18 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Recep TAŞCI

Adalet ve sarayları


A+ | A-

Çağlayan’da...

Arada bir önünden geçtiğim bir inşaat.

Gün be gün takip ediyorum.

Mühendisler, işçiler arı gibi çalışıyor.

Kabası bitti, şimdi camları takılıyor.

İstanbul modern ve güzel bir yapıya daha kavuştu.

Yakında hizmete açılır.

Müteahhit firma gururla bir afiş asmış.

“Avrupa’nın en büyük adalet sarayı.”

Bir an daldım.

Faaliyete geçtiğinde kim bilir içinde neler yaşanacak?

Koridorları gözyaşlarıyla yıkanacak, haykırışlar duvarlarda yankılanacak, nice trajedilere sahne olacak.

Ve adalet dağıtılacak...

Adalet...

Ülkenin temeli.

İş aş tabiî ki önemli.

Ama unutulmamalı ki adaletten yoksun toplumlar çürümeye mahkûmdur.

Son zamanlarda çok sayıda adliye binası inşa edildi.

Çoğu dökülüyordu, gerekliydi.

Umarız yenilenen binalarla birlikte adalet mekanizması daha iyi çalışır, Avrupa ile yarışır.

Buna ihtiyacımız var.

Gazetelerin 3. sahifeleri bunun delili.

Cinayet, tecavüz, yaralama, hırsızlık, dolandırıcılık, trafik terörü haberleriyle dolup taşıyor.

Failler yakalanıyor.

Adalete teslim ediliyor.

Sonra...

Hak ettikleri cezaya çarptırılıyor mu?

Kamu vicdanı rahatlıyor mu?

Bu soruların cevaplarına üzülüyor, isyan ediyoruz.

Bir kere dâvâlar bitmek bilmiyor.

Uzadıkça uzuyor.

İçerideki 120 bin kişinin yarısına yakını tutuklu, dâvâların sonuçlanmasını dört gözle bekliyor.

Geciken adaletin adaletsizlik olduğu ilkesi çiğneniyor.

Bazı dâvâlar ise zamanaşımına uğruyor.

Suçlular cezasız kalıyor.

Buna karşılık suçsuzlar boş yere mahkeme kapılarında çile çekiyor.

Hatta tutuklanıyor.

Sonra “pardon” deniliyor, salıveriliyor.

Hapiste geçen günlerin hesabı sorulamıyor.

Mahkûmiyeti kesinleşmiş olanlar ayrı bir fasıl.

Katil...

Can almış.

Ocak söndürmüş...

İndirimdi...

Tahrikti...

İyi haldi...

Aftı...

Denerek 3-5 yıl sonra aramızda.

Eline bulaşan kan kurumamış bile.

Maktulün yakınları ne hisseder, adalet hakkında ne düşünür?

Tecavüzcü...

Bir insanın hayatını mahvetmiş, ailesi utancından yerin dibine girmiş.

Yılına varmadan serbest.

Trafik teröristi...

Durakta bekleyen masum 5 kişinin canına kıymış...

10 ay sonra tahliye.

Adam bankayı hortumlamış, senin benim paramı iç etmiş...

Elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşıyor.

Müteahhit…

Yaptığı çürük bina çökmüş.

85 kişinin ölümüne sebebiyet vermiş.

Cezası 3,5 yıl.

Öte yandan...

Dershane taksitini...

Su elektrik faturasını...

Ödeyememiş.

Hapsi boylamış.

Yakınları ise utançtan kendini asmış.

Öğrenciler…

Parasız eğitim demişler.

7 aydır tutuklular.

15 yılla yargılanıyorlar.

Ve fikir suçluları...

Hakaret şiddet yok.

Sadece fikrini söylemiş, yazmış, çizmiş.

Statüye karşı çıkmış, ezberleri bozmuş, iktidara çatmış...

Diye hapishanelere konmuş.

Bugün itibariyle Türkiye’de 48 gazeteci cezaevinde.

700’ün üzerinde gazetecinin ise hapis istemiyle mahkemeleri sürüyor.

Son olarak siyasetçiler...

Sanki bir kurala dönüşmüş.

Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili olmak için illâ ki hapiste deneyim kazanmak gerekiyor.

Tarihimizde örneğine bolca rastlıyoruz.

Yüzümüz kızarıyor.

Ne var ki iktidar ele geçince, geçmiş acılar unutuluyor, demokrasiyle bağdaşmayan bu düzeni değiştirmek için parmaklar kıpırdamıyor.

Aksine intikam hissi ağır basıyor, muhaliflerin eziyet çekmesinden gizli bir zevk alınıyor.

Özetlersek;

Dâvâlar sür'atlenmeli.

Tutukluluk hali cezaya dönüşmemeli.

Masumiyet ilkesi esas olmalı.

Suçlulara verilecek cezalar mağdur yakınlarını ve kamuoyunu tatmin etmeli.

Fikir suçu kavramı yasadan çıkarılmalı.

Böylece;

“Saray” adını taktığımız adliye binalarında gerçekten adalet dağıtılabilsin, Türkiye’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde sürekli mahkûm olmaktan kurtulabilsin.

18.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (11.10.2010) - Döviz savaşı

  (04.10.2010) - Adil kalıcı bir düzen özlemi

  (27.09.2010) - Aynı filmi izlemek istemiyoruz

  (20.09.2010) - Ne abartalım, ne karamsarlığa kapılalım

  (13.09.2010) - Artık hakkettik

  (06.09.2010) - Yitip giden umutlar

  (30.08.2010) - Evet mi? Hayır mı? Neyi tartışıyoruz?

  (23.08.2010) - Madalyonun öteki yüzü

  (16.08.2010) - Fırsat kolluyor

  (09.08.2010) - Gülenler ve ağlayanlar


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.