“Bir matlub ki, gurubda gaybûbet etmeye mahkûmdur; kalbin alâkasına, fikrin merakına değmiyor. Âmâle merci olamıyor. Arkasında gam ve kederle teessüf etmeye lâyık değildir. Nerede kaldı ki kalb ona perestiş etsin ve ona bağlansın kalsın.” (Sözler, 2004, s. 345)
Öyle sevilen bir sevgili ki batıp gitmekte görünmez olmaya mahkûm; kalbin alâkasına, fikrin ve aklın merakına değmiyor. İstek ve arzulara cevap verecek ve başvurulacak olamıyor, arkasında gam ve kederle ve üzüntülerle üzülme ve acı duymaya lâyık değildir. Onun içindir ki nerede kaldı ebed isteyen kalbin ihtiyaçlarını karşılasın, kalb ona tapma derecesinde bağlansın ve onu sevsin. Bu mümkün mü?
|