"Gerçekten" haber verir 17 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Ehl-i kitap, ehl-i necat mıdır?



Zübeyir Bey: “Ehl-i kitap kimlere deniyor? Müslüman da ehl-i kitaptan sayılır mı? Ehl-i kitap ehl-i necat mıdır? Kurtuluşa ererler mi?”

“Ehl-i Kitap” tâbiri, her ne kadar sözlükte “Kitaba tâbi olan” mânâsında Müslümanları da içine alıyor olsa da; ıstılâhta Kur’ân’dan önce indirilen İlâhî Kitaplara inananlar mânâsında Yahudi ve Hıristiyanlara verilen unvandır.

Yahudi ve Hıristiyanlardan Allah’a ve Allah’ın son Resûlü olan Hazret-i Muhammed’e (asm) iman eden bahtiyarların, sırat-ı müstakîm üzere olduklarından, dolayısıyla ehl-i necat olduklarından şüphemiz yok. Habeş Kralı Necâşî gibi, Yermük savaşı esnasında Müslüman olarak iki rek’ât namazdan başka namaz kılmak nasip olmadan şehit düşen Rum Komutan Cerece gibi, Prens Bismark gibi, Mister Karleyl gibi, Yusuf İslâm gibi ehl-i kitap iken Kur’ân’ın şefkati ile ihtida eden bahtiyarların sayısı bir hayli fazla.

Diğer ehl-i kitab’a gelince... Bugün için, kendi kitaplarının aslı da ellerinde bulunmayan ehl-i kitabın “imanı” için ne söylenebilir? Kur’ân’ın söylediği gibi söylemeliyiz. Kur’ân ehl-i kitaba diğer inanç sahipleri yanında hususî bir yakınlık duyuyor ve imana çağırıyor: “De ki: ‘Ey ehl-i kitap! Gelin, sizinle aramızda bulunan ortak bir sözde buluşalım: Ancak Allah’a ibadet edelim; O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp, bir birimizi Rab olarak benimsemeyelim!’ Eğer yüz çevirirlerse, ‘Bizim Müslüman olduğumuza şahit olun’ deyin!” 1

Bir diğer âyette de şöyle bir çağrı var: “Ey ehl-i kitap! Sizler bildiğiniz halde Allah’ın âyetlerini niçin inkâr ediyorsunuz?” 2

Kur’ân’da ehl-i kitabın müşriklerle bir tutulmayarak, hiç olmazsa iffetli kadınlarının, yemeklerinin ve kestikleri hayvanların helâl kılınması 3, Kur’ân’ın bu zümreye karşı duyduğu yakınlığın ve gösterdiği şefkatin en bariz örneklerinden olsa gerek.

Ehl-i kitabın, geçmişte her ne kadar Allah’ın sıfatlarını yanlış tanımış ve yanlış inanmış olsalar da; günümüzde eski batıl inançlarından her geçen gün biraz daha uzaklaşarak “Tevhid İnancına” yaklaştıkları ve hatta çok yerlerde “Tevhid İnancına” ulaştıklarını şükranla görmek mümkün. Geçmişin kini, husûmeti ve adaveti de günümüzde bulunmadığına ve yerini dinsizlere karşı “ehl-i Kitap” olmanın verdiği dinî bir duygu ile ittifak ve yakınlaşmaya bıraktığına göre; bu aşamada Bedîüzzaman Hazretlerinin (ra) ifade buyurduğu gibi eğer Müslümanlar İslâm ahlâkını kemâliyle yaşarlar ve fiilleriyle gösterirlerse, bu dinlerin tâbilerinin cemaatlerle İslâmiyete girmeye 4 taraftar olabileceklerini nazara aldığımızda, günümüz ehl-i kitabının iman noktasında bir hayli müsbet mesafe aldığı söylenebilir.

Şüphesiz İslâmiyet Allah katında en makbul, en son ve en mükemmel dindir. Ve hiç şüphesiz İslâmiyet’in bu vasfını bilen ve Hazret-i Muhammed’in (asm) son Peygamber olduğunu bildiği halde kabul etmeyen ve yüz çeviren birisinin, Allah’ın bir olduğuna iman etse de ehl-i necat olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak Bedîüzzaman’ın (ra) ifâdesiyle “adem-i kabul başkadır; kabul-ü adem başkadır.” Bilmeyenlerin ve kasıtsız bulunanların durumu bunlarla bir değildir. “...işitmeyen veya bilmeyen adamlar, Peygamberi bilmiyorlar veya düşünmüyorlar ki kabul etsinler; o noktada cahil kalıyorlar. Marifet-i İlâhiyeye karşı yalnız ‘Lâ ilâhe illallah’ biliyorlar; bunlar ehl-i necat olabilirler.” 5

Bu durumda Son Peygamber’in (asm) tebliğinden uzak bulunmuş, cahil kalmış, kendisine Allah’ın son dini ulaştırılmamış, kalbinde son din ve son Peygambere (asm) karşı herhangi bir kin, iğbirar ve olumsuz tavır bulunmayan; bununla beraber Allah’ın var ve bir olduğunu tasdik eden bir ehl-i Kitab’ın ehl-i necat olduğunu; binâenaleyh Cennet ehli olduğunu söylemek mümkündür.

Allah en doğrusunu bilir!

Dipnotlar:

1- Âl-i İmrân Sûresi, 3/64

2- Âl-i İmrân Sûresi, 3/70

3- Mâide Sûresi,5/5

4- Hutbe-i Şâmiye, s. 20

5- Mektûbât, s. 322

17.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.11.2008) - Doğruları tavsiye ederken

  (14.11.2008) - Hatayı vesvese haline getirmemek

  (13.11.2008) - Aşk ve kulluk

  (12.11.2008) - Cehennemi kızdıran şirk

  (11.11.2008) - Muhtelif konular

  (09.11.2008) - Besmelenin esrârı

  (08.11.2008) - Yetimâne hüzünler üzerine

  (07.11.2008) - Kısa kısa...

  (06.11.2008) - Kayaya tesir eden dua

  (05.11.2008) - Dünya ve ahiret dostlukları ayırmaz

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır