"Gerçekten" haber verir 22 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Farz hac, bir defadır



Elazığ’dan okuyucumuz: “Ben farz olan haccımı yaptım. Maddî imkânım da yerinde. Tekrar nafile olarak hacca gitmek istiyorum. Ancak bazı kişiler tarafından, ‘Çevrende bu kadar yoksul ve fakir kişiler varken, hayır kurumları varken, ihtiyaç sahipleri varken nafile hacca gideceğine bunların ihtiyaçlarını yerine getirmen daha iyi olur’ denilmektedir. Bu konuda nasıl bir yol izlemeliyim?”

Söz, Allah Resûlü’nün (asm). Ebû Hüreyre (ra) anlatmıştır: Resûlullah Efendimiz (asm): “Aziz ve Celil olan Allah, size haccı farz kıldı” buyurdu.

Ashabdan birisi: “Her sene mi?” diye sordu.

Resûlullah (asm) cevap vermedi. Adam sorusunu üçüncü defa tekrar edince, Peygamber Efendimiz (asm):

“Eğer ‘evet!’ deseydim hac her sene farz olurdu. Her sene farz olsaydı, siz onu yapamazdınız. Söylediğim gibi bırakın. Çünkü sizden öncekiler peygamberlerine çok soru sordukları ve onlar üzerine ihtilâfa düştükleri için helâk oldular. Size emrettiğim şeyi gücünüz yettiği kadar yapınız. Bir şeyden nehyettiğim zaman da ondan kaçınınız” buyurdu.

İbn-i Abbas (ra) bildirmiştir: Resûlullah (asm) ayağa kalkarak şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ size haccı farz kıldı.”

Bunun üzerine Ekra’ b. Habis et-Temimi (ra): “Her sene mi Ya Resûlallah?” diye sordu.

Resûlullah (asm) şöyle buyurdu: “Eğer evet deseydim, hac her sene için farz olurdu; siz de onu yapamazdınız. Fakat farz olan hac bir defadır.”1

Farz olan hac bir defadır. Her sene hacca gitmek farz değildir. Farz olan haccı eda ettikten sonra, doyulamayan bir lezzetle yeniden hacca gitmek ve aynı ibâdete boylu boyunca yeniden boyanmak isteği kalbimizin dayanılmaz bir arzûsu halinde şüphesiz içimizde belirir. Bu, kalbimizin hidayet üzere olduğunun belirtisidir. Kalbimiz aslında sair ibadetlerden sonra da aynı heyecan ve iştiyakı duyar. Çünkü bizi Allah’a ulaştıran ibadetlerin her birisi içimizde doyulmaz izler ve lezzetler bırakır.

Bu doyulmaz ibadetlerden birisi de, hiç şüphesiz ihtiyaç sahiplerine vermek ve ihtiyaçlarını karşılamak ibadetidir.

Resûlullah (asm) Abdullah el-Adevî’ye (ra) para harcamada şöyle bir tutum izlemesini önerir: “Harcamaya kendinden başla. Kalanı aile efradına harca. Eğer artarsa akrabalarına harca. Eğer artarsa, diğer yakınlarına harca. Eğer artarsa daireyi genişleterek insanlara harca.”2

Ebû Talha (ra) hurmalık bakımından Ensâ-rın en zenginlerindendi. En sevdiği malı da, Mescid-i Nebevî karşısında bulunan Beyraha adındaki hurma bahçesi idi. Beyraha bahçesinde tatlı bir su vardı ve Resûlullah Efendimizde (asm) zaman zaman gider, o tatlı sudan içerdi. “En sevdiğiniz şeylerden vermedikçe, Allah katında iyiliğe ulaşamazsınız!”3 âyeti nazil olduktan sonra Ebû Talha (ra):

“Yâ Resûlallah! Benim en sevdiğim malım, Beyraha adındaki bahçemdir. Allah için onu sadaka kıldım. Onu Allah’ın sana gösterdiği hayır yollarından birisi için kabul buyur” dedi.

Resûlullah Efendimiz (asm):

“Bahçeni akrabaların arasında taksim etmeni uygun görüyorum” buyurdu.

Ebû Talha (ra): “Peki yâ Resûlallah!” dedi ve bahçesini amca oğulları ile diğer akrabaları arasında taksim etti.4

Vermek, vermek, vermek... Eğer geniş imkân sahibiysek, farz olan haccımızı da yapmış isek, imkânımızı mümkünse iman ve Kur’ân hizmeti için veya varsa akrabalarımız arasındaki ihtiyaç sahipleri için, ya da sâir ihtiyaç sahipleri için aciliyet durumunu da göz önüne alarak seferber etmemiz şüphesiz daha efdal olur.

Bu yaklaşımımız, Allah bize imkân lütfettiğinde, bilâhare yeniden hacca gitmemize de engel olmaz.

Dipnotlar:

1- Her iki hadis için de bakınız: Nesâî, Hac, 1

2- Nesâî, Zekât, 60

3- Âl-i imrân Sûresi, 3/92

4- et-Terğib, 2/140;

22.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.11.2008) - Kimler kurban keser?

  (20.11.2008) - Amelimizin sıhhati için dört mezhebin önemi

  (19.11.2008) - Ceninin simasındaki mühürler

  (18.11.2008) - İftira ve gıybet

  (17.11.2008) - Ehl-i kitap, ehl-i necat mıdır?

  (16.11.2008) - Doğruları tavsiye ederken

  (14.11.2008) - Hatayı vesvese haline getirmemek

  (13.11.2008) - Aşk ve kulluk

  (12.11.2008) - Cehennemi kızdıran şirk

  (11.11.2008) - Muhtelif konular

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır