24 Ocak 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Haiti dersleri


A+ | A-

Bugünlerde hayat ve ölüm çelişkilerinin en çarpıcı örnekleriyle yaşandığı ibret levhalarını, 7 şiddetindeki depremin yerle bir ettiği Haiti’de müşahede etmekteyiz.

Bir taraftan, depremin en çok vurduğu başkentte yüz binlerle ifade edilen ölü sayısı. Çıkarılan cesetlerin, medyada “İnsanlığın bittiği an” yorumlarıyla yansıtılan görüntülerde adeta birer çöp torbası gibi fırlatılıp üst üste yığılması ve ardından toplu halde derin çukurlara gömülmesi.

Diğer taraftan, fırsattan istifade yağmacılığa tevessül edenlerin linç edilip, cesetlerinin halatlarla sürüklenerek gezdirildikten sonra ateşe verilmesi.

Her tarafın böylesine buram buram ölüm koktuğu bir yerde, enkaz altında canlı arayan kurtarma ekiplerinin depremden günler sonra sağ çıkardıkları insanların coşkulu sevinç çığlıkları ve alkışlarla karşılanması, çok garip bir paradoks.

Yağmacıları linç edip yakanlarla bir canın kurtulmasına sevinenler iç içe, belki de aynı kişiler.

Bu linç ve yakma tepkisi, enkaz altındaki canlıları kurtarmak ve geride kalanların âcil ihtiyaçlarını karşılamak başta olmak üzere felâketin yaralarını sarmak için topyekûn bir dayanışma gerekirken, birilerinin fırsatçılık yapıp, yağma, hırsızlık ve ölü soyuculuğuna tevessül edecek kadar alçalmalarına duyulan reaksiyonun bir neticesi.

Ancak tepkinin bu kadar ilkel ve vahşi yöntemlerle ortaya konulması, ayrıca izaha muhtaç.

Demek ki, Haiti’de hem toplumda bu yapı ve karakterde insanlar var; hem de her şart ve durumda düzeni sağlamakla görevli ve sorumlu devlet mekanizması, depremle birlikte çökmüş.

Oradaki bir başka ibret tablosu, bilhassa gıda ve su gibi temel ihtiyaç maddeleri dağıtılırken yaşanan izdiham manzaralarında gözleniyor. Zaten yetersiz ve gecikmeli olduğu söylenen yardım malzemelerinin dağıtımındaki ciddî aksamalar, çaresizlik içerisinde bekleyenleri isyan ettiriyor.

ABD’nin düzeni sağlama ve yardımları koordine etme gerekçesiyle ülkeye gönderdiği askerler ise, “Orayı da mı işgal ediyor?” suallerini gündeme getiriyor. Daha önce dünyanın başka yerlerinde yaşanan benzer felâketlerde olduğu gibi.

Bunlar, Haiti depremi sonrasında olup bitenlerin bize yaptırdığı tesbit ve değerlendirmeler.

Tümünde, insan denen meçhulün zaafları, çelişkileri, meziyetleri ve üstün özellikleri iç içe.

Bir zaman sonra, belki zorlanılarak ve büyük sıkıntılar çekerek de olsa, düzen tekrar kurulacak. Depremden sağ kurtulanların gıda, su, ilaç, sağlık, barınma ihtiyaçları karşılanacak. Yıkılan binaların yerine yenileri inşa edilecek. Zaman içinde acılar unutulacak ve hayat devam edecek.

Ama çelişen iki tablo asla unutulmayacak:

Linç edilip yakılan yağmacılarla onları ateşe verenlerin ve enkaz altından sağ çıkanlarla onları coşkulu alkışlarla karşılayanların görüntüleri.

Özellikle, tek bir kişinin dahi hayatını kurtarmanın verdiği derin insanî haz ve coşku, dini, ırkı, dili ne olursa olsun, bütün insanlığın ortak ve evrensel psikolojisini aksettiren asil bir duygu olarak yaşanmaya ve paylaşılmaya devam edecek.

Aslında hayat kurtarma ve ona ilâveten her insanın yaratılıştan gelen temel hak ve hürriyetlerini savunma misyonu, bütün insanlık âlemindeki temiz vicdanları buluşturan çok yüksek bir ideal.

“Masumların imdadına koşanlar ve istirahat-ı beşeriye için ve esasat-ı diniyeyi ve mukaddesat-ı semaviyeyi ve hukuk-u insaniyeyi muhafaza için mücadele edenler” (Kastamonu Lâhikası, s. 148) olarak sıraladığı insanlar için “O fedakârlığın manevî ve uhrevî neticesi o kadar büyüktür ki...” diyen Bediüzzaman’ın ifadeleri, bu ideal için seferber olan insanlık fedailerini tanımlıyor.

“Mevcudat içinde en kıymettar, hayattır. Ve vazifeler içinde en kıymettar, hayata hizmettir” diyen Üstadın, hayata dair hizmetler içinde en kıymetli olanın da, fâni hayatın bâki hayata dönüşmesi için çalışmak olduğunu belirten sözleri ise (Tarihçe, s. 329) konunun en önemli boyutunu, ebedî hayatları kurtarma misyonunu vurguluyor.

24.01.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (23.01.2010) - Bu açıklama yetmez

  (22.01.2010) - Bu kaçıncı balyoz?

  (21.01.2010) - Tetikçi "Mesih"

  (20.01.2010) - AKP ve Ergenekon

  (19.01.2010) - Açılım ve ekonomi

  (17.01.2010) - Kardeşlik dersleri

  (20.12.2009) - İmanî devalar

  (19.12.2009) - Danıştay, AKP, alkol...

  (18.12.2009) - Açılımlar ve anayasa

  (17.12.2009) - Beş kayıp yıl

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl