09 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Muzaffer KARAHİSAR

Ölümlü dünya


A+ | A-

Ölümlü dünyada, su gibi akıp giden zaman içersinde ömrümüzü iyiliklerle, güzelliklerle, hayırlarla ve ibadetlerle süslememiz gerekiyor. Geçen zaman içerisinde geriye dönüp baktığımızda hataları ve günahları görüp pişman olmamanın yolu da bu olsa gerek. Ya da bizim yüzümüzden kötülük görmüş, hakkı zail olmuş, zarara uğramış ve bu yüzden çaresiz kalıp bedduaya yönelmiş insanların bulunmamasına büyük gayret göstermeliyiz. Bu noktayı bir hayat düsturu olarak aklımızdan hiç çıkarmamak için, yaşadığımız hayat içerisinde, etrafımıza baktığımızda çok örnekler, dersler ve ibretler vardır.

O, bir köşede karyolasının üstünde oturuyordu. Selam verip, hal-hatır sorarken birden kendimizi altmış, yetmiş sene gerilerde bulduk. Yapılan bu görüşme ve sohbet, doksan yedi yaşına basmış bir insanla yapılması nedeniyle bir asra yakın hayat tecrübesini yansıtıyor. İyilik ve kötülüğün, bu dünyada insan üzerinde bıraktığı acı ve tatlı sonuçları asırlık çınarın dilinden, hal ve tavırlarından anlamaya birlikte çalışalım.

Fadime Teyze doksan yedi yaşında. Çaresiz yatağa bağımlı olarak, hastalıklarla uğraşarak ve durumuna şükrederek hayatını sürdürüyor. Onun durgun yüzüne ve asık çehresine baktığınızda hiçbir şeyden memnun olmayan, sürekli olarak herkesten, her hizmetten şikâyet eden, geçimsiz, huysuz ve aksi bir insan zannedersiniz! Oturup konuşulduğunda ağzı duâlı, kadife kadar yumuşak kalpli ve merhametli bir insan olduğunu; dış görünüşü ile iç dünyasının farklı olduğu kısa zamanda anlaşılır. Ona bakışlarında ve yüz hatlarındaki durgunluğu, küskünlüğü ve olumsuzluğu yaşadığı hayatta çektiği acıların, ıstırapların, çilelerin ve akan gözyaşlarının neden olduğunu; anlattığı hayat hikâyesi içerisinde gizli olduğu anlaşılıyor:

“Küçük yaşta annem, babam vefat edince beni başka bir köyde eşi vefat etmiş ve bir kızı bulunan Mustafa ile evlendirdiler. Bu evlilikten iki tane çocuğum oldu. Ölünceye kadar beraber yaşadığımız, eşim Mustafa bana hayatımı zehir etti. Yıllarca gözyaşlarım sel olup aktı. Gurbette kimsesiz olduğum için gidecek yerim, akrabam, kimim-kimsem olmadığı için eşimin dövmelerine, hakaretlerine, haksızlıklarına ve zulümlerine boyun eğmekten başka çarem yoktu. Aç kaldım, susuz kaldım, derdimi kimseye açmadım. Başkasına el açmadan, helâl lokma yemek için beş sene tarlalardan başak toplayarak geçimimizi sağladım. Köyümüzde halı-kilim çok dokunurdu, onların yıllarca ipleri benim elimden geçti, kirman eğirdim. Düğünlerin bulaşıklarını yıkadım, ölü elbiseleri yıkayarak nafakamı kazandım. Bütün bunları yapıp evin idaresini sağlamama rağmen eşim beni çok fena döverdi. Odunla, maşayla, değnekle döverdi. Eliyle dövse razıydım, eli acıyıncaya kadar döver bırakır, diye. Birinde yokluk sebebiyle yemek yapmak için, bahçeden dört tane patates sökmüştüm. Patatesler küçükken söktün, diye kapının arkasına saklanmış, ben içeri girince başıma değnek vurmasıyla bayılmışım. Başıma su dökerek ayıltmışlar. Çok dayaklar yedim, hakaretler işittim, zulümler gördüm, işkenceler çektim. Bütün bunlara rağmen eşime ölünceye kadar baktım. Yemeğini hazırladım, temizliğini yaptım, sobasını yaktım ve kötü davranmadım. Bana hiç gün göstermedi. Gidecek sığınacak yerim yoktu. Her şeye rağmen ömrümü onun dizinin dibinde geçirmek zorunda kaldım. Ölümlü dünya, nasıl olsa geçer diye bütün sıkıntılara, acılara, haksızlıklara katlandım. Eşime hakkımı helâl etmedim, etmemde. O bana dünyayı haram etti, ona da ahiret haram olsun. Kıyametin bir gününe kadar başı üstünde dikilsin, gönenecek toprak bulamasın…”

Fadime Teyze’nin belli ki canı çok yanmış. Geçmişte çektiği acıların etkisi hâlâ yüreğinin derinliklerinde hissediyordu. Ona zahmetin gittiğini, rahmetin kaldığını; sabrettiği için büyük sevaplar kazandığını anlattıktan sonra affetmenin büyük fazilet olduğunu söyledim. Ne söylersem söyleyeyim bir türlü ikna olmadı. Eşi Mustafa Amcayı affederse, çok sevaplar kazanacağını söyleyince de: “Ben aciz, fakir, yaşlı ve yatağında ölüm bekleyen hasta bir insanım. Allah’ıma elimi açarım, duâS ederim, sevapları, rahmeti ondan beklerim. Onun hazinesinde boldur, bizlerden esirgemez.” dedi ve son sözünü söyledi.

Bizlere düşen, başımızı iki elimizin arazına alıp düşünüp derseler çıkarmak, ibretler almak, kötülüklerden, günahlardan, kusurlardan ve kul hakkından uzak istikametle yaşamak kalıyor.

09.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.11.2010) - Bir göz açıp kapamak

  (26.10.2010) - Ölüm gerçeği

  (19.10.2010) - Akşamüstü

  (13.10.2010) - Sen dönerken aramıza

  (12.10.2010) - Sonbaharın hatırlattıkları

  (05.10.2010) - Sonbahar

  (28.09.2010) - Gece vakti

  (21.09.2010) - Göç

  (19.09.2010) - Gurbet

  (14.09.2010) - Ali Bey’in not defterinden


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.