"Gerçekten" haber verir 24 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Latif SALİHOĞLU

Buzdağı (aysberg)



Türkiye'de devletin içine çöreklenmiş çetelerin, örgütlerin varlığı ve bunların kànunları çiğneyerek gayr–ı meşrû işlere bulaştığı hususu, henüz tam aydınlatılmamış olmakla birlikte, yine de bir umumî kanaat halini almış durumda.

Zira, işlenen suçlar ve yapılan meşrûiyet dışı işler, artık gizlilik kabına sığmadı ve geniş bir alanı kirletircesine taşmaya başladı.

Şimdilik görünen kısım, işte bu taşan kısımdır. Bir başka izah tarzıyla, görün kısım buzdağının (aysbergin) deniz üzerinde görünen kısmıdır.

Dolayısıyla, asıl büyük kitle, henüz görüş alanına girmiş değil.

Yani, mahkemelere intikal etmiş olan çete ve örgüt dâvâları, henüz o bütünün cüz'î bir parçasını teşkil ediyor. Parçanın büyüğü ise, heybede duruyor. Onu ortaya çıkarmaya siyasî irade yetersiz kaldığı gibi, konjonktürel gelişmeler itibariyle de henüz şartlar tekâmül etmiş görünmüyor.

Bu sebeple, yakın geçmişte İtalya'da yaşanan "Temiz Eller Operasyonu"na eşdeğer bir hadisenin Türkiye'de tahakkuk etmesine biraz daha zaman kalmış gibi görünüyor.

Zira, bazı noktalarda tıkanmalar yaşandığı açıkça ortada. Yargı mekanizması, bazı sınırları henüz aşamıyor. Ya baskı mânâsına gelecek, ya da şaşırtma maksadına yönelik bazı engellerle karşılaşılıyor.

Elde (veya ortada) kalan mevcutlara bakıldığında ise, çoğu ıskartaya çıkmış, son kullanma tarihi geçmiş ve bir şekilde artık harcanması yahut etkisiz hale getirilmesi istenen bir çeşit tapon mallara benziyor.

Dolayısıyla, ortada görünen Ergenekon'un, basit ve yüzeysel olduğu, asıl Ergenekon kütlesinin ise, henüz meçhûl ve muammalı bir vaziyet arz ettiği kanaatini uyandırıyor.

Bir takım sabotaj ve sûikast silâhlarının ortaya çıkması, vahim bir gerçeği de gözler önüne serdi: 1) Bu tür silâhların devamı vardır. 2) Henüz çok yeni görünen bu silâhların benzerleri, geçmişteki sûikast ve sabotaj olaylarında da kullanılmış olması kuvvetle muhtemeldir. 3) Bu tür silâhların temini, kullanılması ve depolanması hadisesi, şimdiye kadar ortaya çıkarılmış olan sanıkların tek başına sevk ve idare edebilecekleri türden basit, kolay ve yüzeysel bir organizasyona hiç mi, hiç benzemiyor. 4) Böylesine büyük ve riskli organizasyonların sadece tetikçisi ve hamalı olmaz; bunun bir de ihalecisi, taşeronu, müteahhidi, plancısı, programcısı, tasarımcısı gibi işin tâ kalbine ve beyin merkezine kadar uzanıp giden zincirleme halkaları vardır. 5) Kaçakçı, kumarcı, mafya ve terör örgütü elebaşılarının da parmak izlerinin görüldüğü bu kirli ilişkiler ağıyla, tıpkı bazı sivil ve askerî bürokratlar gibi, bazı siyasilerin irtibatlı olduğu kanaati hasıl oluyor ki, meselenin siyasî boyutu henüz deşifre edilmiş ve üzerine gidilebilmiş değil.

Öyle anlaşılıyor ki, tâ 1923'teki Ali Şükrü Bey cinayetiyle başlayan bu karanlık mesele çok boyutlu ve çok odaklıdır. Şimdilik uç veren ve henüz çok az bir kısmı gün ışığına çıkan bu mendeburdan tümüyle kurtulmak için, geniş bir zaman dilimine ihtiyacımız var.

Yemekte Ergenekon

Meclis Başkanı Köksal Toptan, Çankaya'daki yemekli "zirve toplantısı"nda Ergenekon meselesinin hiç konuşulmadığını söyledi.

Doğru olabilir. Zira, o yemekli toplantıya katılanlar, bu Ergenekon meselesinin yenilir–yutulur cinsten olmadığını muhtemelen fark etmişlerdir.

Bundan dolayı da, şöyle ağız tadıyla bir yemek yiyelim denilerek, o bol kılçıklı meseleye hiç girmek istememişlerdir.

Tarihin yorumu 24 Ocak 1949

Atatürk'e tapan Çağlar'ın tükenişi

Yazdığı ve bizzat oynadığı Ergenekon Piyesi ile 1930'lu yılların başlarında M. Kemal'in takdirini kazanan Şair Behçet Kemal Çağlar (1908–1969), Atatürk'e taparcasına bağlanmış bir kişidir.

Öyle ki, M. Kemal'in ölümüyle birlikte derin bir elem ve teessür içine girmiş, inancının hemen yarısını yitirmişcesine bir karamsarlık içine girmişti.

Şair Çağlar, inancının geri kalan diğer yarısını ise, 24 Ocak 1949'da din derslerinin okullarda serbestçe okutulması sebebiyle kaybetti. Ona göre, din desine yönelmek, Atatürk devrimlerinden uzaklaşmak anlamına geliyordu.

O tarihte Başbakan Günaltay'ın Millî Eğitim Bakanı olarak atadığı Tahsin Banguoğlu müsbet bir insandı. DP'lilerin teklifine sıcak baktı ve din derslerinin okullarda okutulmasını serbest hale getirdi.

İşte, özellikle bu gelişme üzerine bunalıma giren Behçet Kemal, hem bağlı bulunduğu CHP'den, hem de Meclis üyeliğinden istifa etti. İstifasını verirken de, partisinine yönelik tarihe geçecek şu acı itirafta bulundu: "...En iyimseriniz, en taşkın savunucunuz olan ben, artık inancımı kaybetmiş bulunuyorum."

"Ata'ya Mevlit"

Şair Çağlar, M. Kemal'e o derece bağlıydı ki, onun için Hz. Muhammed'e (asm) ithafen yazılan Mevlid'e nazire olacak bir mevlidi (Ata'ya Mevlit) yazacak kadar ileri gitti.

İşte, M. Kemal'i—hâşâ sümme hâşâ–peygamber derecesinde göstermeye çalışan bazı mısraları:

Ger dilersiz bulasız oddan necât

Mustafâ–yı bâ Kemâl'e essalât.

Ol Zübeyde, Mustafâ'nın ânesi

Ol sedeften doğdu ol dürdânesi!

Gün gelip oldu Rızâ'dan hâmile

Vakt erişti hafta ve eyyâm ile.

Geçti böyle, nice ay nice sene

Vakt erişti bin sekiz yüz seksene.

Merhaba ey baş halâskâr merhaba

Merhaba ey ulu serdâr merhaba!

M. Kemal'i peygamber gibi göstermekle de yetinmeyen Behçet Kemal Çağlar, daha da ileri giderek onu ilâhlaştırmaya yeltendi. İşte, bu meyanda yazdığı şiirden bir dörtlük:

Tanrı gibi görünüyor her yerde

Topraklarda, denizlerde, göklerde

Gönül tapar, kendisinden geçer de

Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.

24.01.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.01.2009) - Toptancılık tarafgirliktir

  (21.01.2009) - Merkezde bilek güreşi

  (20.01.2009) - Dünyada yeni dönem

  (19.01.2009) - İsrail'in zulmü, insanlığı uyandırdı

  (17.01.2009) - Şirretlik ve sağduyu

  (15.01.2009) - Karanlığı aydınlatma süreci

  (14.01.2009) - Derin kazılar

  (13.01.2009) - Sultanahmet'te direniş mitingi

  (12.01.2009) - Genelkurmay'da ilk devir–teslim

  (10.01.2009) - Kuva–yı Milliye Komutanı kim?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır