14 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Yol ikidir: Ya iman, ya inkâr


A+ | A-

Re’fet Bey: “Meyve Risâlesinde, Âyetü’l-Kürsî’nin tetimmesi olan âyette ebcet hesabı ile 1417 tarihi çıkıyor. Bu tarihin hükmü ve mânâsı nedir?”

On Birinci Mes’elenin Haşiyesinin Bir Lâhikasına kaynaklık eden âyet Âyetü’l-Kürsî’den sonra gelen iki âyettir. Mânâları şöyledir: “Dinde zorlama yoktur. Artık hak ile batıl iyice ayrılmıştır. Kim insanları Allah’ın yolundan saptırıp isyana sürükleyen ve birer mâbud gibi kıymet verilen tâğûtları reddeder ve Allah’a iman ederse, işte o kopmaz ve kırılmaz sapa sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi hakkıyla işitendir, her şeyi eksiksiz bilendir. Allah iman edenlerin dostu ve yardımcısıdır. Onları inkâr karanlıklarından kurtarıp hidayet nuruna kavuşturur. İnkâr edenlerin dostu ise tâğûtlarıdır; onları iman nurundan mahrum bırakıp inkâr karanlıklarına sürükler. İşte onlar Cehennem ateşinin ehlidir. Orada ebediyen kalacaklardır.”1

Âyet, dinde zorlama olmadığını, hak ile batılın birbirinden iyice ayrıldığını, tâğûtları reddeden ve Allah’a iman edenlerin kopmaz bir kulpa yapışmış olacağını, iman edenlerin dostlarının Allah olduğunu, inkâr edenlerin ise tâğûtlarını dost edinmiş olacaklarını gündeme alan mesajlarıyla sanki çağımıza hususî bir biçimde hem şefkatle, hem de tokatla bakıyor gibidir. Üstad Hazretleri de bu iki âyetten ebced hesabıyla çağımıza bakan tarihler çıkarır.2 Bu tarihlerden birisi de, “İnkâr edenlerin dostu tâğûtlardır” cümlesinin ebced hesabı ile karşılığı olan 1417 tarihidir. Ki, içinde bulunduğumuz rûmî yıl 1425; hicrî yıl ise 1430’dur.

İnsan iman ettiğinde, Allah yolunda kopmaz bir ip olan Allah’ın kitabına sımsıkı bağlanır. İnkâr ettiğinde de, kendisine bağlanacağı, inanacağı, kulu ve kölesi olacağı bir “tâğût” bulur. Yani ya Allah’a iman eder, Allah’ın kulu ve kölesi olur, yalnız O'na ibadet eder, yalnız O'na sığınır ve yalnız O'ndan yardım ister. O'nun için yaşar, O'na döneceğini ve O'na hesap vereceğini bilir. O'na ve O'nun dinine hizmet eder. Ya da Allah’a iman ve itaat etmez, ama dünyevî putların kölesi olmaktan da kendini kurtaramaz.

Yani, yol ikidir. İnsan, iki yoldan birisini tercih etmekle mükelleftir. Allah’a iman ederse Allah’ı dostu bulacak, Allah’a dost olacak, Allah’ı sevecek, Allah’ın rızasını arayacak, Allah tarafından sevilecek ve Allah’tan yardım görecek; Allah’ı bırakıp tâğûtları tercih ederse, aydınlıktan karanlığa sapacak, tâğûtları tokatları gibi yüzünde şaklayacak. Yani bir yanda Allah’a iman, itaat ve teslimiyet, diğer yanda tâğûtlar. Bu, tarih boyunca böyle ola gelmiştir.

Demek insan Allah’a iman etmemekle kolay ve hafif bir yol bulduğunu boşuna zannetmektedir. Aslında en zor ve en çetrefilli çıkmaz bir sokakta yuvarlanmaktadır. Dünyevî putların kahrını çekmek daha zor ve daha sıkıntılıdır çünkü. Dünyevî putlara karşı kusur işlediğinde affı ve bağışlaması yoktur. Yağcılık yaptığında ise şefkatini, merhametini ve mükâfatını görmez.

İnşaallah; “Allah’a iman” noktasında dünya çapında bahar sancıları yaşıyoruz. Baharda bereket ve hayat getiren fırtınalar ve tecelliler bazen ağır gelebilir, şiddetli olabilir, can yakabilir, göz yaşartabilir. Ama dünyada dünya için yaşamıyoruz. Allah için varız ve Allah’a döndürüleceğiz. O halde vereceğimiz bedel, göreceğimiz mükâfat yanında elbette çok ucuz düşecektir. Çünkü Allah cömerttir, Allah zengindir, Allah kadir-kıymet bilendir, Allah en iyisiyle karşılık verendir, Allah ihsan ve ikram edendir, Allah unutmayandır, Allah ölümsüzdür. Allah inananlarla beraberdir.

Bununla beraber, Cenâb-ı Hakkın, iman, hidayet, huzur ve muvaffakiyet nimetlerini bize pahalı vermemesi, elbette duâmız ve dileğimizdir. Binaenaleyh, verilen bu tarihleri gelecek bahar noktasında hayra yormalı ve vazifemize devam etmeliyiz.

Dipnotlar:

1. Bakara Sûresi, 2/256, 257.

2. Asâ-yı Mûsâ, s. 79.

14.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.05.2009) - İçimizdeki adavete adavet edelim

  (12.05.2009) - Sehiv secdesi

  (11.05.2009) - Adalet, merhamet ve sabır üzerine

  (10.05.2009) - Anne bir güne sığmaz

  (09.05.2009) - Müceddidlik kurumu üzerine

  (08.05.2009) - İletişimde nezaket üslûbu

  (07.05.2009) - Cennet ve cehennem şu an mevcuttur

  (05.05.2009) - Cennet Allah'ın lütfu iledir

  (04.05.2009) - Fitne üzerine

  (02.05.2009) - Sirâcunnur üzerine

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis