Bedîüzzaman Said Nursî Hazretleri buyuruyor:
“İmâm-ı A’zam’a ittibâ edenler ekseriyet-i mutlaka itibâriyle, İslâmî hükümetlerin ekserîsi o mezhebi iltizam etmesiyle, medeniyete, şehirliliğe daha yakın ve hayat-ı ictimâiyeye müstaid olduğundan, bir cemaat bir şahıs hükmüne girip, birtek adam umum nâmına söyler; umum, kalben onu tasdik ve rabt-ı kalb edip onun sözü umumun sözü hükmüne geçtiğinden, Hanefî mezhebine göre imam arkasında Fâtiha okunmaz. Okunmaması ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir.” (Sözler, 27. Söz, s.447)
Yine Bedîüzzaman Hazretleri, talebeleriyle birlikte devrin idarecilerinin zulmüne mâruz kaldığında talebelerine İmâm-ı A’zam’ın uğradığı işkenceleri ve buna karşı gösterdiği metâneti örnek vererek şöyle buyuruyor:
“Hem kalbime geldi ki, mâdem İmâm-ı A’zam gibi eâzım-ı müçtehidîn hapis çekmiş ve İmam-ı Ahmed ibn-i Hanbel gibi bir mücâhid-i ekber, Kur’ân’ın birtek meselesi için hapiste pek çok azap verilmiş ve şekvâ etmeyerek, kemâl-i sabırla sebat edip o meselelerde sükût etmemiş. Ve pek çok imamlar ve allâmeler, sizlerden pek çok ziyade azap verildiği halde, kemâl-i sabır içinde şükredip sarsılmamışlar. Elbette sizler, Kur’ân’ın müteaddit hakikatleri için pek büyük sevap ve kazanç aldığınız halde pek az zahmet çektiğinize binler teşekkür etmek borcunuzdur.” (Lem’alar: 26. Lem’a, s. 264)
Yine Bedîüzzaman Hazretleri, Lem’alar eserinin Otuzuncu Lem’a’sında İmâm-ı A’zam’ın Cenâb-ı Allah’ın “İsm-i Âzam”ı olarak gördüğü esmâ-i İlâhiyenin “Hakem” ve “Adl” isimleri olduğunu bildiriyor. İmâm-ı A’zam, bu isimlerin sırrına mazhar olduğundan ilimde, fıkıhta, yaptığı ictihadlarda, en isabetli ve doğru hükümler vermiş, fikrî kargaşa zemininde doğru ilmi canlandırmıştır.
Bedîüzzaman Hazretleri, “Şuâlar” eserinde de İmâm-ı A’zam’ın ve emsâli İslâm büyüklerinin devirlerinde gördükleri hizmetin büyüklüğünü şöyle ifade ediyor:
“Zaten Abbasîlerin zamanında, o tarihte Mu’tezile, Râfizî, Ceberî (cebriye) ve perde altında zındıklar, mülhidler, İslâmiyeti zedeleyen çok firâk-ı dâlle meydana gelmiştiler. Şerîat ve itikad noktasında ehemmiyetli sarsıntılar olması hengâmında Buhârî, Müslim, İmâm-ı A’zam, İmâm-ı Şâfiî, İmâm-ı Mâlik, İmâm-ı Ahmed ibn-i Hanbel ve İmâm-ı Gazâli ve Gavs-ı Âzam (Seyyid Abdülkâdiri Geylânî) ve Cüneyd-i Bağdadî gibi pekçok eâzım-ı İslâmiye imdada yetişip o fitne-i diniyeyi mağlûb ettiler.” (13. Şuâ, s. 293)
|