"Gerçekten" haber verir 23 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Tenkit üzerine



İsmail Bey: “Tenkit ne demektir? Müsbet ve menfi yanlarıyla tenkit konusunu açıklar- mısınız?”

Tenkit, kendimizi, başkasını veya bir işi eleştirmek; davranışın veya işin hatalı, hatasız ve düzgün yanlarını muhataba bildirmekten ibarettir. İçindeki ilâve unsurlara göre olumlu ya da olumsuz değer almaktadır. Meselâ tenkidin üslûbu yanında, içinde kendini övme, muhatabı övme veya yerme, yargılama, hatta yargısız infaz, hatta kınama unsurları taşıyıp taşımadığı durumlarına göre müsbet veya menfi olduğuna hükmetmekteyiz.

Her beşerî kavram gibi tenkidin de niyete ve yaklaşıma bağlı olarak müsbet olanı ve menfi olanı elbette vardır. Müsbet tenkitte yıkmak değil yapmak, bozmak değil tamir etmek, eksik bulmak değil eksikliği gidermek söz konusudur. Burada insaf, merhamet, iz’an, akıl, yapıcı olmak ve iyi niyet hâkimdir.

Müsbet tenkide hepimiz her zaman muhtacız. Çünkü hatalarımızı görmemize yarar. Hatta kendimize karşı yöneltilen tenkitleri haksız ve insafsız da bulsak, müsbet saymamız ve tenkit sahibine gücenmememiz, bir olgunluktur ve fazilettir. Bedîüzzaman Hazretleri, bir nahiye müdürünün kendisi gıyabında insafsızca, tezyifkârâne ve hakaretli sözler söylediğini işitince, şöyle diyor: “Nefsime dedim: Eğer onun tahkiri ve beyan ettiği kusurlar, şahsıma ve nefsime ait ise; Allah ondan razı olsun ki, benim nefsimin ayıplarını söyler. Eğer doğru söylemiş ise, beni nefsimin terbiyesine sevk eder ve gururdan beni kurtarmaya yardımdır. Eğer yalan söylemiş ise beni riyadan ve riyanın esası olan şöhret-i kâzibeden kurtarmaya yardımdır. Evet, ben nefsimle musâlaha etmemişim. Çünkü terbiye etmemişim. Benim boynumda veya koynumda bir akrep bulunduğunu biri söylese veya gösterse, ondan darılmak değil; belki memnun olmak lâzım gelir.”1

Menfi tenkit, içindeki niyete bağlı olarak yıkıcılıktır, bozgunculuktur, tahriptir ve eksik bulma gayretinden başka bir şey değildir. Bunda hak değil, insafsızlık; akıl ve iz’an değil, nefis ve hevâ; yapıcı olmak ve iyi niyet değil, yıkmak ve tahrip etmek hâkimdir.

Ancak tenkidin şeklinden veya dozundan haklı mı, haksız mı veya yapıcı mı, yıkıcı mı olduğunu anlamak çoğu zaman pek mümkün olmaz. Çünkü muhatabımız haklı bir tenkidi çok sert bir üslûp içinde bize yansıtıyor da olabilir. Üslûbunun sertliğinden hareketle, tenkidinin yıkıcı olduğunu söylemek gerçekçi olmaz.

Tenkit konusunda genel kuralımız şudur: Bize yöneltilen tenkitleri, üslûp ne kadar şiddetli, kırıcı ve yıkıcı da olsa, haklı ve yapıcı saymalı ve tenkid ışığında kendimizi bir kez daha değerlendirmeli; karşı tarafa gücenmemeliyiz. Ancak biz başkasını tenkit ederken, mutlak sûrette haktan, insaftan, yumuşak ve tatlı sözden ayrılmamalı, muhatabı kırıcı ve incitici olmamalıyız. Bilhassa muhatabımız ehl-i iman ise, kalbini rencide etmemeye gayret etmeliyiz.

Bedîüzzaman; ihlâs, uhuvvet, “fena fi’l-ihvan” ve muhabbet sırlarına uygun bulmadığı menfî tenkidin, iman kardeşleri arasına girmesine bundan dolayı razı olmuyor ve izin vermiyor.2 Çünkü her şeyin bütün çıplaklığı ve netliği ile ebediyete intikal ettiği bir hayatta esas olan uhuvveti tesis etmektir. Uhuvvetle beraber muhabbeti, sevgiyi ve kardeşliği ‘fena fi’l-ihvan’ ölçüsünde kurmaktır asıl zor olan ve ihtiyacımız olan. Bu kurulursa herkese kendi hatasını görme hakkı, yetkisi ve fırsatı verilmiş olur. Kişinin kendi hatasını görmesi ve kendini yargılaması, hiç şüphesiz gıpta edilecek bir olgunluktur. Bu olgunluğun yeşerdiği alan ise, tefânî sırrının yaşandığı alandır. Gereksiz tenkitlerle bu alan incitilmemelidir.

Dipnotlar:

1- Mektûbât, s. 67

2- Lem’alar, s.164

23.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.11.2008) - Farz hac, bir defadır

  (21.11.2008) - Kimler kurban keser?

  (20.11.2008) - Amelimizin sıhhati için dört mezhebin önemi

  (19.11.2008) - Ceninin simasındaki mühürler

  (18.11.2008) - İftira ve gıybet

  (17.11.2008) - Ehl-i kitap, ehl-i necat mıdır?

  (16.11.2008) - Doğruları tavsiye ederken

  (14.11.2008) - Hatayı vesvese haline getirmemek

  (13.11.2008) - Aşk ve kulluk

  (12.11.2008) - Cehennemi kızdıran şirk

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır