Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hüseyin GÜLTEKİN

Dahildeki barış ve kardeşlik önemli



Kendi kendisiyle barışık, iç dünyasıyla uyumlu, kalp ve ruh âlemiyle paralel bir düşünce biçimini benimsemiş insanlar, muvaffakiyet yolunda önemli bir mesafe almış sayılırlar. İç âlemdeki problemlerini çözememiş, dilinin söyledikleriyle kalp ve ruhunun söyledikleri örtüşmeyen, çatışmacı, uyumsuz bir hâlet-i ruhiye içinde bulunan insanlardan muvaffakiyet beklemek biraz zor.

Uhuvveti, kardeşliği benimsemiş, şefkati, merhameti, hoşgörüyü düstur edinmiş bir insanın işindeki performansını ve çevresindeki imajını izaha gerek var mı bilemiyorum.

Kini, adaveti, çekişmeyi alışkanlık haline getiren; kırıp dökmeyi, yıkıp rencide etmeyi huy haline getiren bir insanın menfî imajını, kendisine ve çevresine vereceği zararı, ziyanı tarife gerek var mı?

Bu meyanda toplumu oluşturan aileyi de bu şekilde değerlendirebiliriz. Birbirine şefkat ve merhametle yaklaşan, hoşgörü ile muâmelede bulunan fertlerden oluşan bir aileyi düşünün. Bir de karşılıklı sevgi ve saygıdan uzak, sürekli bir çekişme ve sürtüşmeyi alışkanlık haline getiren fertlerden oluşan bir aile yapısını düşünün.

Elbette iç barışını sağlamış, kendi içinde uyumlu, gerekli olan insicam ve tesanüdü başarmış böyle aileler sağlıklı ve istikametli ailelerdir. Dahilî barışı sağlayamamış, birbirine mesafeli, dargınlıkların, küskünlüklerin hükümfermâ olduğu ailelerin de çürük, mukavemetsiz, başarısız aileler olduğu kesindir.

Ailelerden meydana gelen milletler, ülkeler de böyledir. Dahilî barış ve dayanışmayı halletmiş, bir arada yaşamanın gereklerinden olan karşılıklı anlayış ve kabullenmeyi tesis etmiş, insan hak ve hürriyetlerini, serbest fikir ve düşünce sistemini ikame etmiş ülke ve milletlerin maddî ve mânevî sahalardaki terakkîleri elbette kolay olacaktır. Ve bu seviyeyi yakalamış ülkelerin haricî tecavüzlere karşı mukavemetleri de güçlü olacaktır.

Bunun tersine insan hak ve hürriyetlerin ihlâl edildiği, insanların fikir ve düşüncelerini serbestçe ifade edemediği, eşitliğin kâmil mânâda sağlanamadığı, demokrasi kurallarının işlemediği, insanlarının birbiriyle kavgalı olduğu, iç barışın olmadığı ülkelerin de gelip duracakları uygarlık seviyesini herhalde izaha gerek yoktur. Ve böylesi ülkelerin hâricî tecavüzlere karşı olan mukavemetlerini de her insan tahmin edebilir.

Yeryüzündeki ülkelerin refah ve kalkınmışlık seviyelerine baktığımızda da bunun böyle olduğunu görmekteyiz. Dahildeki problemlerini çözmüş, barış ve dayanışmayı ön plana almış ülkelerin her sahada kalkındıklarını; içeride gerekli olan barış ve dayanışmayı sağlayamamış, dahili çekişme ve sürtüşmeler içinde olan ülkelerin de geri kalmışlık çemberi içinde çırpındıklarını görmekteyiz.

Bu meyanda, din-i mübîne hizmeti gaye edinen, ulvî bir dâvâ etrafında bir araya gelen cemaatleri de bu çerçevede değerlendirmek mümkün.

İç bünyedeki pürüz ve problemlerini çözmüş, gerekli olan tesanüd ve dayanışmayı sağlamış, meşveret esasları çerçevesinde hizmetlerini yürüten, şahısları değil şahs-ı mânevîyi ön plana çıkaran, ihlâs ve uhuvvet düsturlarından taviz vermeyen, karşılıklı sevgi, şefkat ve hoşgörü esaslarını öne çıkarmayı sağlayan cemaatlerin ve câmiâların muvaffak olmamaları için hiçbir sebep veya engel yoktur.

Dahilde ihtilâf ve tefrikalara kapı aralayacak söz, hâl ve davranışlarda bulunan, ölçüsüz, hiçbir getirisi olmayan tenkitlerde bulunan, kırıcı, incitici söz ve davranışlarda bulunmayı meslek edinen, çekişmeyi, sürtüşmeyi huy haline getiren, meşveret kararlarının ötesinde ferdî hareket etmeyi alışkanlık haline getiren câmiâ ve cemaatlerin isabetli ve istikametli bir hizmette bulunmaları mümkün değildir.

02.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.11.2007) - Dest-i kudreti unutmamak kaydıyla

  (18.11.2007) - Okumayınca strese girmek

  (11.11.2007) - Meşrepler farklı da olsa, aynı dâvâ etrafında kenetlenmek

  (04.11.2007) - Tevazu ve mahviyet olmadan olmaz

  (28.10.2007) - Farklı meşrepteki insanların bir arada olması mümkündür

  (21.10.2007) - Para ve kariyer uğruna hebâ edilen değerler

  (14.10.2007) - En etkili tebliğ yolu

  (07.10.2007) - Nurlu eserlere muhatap olmak

  (30.09.2007) - Aslî vazifelerimizi başkalarına havale etme alışkanlığı

  (23.09.2007) - Tesettürde daha duyarlı olmaya ne dersiniz?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri