"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Burası bizim ikinci evimiz: Barla

Büşra Nur Erciyes
09 Eylül 2018, Pazar
Geçtiğimiz Ocak ayının sonunda Kayseri Eski(meyen) Dershane Talebeleri adıyla mezunlarımızla birlikte kısaltması KOP olan Kayseri Okuma Programı organize etmiştik.

Mezun buluşması fikriyle başlayıp Türkiye’nin dört bir yanından katılımcıya ulaşan KOP’ta hiçbirimiz birbirimizden ve programdan kopmak istemedik. “Yok böyle KOPmak!”, “Yeniden KOPalım!”, “KOPtuk, ama birbirimizden değil.” gibi nükteli söylemlerle programı bitirirken “Bunu neden geleneksel hale getirmeyelim ki?” fikri doğdu. Bir sonrakinde farklı bir yerde KOPalım deyince akla gelen ilk yer Nur Menzili Barla oldu.

Üstad’a bir ders kürsüsü olup medrese hükmüne geçen, taşıyla toprağıyla mübarek belde Barla her birimizin de sanki memleketi hükmünde... İnsan oralara gidince memleketine kavuşmuşçasına sevinçle; Yeni Asya Vakfı Barla Sosyal Tesisleri’ne girince de evine girmişçesine huzurla doluyor. Böylesine duygu dolu bir ortamda okuma programı yapmanın lezzeti elbetteki bambaşka oluyor.

Katılımcı yaş aralığımız oldukça genişti. Bir buçuk yaşından 65-70’ine kadar çeşitli yaş grupları mevcuttu. Çocuklarının ellerinden tutup gelen şefkat madeni anneler, kızı programdan daha fazla istifade edebilsin diye torununa bakan fedakâr anneanneler, babaanneler, iznini bu program için kullanan çalışanlar, yaz tatillerini bırakıp gelen üniversite, lise ve ortaokul talebeleri... Herkes kendi farklılığıyla birbirine şevk kaynağıydı. Farklılıkların bir araya gelmiş olmasının ayrı bir tadı vardı.

Dolu dolu, verimli geçen sabah ve kavram dersleri, akşam seminerleri dışında bolca da ziyaretlerimiz, tefekkür gezilerimiz oldu. Geceleri uzadıkça uzayan sohbet-muhabbet fasıllarına rağmen uykusuna yenik düşmeyenlerle sabah ezanı eşliğinde tesislerden çıkıp namazlarımızı Üstadın evinin yanındaki Yokuşbaşı Camii’nde kılıyorduk. Namaz sonrası tesbihatın ardından kendimizi hemen Üstadın evinde buluyorduk. Sabahın sessizliğinde, Barla’nın nurunda, ulu çınarın gölgesinde belki de hayatlarımızın en lezzetli okumalarını yaptık. Üstadın “Barla derelerine, dağlarına yalnız gidip geziyordum.” dediği yerleri bizler de kardeşlerimizle gezdik. Yanından buz gibi minik bir dere akan Karakavak’a gittik, güneşin farklı renk tonlarıyla doğuşunu izledik. Üstadın ahirete intikal etmiş talebelerinin, Nur kahramanlarının kabirlerini ziyaret ettik, onlara duâlarımızı gönderdik. Başka bir gün Üstadın “Ben bu menzilleri Yıldız Sarayı’na değişmem!” dediği Çamdağı’na çıktık. Hayalen Üstad zamanlarına gidip derin tefekkürlere daldık.

Barla sokaklarında çokça köpek görebilirsiniz. Bunlardan biri de mübarek Sıddık. Kimdir bu mübarek? Hepimizi derinden etkileyen olayın baş kahramanı olur kendisi. Yine bir sabah namaz için tesislerden çıktık. Peşimize de kocaman bir köpek takıldı. Zararsız, sessiz sakin bize eşlik ediyor. Bizi Üstadın evine kadar götürdü, ordan çıkana kadar da kapıda yatıp bizi bekledi. Bu seferki namaz sonrası gezi planımız 11. Söz’ün yazıldığı zirveye çıkmaktı. Hemen düştük yollara. Koca köpekçik de adeta bize yolu gösterircesine önümüzden yürümeye başladı, bizi koruyup kolladı. Biz de onun bize gösterdiği yolu takip ederek zirveye ulaştık. Uzun, zorlu ve yorucu bir tırmanıştı. Nefes nefese kalan korumamızla sularımızı paylaştık. Ağacın altında bizimle birlikte oturdu, Risale-i Nur dinledi, fotoğraf karelerimize dahil oldu. Arada bir etrafı kolaçan edip geldi. Aşağı inme vakti geldiğindeyse yine önden yolu aldı, bizi aşağıya indirdi. Her birimiz güvenle tesislere varana dek geride kalanlarımızı bekleye bekleye tesislere kadar geldi ve vazifesini tamamladı. Vazifesine sadakatinden dolayı biz de ona kısaca “Sadık” dedik. Sadık aynı zamanda çok da akıllıydı, söylediklerimizi anlıyordu. Şafii olan kardeşler ona “Ben Şafiiyim” dediğinde onlardan hemen uzaklaşıyordu. Hayretle ibret aldığımız unutulmayacak bir olaydı.

Bitmesiyle hüzünlendiğimiz, fakat üçüncüsü için de şimdiden planlar yapıp heyecanla gün saydığımız 2. KOP’la Barla’da Nurlu bir nefes almış olduk. 

Barla’yı ve tesisleri tek bir cümleyle özetleyen ve hepimizin duygularına tercüman olan hadise ise şu oldu: Tesislere aile kampı için birkaç aile geldi. Abinin biri kucağında oğluyla arabadan indi. İçeri doğru yürürlerken küçük çocuk sordu: “Baba biz nereye geldik?” 

Abi oğluna şu cevabı verdi: “İkinci evimize. Burası bizim ikinci evimiz.”

Okunma Sayısı: 1742
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı