10 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Yeni payandalar


A+ | A-

Ergenekon operasyonlarında somutlaşıp siyaset ve medya gibi başka alanlara da yansıyan tasfiye süreci, eski usûl ve yöntemlerle sürdürülen Kemalizm bekçiliğinin artık devrini tamamlayıp miadını doldurduğunu son derece açık bir şekilde gözler önüne seriyor.

Türkiye’nin ve dünyanın geldiği nokta, klasik darbe ve dayatma yöntemlerine geçit vermiyor.

Bu değişimi görememekte veya uyum sağlayamamakta direnenler bir bir tasfiye ediliyor.

Gelinen aşamada, Kemalizmi ayakta tutup yaşatmayı amaçlayan müdahalelerin daha örtülü ve usturuplu bir şekilde yapıldığı gözleniyor.

27 Mayıs ve 12 Eylül’le 28 Şubat arasındaki en belirgin fark da burada kendisini gösteriyor.

Öncekilerde ordu darbe yaparak hükümeti devirir, Meclisi dağıtır ve idareye el koyarken, 28 Şubat sürece yayılan bir müdahaleyi başlattı.

Ama artık Türkiye onu da taşıyamıyor.

Bilhassa AB faktörü başta olmak üzere dış dinamikler ve bunların da etkisiyle içeride giderek güçlenen demokrasi bilinci, kimilerince bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat’ı da iyice yıprattı.

Şimdi Kemalist cephe de, gönülsüz bir şekilde ve kerhen dahi olsa, mecburen demokrasiye uyum sağlama gerekliliğinin kaçınılmazlığını görüp kabul etme ve hazmetme noktasına geldi.

“Demokratik Atatürkçülük”ten dem vurulmaya başlanmasının altında yatan temel etken bu.

TSK’da eski zihniyette ısrarını sürdürenlerin “Ergenekon sopası”yla terbiye edilip etkisizleştirilmesi bu değişimin bir tezahürü olduğu gibi...

CHP’de kendisini partideki Kemalist çizginin temsilcisi olarak niteleyen Önder Sav’ın, en azından şu aşamada tasfiyesi ve parti söylemlerinde laiklik yerine sosyal hukuk devleti vurgusuna ağırlık veren Kılıçdaroğlu’nun öne çıkması da bu sürecin o cenahtaki yansımalarından biri.

Keza Emin Çölaşan, Bekir Coşkun ve Oktay Ekşi gibi “keskin Kemalist” kalemlerin, “merkez medya”daki etkin konumlarını kaybetmeleri de.

Madalyonun bir yüzünde bunlar var.

Diğer yüzünde ise, geleneksel, hararetli ve asıl savunucuları giderek güç kaybeden Kemalizmin, onunla hiçbir şekilde bağdaşmaması ve uzlaşmaması gereken başkalarınca sahiplenilmesi gibi çok garip bir durumla karşılaşıyoruz.

Bu “neo-Atatürkçüler”in başında AKP geliyor. Başbakan “Hedefimiz Atatürk ilke ve inkılâplarını toplumun ortak paydası haline getirmek” derken, bakanları ve parti sözcüleri her fırsatta “En hakikî Atatürkçü biziz” mesajı vermek için adeta yarışa girmiş durumda. “Atatürk yaşasaydı AKP’li olurdu” diyen partililer de cabası...

Millî Eğitim Şûrâsında söz alan AKP’ye yakın kimi STK temsilcileri, “Hiç kimse Atatürk’ü din karşıtı göstermesin” ültimatomları veriyorlar.

Yine AKP döneminde göreve getirilen Diyanet İşleri Başkanı, Çankaya resepsiyonuna katılmama gerekçesini dahi “Atatürk zamanında Diyanet’e verilen itibarın şimdi olmayışı” ile açıklarken, çok daha önemlisi, camilerde M. Kemal’i anlattırmak için uğraş vermeye devam ediyor.

Millî günlerin kutlandığı haftalardaki Cuma hutbelerinde, hattâ mübarek gecelerde okunan mevlidlerde metazori M. Kemal’e dua ettiriyor.

Ve bazı safdiller, başörtüsü yasağının kalkması taleplerinde, daha millî mücadele devam ediyorken hedeflerinden birini “tesettürü kaldırmak” olarak kaydettiren M. Kemal'i, sırf annesiyle—bir dönem—eşinin örtülü olmasından hareketle, referans ve dayanak gösteriyorlar.

Bütün bunlar, vaktiyle zor kullanarak hakim kılınmaya çabalanan, ama artık tümüyle çağdışı kalan bir ideolojinin, en önemli hedef ve engel olarak görüp tahribe çalıştığı din eksenindeki oluşumlarla ayakta tutulmak ve ömrünün uzatılmak istenmesi gibi bir tuhaflığı netice veriyor.

Metin Münir’in “Modernleşme planında dine yer vermeyen Atatürk’ün tutkalı tutmadı” (Milliyet, 23.9.10) tesbitiyle birlikte düşünüldüğünde, bu tuhaflık daha da katmerli bir hale geliyor.

10.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.11.2010) - Üç zorlu sual

  (07.11.2010) - Nesilleri kurtarmak

  (06.11.2010) - Cumhuriyet hutbesi

  (05.11.2010) - Millî güvenlik dersi kalkmalı

  (04.11.2010) - Boykot yanlış, ama...

  (03.11.2010) - “Yüce Divan hüllesi”

  (02.11.2010) - Resepsiyon sonrası

  (31.10.2010) - İman-hürriyet, küfür-istibdat

  (30.10.2010) - Laik cumhuriyet

  (29.10.2010) - Cumhuriyet


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.