H.İbrahim CAN |
|
Yunanistan ve İrlanda’dan sonra sıra kimde? |
Avrupa’daki mali kriz bir türlü sona ermiyor. Yunanistan’ı 110 milyar avro ile kurtarmaya çalışan Avrupa Birliği üyesi ülkeler, şimdi de 85 milyar avro düşük faizli kredi ve hibelerle İrlanda’yı kurtarma derdine düştü. İrlanda iflas eden bankaları, yüzde 13’e yükselen işsizlik oranı ve çöken gayrimenkul sektörüyle tam bir iflas hali yaşıyor. Geçen on yılın en hızlı büyüyen AB üyesi ülkesi, bu hızlı ve ölçüsüz büyümenin bedelini şimdi ödüyor. Geçen Cuma günü İspanya ve Portekiz devlet tahvillerini panik içinde satan yatırımcılar, bu ülkeleri de iflas sırasına soktu. Geçen on yıl boyunca aşırı borçlanan ve aşırı harcayan bu ülkeler, şimdi cari açıklarını nasıl kapatacaklarını bilemiyorlar. Sürekli borçlanma ihtiyacı içinde olan Portekiz, faizlerin yükselmesi yüzünden yeni para bulamaz hale düştü. Hemen bütçe kesintilerine gittiler. Ancak kesintilerin kısa süre içinde işe yaraması beklenmiyor. Bu yüzden şimdiden AB ve IMF’nin kapısını çalıyorlar. Ancak ortada bir sorun var. Acil durumlar için oluşturulan 1 trilyon dolarlık AB ve IMF fonu, tükenme riskiyle karşı karşıya. Özellikle de Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in toplam ekonomilerinin iki katından daha büyük bir ekonomiye sahip İspanya’nın ekonomisini çeviremez hale gelmesi durumunda, yüz milyarlarca dolara ihtiyaç olacak. Böylece AB artık avroyu ve ortak ekonomiyi sürdüremez hale gelecek. Bütün bu gelişmeler elbette bizi de etkileyecek. İhracat ve turizm gelirlerinde önemli düşüşler yaşanabilecek. Zira Avrupa ülkeleri özellikle son küresel krizle birlikte, Çin pazarından yüksek miktarlarda mal alamayan Avrupa ülkeleri için yakın ve cazip pazar durumuna gelen Türkiye, mal satmakta zorluk çekebilir. Avrupa’da ise işsizliğin artması, vergilerin artıp, harcamaların azaltılmasının neden olacağı sosyal kriz, Avrupa Birliği’nin geleceğini tehdit edecek boyutlara ulaşabilir. Bu ülkeleri finanse etmek zorunda kalan Fransa ve Almanya ciddi kaygılar taşıyor. Bir yandan kendi halklarını, başka ülkelerin hükümetlerinin hatasının bedelini ödemeye ikna ederken, öbür taraftan düşen avronun oluşturduğu mali krizle baş etmeye, riskin kendi ülkelerine de sıçramasını önlemeye çalışıyor. Dünyanın endişesi, daha yeni çıkmaya başladığı küresel krize, Avrupa ülkeleri yüzünden yeniden düşmek. Böyle bir durum özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler için çok büyük acılara neden olabilir. Biz de “teğet geçen” önceki kriz kadar rahat atlatamayabiliriz ikinci saldırıyı. Bu felaket senaryolarının gerçekleşmemesi, alınan tedbirlerin sonuç vermesi en büyük temennimiz. Zira küreselleşen dünyada her türlü kriz artık tüm dünyayı etkiler hale geldi. Kimsenin bana dokunmayan yılan bin yaşasın deme lüksü kalmadı. Ayrıca 3,5 milyon Müslüman Türkün yaşadığı Avrupa’daki kriz Türkiye’ye doğru bir göçü de başlatabilir. Umarız bu kötü ihtimaller gerçekleşmez ve Avrupa yeniden toparlanabilir. 01.12.2010 E-Posta: [email protected] |