"Gerçekten" haber verir 29 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Melaike kavramı üzerine



Murat Bey: “Melâike ne demektir? Mâhiyeti nedir? Câmi’üs-Sağîr’de çocukları melek isimleri ile isimlendirmeyi yasaklayan bir hadîs okudum. Hikmeti nedir? Meleklerle insanlar arasında üstünlük derecesi var mıdır? Varsa nasıldır?”

Lügatte güç, kuvvet, haberci, elçi mânâlarına gelen melek; fıtratları sâfî ve mâsûm bulunan, Allah’ın emirlerini harfiyen yerine getiren, nûrdan yaratılmış varlıklara denmektedir.

Meleklere iman Kurân’ın emrettiği iman esâslarındandır ve farzdır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, mü’minler de. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı.”1

Meleklere düşman olmayı Cenâb-ı Hak, inkâr etmekle bir tutmaktadır: “Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mîkâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah kâfirlerin düşmanıdır.”2

Melâikenin muazzam bir ümmet olduğunu ve Cenâb-ı Hakk’ın “İrâde” sıfatından gelen tekvînî emir ve kânunlarının hamelesi ve mümessili bulunduğunu beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri (ra); bunu, beşerin de bir ümmet olarak Cenâb-ı Hakk’ın “Kelâm” sıfatından gelen İlâhî emir ve kanunlarının hamelesi ve mümessili bulunduğu durumuna benzetir.3

Sonsuz sayıda galaksileriyle, yıldızlarıyla, güneşleriyle, gezegenleriyle, dünyasıyla bir bütün olarak kâinâtın işleyişi, tedbîri, tedvîri, canlıların rızıklandırılması, hayatlarının devamı ve bunun için gerekli şartların hazırlanması Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz emirler silsilesi ile ve bu emirlerin eksiksiz ve harfiyen icrâsı ile mümkündür. Fen, felsefe veya okul dilinde bir kısmına “kuvâ-i sâriye” mânâsında4-–burada tâbir yerindeyse—“tabiat kanunları” veya “doğa yasaları” da denilen bu sonsuz emirler ve kânûnlar dizisine, vazîfeli ve müekkel melekler hâmildirler. Yani İrâde sıfatından gelen sonsuz sayıda tekvînî emir ve kânûnların muhatabı olarak, sonsuz sayıda melâike vardır ve her birisi bu tekvînî emir ve kânûnları harfi harfine ve eksiksiz olarak uygulamakla vazîfelidirler. Kâinâtın gidişâtındaki baş döndürücü düzen ve âhenkten anlıyoruz ki, melekler vazifelerini kâmilen yapmaktadırlar.

Meleklerin bu vazifeleri, kendileri için ibadet, tesbih ve zikir niteliğindedir. Çünkü bu emirler, vakti vaktine ve harfiyen uygulanmak üzere kendilerine bizzat Cenâb-ı Hak tarafından tevdî edilmektedir. Melekler bu vazifelerini icrâ etmekten manevî, çok özel ve yüksek ruhanî zevk, feyiz ve lezzetler almaktadırlar. Bu ruhanî lezzetler ve feyizler, onların yeterli derecede aktivite sağlayabilecekleri oranda yüksek bulunmaktadır.5

Meleklerin vazife ve ibâdetlerine müdâhale durumunda bulunabilecek hiçbir güç ve kuvvet yoktur. Şeytan onlara müdâhale edemez, engel olamaz, va-zifelerini sonuçsuz bırakamaz. Bu yüzden melekler, insanlar gibi mücahede ile terakkî etmezler; makamları sabit kalır. Oysa insanlar ibadetlerinde öyle bir iç ve dış müdahaleyle karşı karşıya kalmaktadırlar ki, esfel-i safilînden a’lâ-yı illiyyîn’e kadar inen ve yükselen sonsuz bir merdivenin basamaklarında ölünceye kadar yüksek risk altında bulunmaktadırlar. Bu çetin mücahadeden dolayı insanlardan mü’min olanların dereceleri, meleklerden elçi olmayan diğer hamele meleklerin derecelerinden; Peygamberlerin dereceleri de, bütün melâike-i izamın derecelerinden üstün bulunmaktadır.

Bahsettiğiniz hadîs-i şerifte Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: “Çocuklarınıza peygamber isimleri koyunuz; melâike isimleri koymayınız.”6

Buradaki emir ve nehiyden; birer beşer olan peygamberlerin açlıkta, susuzlukta, yorgunlukta ve iyi-kötü bütün beşerî hallerde bizlere tam rehber olduklarını, isimlerini çocuklarımıza vermek sûretiyle bize onları hatırlamak ve ahlâk-ı hamîdelerini örnek almak kapısının açılabileceğini; ancak melâike varlık, fıtrat ve mâhiyet olarak bizden ayrı bir tür olduğundan, onların isimlerini vermenin peygamber isimleri kadar isabetli olmayacağını anlamamız mümkündür.

Bu çerçevede yerleşmiş ve oturmuş bulunan İslâm kültüründe zâten Cebrâil, Mîkâil, Azrâil, İsrâfil, Münker, Nekir, Hafaza gibi melek isimleri çocuklara isim olarak verilmemektedir. Peygamber isimleri ise birer Sünnet-i Seniyye olarak verilmektedir. Bazı yörelerimizde çocuklara isim olarak verilen “Melek” adını, bu adın günahsızlığı ve mâsûmiyeti çağrıştırması sebebiyle Hazret-i Peygamber’in (asm) nehyinin dışında tutmakta fayda var. Zâten melek umûmî bir addır; Peygamber Efendimizin (asm) nehyi ise husûsî melâike isimlerini kapsamaktadır. Doğrusunu Allah bilir.

1- Bakara Sûresi, 2/285

2- Bakara Sûresi, 2/98

3- Sözler, S.471

4- Sözler, S. 470

5- Sözler, S. 318

6- Câmi’üs-Sağîr, 2/2358

29.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.12.2008) - Rahmet ve Cehennem

  (26.12.2008) - On sekiz bin âlem

  (25.12.2008) - Kur’ân’da secde âyetleri

  (24.12.2008) - Kur’ânda tefekküre dâvet

  (23.12.2008) - Günahlar gizli kalmalı

  (20.12.2008) - Cilbab ve hükmü

  (19.12.2008) - Îsâr hasleti

  (18.12.2008) - Göklerde melekler ve ruhlar

  (17.12.2008) - Vahiy ve hüküm

  (16.12.2008) - Kabir, mahşer ve ötesi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır