımıza geldiği anda, ister istemez şu sualler de dilimizin ucuna geldi:

Yahu, Allah'ınızı severseniz, şu laiklikle şehitliğin birbiriyle ne alâkası var.

Evet, bilen varsa şayet, lûtfen cevabını versin: Laikliğe göre şehitliğin tarifi nasıldır ve bu garabet Türkiye'den başka nerede vardır?

04.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.06.2007) - Anlaşılmazsa yanarım (3)

  (27.06.2007) - Anlaşılmazsa yanarım (2)

  (25.06.2007) - Anlaşılmazsa yanarım (1)

  (23.06.2007) - Karanlık senaryolar

  (22.06.2007) - Demokratlara istinât noktası olmak

  (21.06.2007) - Hiç mevzi kazanamayan, Çankaya'yı nasıl alır?

  (20.06.2007) - Demokratlık dersleri (2)

  (19.06.2007) - Demokratlık dersleri (1)

  (18.06.2007) - Köşk'ten evvel başörtüsü soru(n)ları

  (16.06.2007) - Birikmiş suâllere, uzun kısa cevaplar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004