14 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Cevher İLHAN

Hamidiye Alayları ve “koruculuk sistemi” (3)


A+ | A-

Mardin-Mazıdağı’ndaki vahşet, küllenen “koruculuk sistemi” tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Ancak tâkip eden günlerde askerlerin yanısıra korucuların da teröristlerce şehid edilmesi, daha önce “Gerekirse koruculuk sistemi kaldırılabilir” diyen hükümet sözcüsünün ağzından, “koruculuğun kaldırılması gündemimizde değil” noktasında bıraktı.

Doğrusu bu denli bir hunharlığı kafasına koyacak kadar gözü dönmüş katillerin elinde korucu silâhları olmazsa da silâhın bolca bulunduğu, uyuşturucu ve silâh ticaretinin yolu üzerindeki bölgede cânilerin suç işleyecek başka silâhları kolayca bulabilecekleri herkesin mâlumu. Bu bakımdan kronikleşmiş kan davalarını ve cinâyetleri salt “korucu silâhları”yla izâhının hiçbir mâkul yönü olamaz…

Zira problemin sosyo-ekonomik boyutundan gelir dağılımı adaletsizliğine, marazî hastalık haline gelen husûmetten fukaralığa ve geri kalmışlığa kadar kriz-kavga ve çekişmelerle uç veren bütün olumsuzlukların kaynağında şüphesiz Bediüzzaman’ın bir asır önce dikkat çektiği başta “cehâlet” olmak üzere birçok tarihî ve sosyolojik ana sebep bulunmakta.

Daha bir asır önce Bediüzzaman’ın, birbirinden kopuk hale gelen ve kamuoyuna yön veren tekye, medrese ve mektebi buluşturan ve barıştıran “vicdanın ziyâsı (ışığı) din ilimleriyle aklın nuru olan fen ve bilimin birlikte okutulması” çerçevesinde geliştirdiği “maarif projesi”nin bu bakımdan büyük ehemmiyeti büyük…

MAARİFİ TESİSE VESÎLE…

Bundandır ki birçok Osmanlı münevveri gibi Bediüzzaman da Hamidîye Alaylarını, “efkâr-ı umumiyenin (kamuouyun) dürbünü ve seyf-i katı’ı ( keskin kılıcı) ve menâr-ı rehberi (aydınlatan ışıklı yolu) olan maarifi te’sis eden bir bir vesile olduğunu” önemser. Bu vesiyle “kâfil-i hayat-ı millî (millî hayatın birlik ve bütünlüğünün teminatı, kefili) ve muhâfaza-i hukukî olan efkâr-ı umumîyeyi tenvir ve taskille (parlatmakla) ittihadı ve maarifi tesis”le cehâleti izâle ettiğini nazara verir.

Osmanlı coğrafyasında “Kürdistan” denilen Doğu’ya “maarif-i cedide”nin, yeni ilim ve eğitimin girmesine yegâne çârenin, “Hamidîye Alaylarında askerlik münasebetiyle; mekâtibte (mekteplerde) medrese nâm-ı me’lûfuyle (bilinen ismiyle) ulûm-u diniye ile beraber funûn-u lâzıme-i medeniye (medeniyetin lüzumlü fenleri-ilimleri) küşâdının (okutulmasının)” önemi üzerinde durur. (Volkan, 23.Mart.1909)

Yine 1953’te İstanbul’da üniversiteli Nur talebeleri “Muhsin - Ziya” imzasıyla neşrettiği bir mektubunda, “ecnebilerin desîse ve kuvvetlerine karşı gösterdiği sebât ve kanaat”ten dolayı Sultan II. Abdühlamid’i takdirinin bir diğer sebebinin, “bîçare vilâyât-ı Şarkiyenin bedevî aşâirini (aşiretlerini) Hamidiye Alayları ile en yüksek bir derece-i askeriye ve medeniyeye sevk etmesi” ifâdesi, bu husustaki isâbetli tespiti bir defa daha te’yid eder. Hamidîye Alaylarını, “şeâir-i İslâmiyeye elden geldiği kadar müraat eden (uyan)” Sultanın “çok hasenâtından (iyiliklerinden)” sayması bunun bâriz belgesi olur. (Münâzarât, 150-151)

Keza Doğu’nun maarif ve medeniyet ışıklarını “Mekteb-i aşair (aşiret mektepleri) denilen küçücük bir pencerenin ziyâ-yı hakikatle (hakikat ışığıyla) tenevvür eden (aydınlanan) ve menâzir-i behiceyi (şen ve güleryüzlü manzaraları) seyreden ve o meyvelerden lezzet-i hakikiye-i daimiyeyi duyan biçâre etfâl-i Ekradın (Kürt çocuklarının) neşâtarı (sevinçleri, ümidleri)” olarak târif eder.

CEHÂLET VE MÂNEVÎ

TERBİYE MAHRUMİYETİ

Aslında aşiret çocuklarının İstanbul’a getirilip askerî, idarî ve diğer sosyal bilimleri, dinî ilimlerle ve eğitimle birlikte gördükleri “aşiret mektepleri”nde sadece zâbit değil, aynı zamanda bölgede görev yapacak muallim ve idârecileri, bürokratları da yetiştirmesi plânlanır.

Ne var ki 1910’lara gelindiğinde Batı medeniyetini ayıklamadan almaya kalkışan, medeniyetin iyilikleriyle birlikte kötülüklerini, kötü ahlâkını iktibas etmekte bir beis görmeyen İttihat ve Terakki Partisi, yine ecnebilerin dayatmasıyla Ermenileri hoş tutmak adına önce Hamidîye Alaylarının işlevini zayıflatır. Ermenilerin silâhlanmasına “göz yumar.” Hâriçten dayatılan bölge halkının huzursuz edilmesi ve güvensizliği emr-i vakisine gelinir.

Peşinden de “Hamidiye” ismi çıkarılarak adı “Aşiret Hafif Süvari Alayları” olarak değiştirilen alayların sayısı azaltılır. Osmanlı’nın bütün mânevî verâsetini inkâr red eden ve dinden tecrid zihniyetiyle maarifi lâdini (din dışı) bir esasa bağlayan yeni rejim, birçok faydalı Osmanlı müessesesi gibi Hamidîye Alaylarını kökten kaldırır. Aşiret Mektepleri de aynı akıbete uğratılır.

Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, “Doğu’nun ilim ve medeniyet kapısı” kapatılır; aşiretlerin “neşâtları”, geleceğe ve gelişmeye yönelik terakkî heyecanı ve ümidleri söndürülür, bütün bölge yeniden “zulmet-i me’yusiyete (ümitsizlik karanlığına)” düşürülür. “Büyük bir unsur-u sâdıkın (sâdık kavmin) esas-ı sadâkatlarının sarsılmasına” zemin hazırlanır.

İşte son yüzyılda bölgede baş gösteren sıkıntılar, kışkırtmalar, isyanlar, sözkonusu mânevî terbiye ve eğitimden mahrum bu temel kırılmadan kaynaklanır. Bugün Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye’nin en büyük problemi” dediği meselenin ecnebi parmağıyla tahrikiyle terör belâsı onbinlerce insanın canına mal olur, kargaşa ve geri kalmışlığa âlet edilir.

Çözüm, Bediüzzaman’ın bir asır önce Şarktaki aşiretlere verdiği dersler ışığında aranmalı. Bediüzzazam’ın Hamidîye Alaylarının islâhının ikazı ışığında, koruculuğun garaz ve husûmette istimaline karşı “koruculuk sistemi” gözden geçirilip baştan sona tanzim edilmeli, ciddî bir intizama tabî tutulmalı.

Başka da çâresi yok…

14.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.05.2009) - Hamidiye Alayları ve “koruculuk sistemi” (2)

  (12.05.2009) - Hamidiye Alayları ve “koruculuk sistemi” (1)

  (09.05.2009) - Terörden tefrikaya…

  (08.05.2009) - “Oynak merkezli” dış politika (2)

  (07.05.2009) - “Oynak merkezli” dış politika (1)

  (06.05.2009) - Küresel komplo…

  (04.05.2009) - Ankara neden tutuk ve suskun?

  (03.05.2009) - Terörün tırmandırılması…

  (02.05.2009) - Mayın Türkiye’nin yoluna konulmuş…

  (30.04.2009) - Çelişkili sendromlar…

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis