26 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Şükrü BULUT

NATO bir savunma ittifakıdır...


A+ | A-

NATO ülkelerince füze kalkanının Türkiye’ye yerleştirilmesi meselesinin “siyasî arka plânını” maalesef bilemiyoruz. NATO’nun kuruluş maksadı ve üye ülkelerin bu askerî pakttan beklentileri çerçevesinde son gelişmeleri değerlendirmek gerekiyor.

Kuzey Atlantik Paktı’nın, demokrasi ile idare edilen ülkelerinin “Demirperde” dediğimiz komünizmi benimseyen ülke ve blokların şerrinden korunmak maksadıyla kurulduğunu biliyoruz. İkinci Dünya Savaşında, İngiltere ve Rusya ile birlikte Avrupa’yı harabezâra çeviren Amerika’nın, “suçluluk psikozu” ile Sovyetler Birliğine karşı bu askerî ittifaka öncü olması, dünya barışına zarar verdi, diyemeyiz.

Denizden ve karadan “Doğu Bloku” ile çevrilmiş Türkiye’nin bu ittifaka girmiş olması, Türkiye’yi muhtemel bir Sovyet işgalinden koruduğu gibi, komşularıyla ciddî bir sıcak çatışmaya itilmesini de engellemiştir. Kur’ân-ı Kerim, sosyal hadiseleri “toptancı” düşüncelerle değerlendirmeyi engelliyor. Dünyadaki global ittifakları incelerken; tahlilci, adaletperver ve analizci bir anlayışla bazı noktalara dikkat gerekiyor.

Birleşmiş Milletler, NATO’dan çok önce teşekküle başlar. Dünya milletlerini savaştan, fukaralıktan, bulaşıcı hastalıklardan, çevre felâketlerinden ve cehaletten kurtarmak amacıyla kurulan BM’nin çeşitli global güçlerin tesiriyle hakikî mecrasından uzaklaştırıldığını ve bugüne kadar dünyanın yüzlerce yerinde üstlendiği misyonu “adaletle” ifa edemediği geçen yıllar ve olaylar gösteriyor. Buna, IMF ve Dünya Bankası başta olmak üzere, dünyanın barışını, fıtrî kaynaklarını, çevresini ve atmosferini kollamakla vazifeli onlarca global STK’nın, bazı global güçlerce engellendiğini hep birlikte görüyoruz.

BARIŞ KARŞITI

BİR GLOBAL GÜÇ…

Dünyamızın ve dolayısıyla insanların bütün barışlarına karşı, menfaatini dünyadaki halkların zararında arayan bu gücü belli bir coğrafyada, devlette veya kıt'ada aramak, onun mahiyetini bilmezliğimizden kaynaklanıyor. Bu semavî dinlere ve ahlâkla düşman cereyanı Hıristiyanlar karada “çekirge sürüsüne”, denizlerde ise “köpek balıklarına” benzetiyorlar. Avlanacakları ve yayılacakları coğrafyaları her zaman tahmin edemiyorsunuz. Sınır taşımada menfaatlerinin sevkiyle dünyayı dolaşıyorlar. Bu global organizeli gizli cemaat, menfaati nereyi gerektiriyorsa, oraya üşüşmüşlerdir. Onların bu yapılarını bilenler, münhasıran onları Sovyetler’de, Çin’de veya Batı’da aramamışlar. Kapitalin, iktidarın, global sivil toplumun veya teknolojik enstitülerine sinsice dalan bu “savaş ve terör taraftarlarını” son zamanlarda NATO, BM, IMF, Dünya Bankası veya AB gibi küresel ittifakların bünyelerinde arayan aklı başındaki Hıristiyanlardan çokça öğreneceğimiz şeyler var…

Eşkıyalık ve yağma usûlleriyle ele geçirdikleri serveti, anlaştığı ülkenin şemsiyesi altında söz konusu global pakt veya STK’ya aktaran bu güçlerin, oralarda hangi pozisyonları elde ettiğini, elbette tahmin edersiniz. Irak işgalinin hemen akabinde Troçkici Paul Wolfowitz’in hemencecik Dünya Bankası’nın başına geçmesi tesadüf müydü? Veya AB’yi üst düzeyde Sarkozy, Merkel ve Berlusconi gibi militanlarıyla kilitleyen neoconların, insaniyet ve barış düşmanı Rasmussen’i NATO Genel Sekreterliği’ne getirmeleri, önceden başlanmış bir sürecin meyveleriydi.

Şu zamanda, bir ülkeyi veya milleti toptan “düşman ilân etmek” adaletle bağdaşmıyor. Önemli olan o ülkede gizlice organize olmuş “savaş taraftarı ve tahribatçı” hareketi akıllıca deşifre etmek olsa gerek. Böyle global bir tarama ve definisyona Türkiye’nin gücü yeter mi?

Bir de, Türkiye’mizde olduğu gibi, siyasî menfaatlerinden dolayı rüşvetlerle yanlarına çektikleri medya ile efkâr-ı ammeyi karartan “siyasî iktidarlar da” işin içine girince, global kaos ve savaşçılara gün doğmuş oluyor.

AKP HEP YANLIŞ ATLARA OYNADI!

AKP’nin “dış politikada” yanlış zemine oturduğunu söylemek, yalnızca iddia olmamalı… 11 Eylül’ü hazırlayan neocon ve neoliberallerle yola çıktıklarını, arşivlere üstün körü bakanlar anlarlar… Neoconların o zamanki TSK içinde ve mütekait paşalardan müttefikleri, AKP’ye her yerden icazet çıkaranlardır. Bunlar 12 Eylül’ün, 28 Şubat ve 27 Nisan’ın ana kadrolarıdır. Buradan yanlışlarla yola çıkan AKP, dış politikada bugüne kadar neocon ve neoliberal teorisyen ve organizatörlerin çerçevesine mahkûm yürümüştür. Zahiren elinde imkânı olduğu halde Rasmussen’i NATO Sekreterliği’ni engelleyemedi. Sarkozy’li Fransa, AKP’nin okeyi ile NATO’ya döndü. Irak politikasında, kırmızı çizgilerini neoconlara ve Kürt politikasını da neoliberallere çiğnettirdi. Doğrusunu söylemek gerekirse, insaniyetin, Müslümanların ve hakikî Hıristiyanların kendileriyle mücadele halinde oldukları “savaş lobisine” mahkûm olarak iktidara geldi AKP… Sarkozy, Berlusconi, Merkel ve Rasmussen’e önceden muhalefet edemeyen Abdullah Gül, NATO’da mı muhalefet edecekti?

Bilgi yetersizliği, zihnî tembellik veya tarafgirlik duygusuyla, çok karelerden oluşan “dış politikadaki” bazı yorumlara “komplo teorisi” diyenler; AKP’nin Amerika’daki münasebetlerine ve TSK’nın aslî unsurlarıyla tenasübüne mantıkî izahlar getiremezlerse, söylediklerimizle yetinmek zorunda kalacaklardır. Siyasette; olayların renkleri, üslûp ve şahıslardan ziyade, önemli olan netice değil mi?

- AKP; BOP’a hayır diyebilirdi, eş başkanlığı tercih etti.

- AKP; İkinci Körfez Savaşında, topraklarını kullandırtmayarak zayiatı asgarîde tutabilirdi, dolayısıyla işbirliğini tercih etti.

- AKP; kültür, inanç ve geleneklerimiz içerde dönüştüren neoliberal yapılarla proje başında çalışıyor.

- Her gün sivillerin vurulduğu ve bunun için Almanya Cumhurbaşkanı Köhler’in istifa ettiği Afganistan’a asker gönderdi.

- AKP; AB anayasası oylamasında temel insanî değerleri önceleyen Vatikan’a karşı neocon politikacılar yanında durdu.

Ve bu yanlışlara yenilerini eklemeye devam ediyor.

26.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.11.2010) - AKP ve adalet mefhumu...

  (19.11.2010) - Ciddî meseleler veya gayr-i ciddî insanlar

  (15.11.2010) - Fransa mı, İsveç mi?

  (12.11.2010) - Olmadı Hayrünnisa Hanım, olmadı...

  (05.11.2010) - Komünizm öldü mü?

  (01.11.2010) - Zafer Bey’in çıkış noktası...

  (29.10.2010) - Önce kelimeleri vurdular…

  (18.10.2010) - Demokrasi ile idare olunan Almanya, Kemalist Türkiye’yi taklit etmemeli…

  (11.10.2010) - Halimizden memnun muyuz?

  (08.10.2010) - Töre ölsün mü?


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.