Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Gündeme dair



Dertler ve tartışmalar

Türkiye'de yaşanan dertler başka, tartışılan konular ise daha başkadır; ne yazık ki...

Ülkenin büyük bir bölümünde susuzluk ve kuraklık derdi baştan aşmışken, önemli bir devlet kurumunun başkanı durduk yerde "etnik köken tartışması"nı gündeme taşıyor.

Prof. Halaçoğlu, Türkiye'de yaşayan hemen herkesi "Türk ırkından" göstermeye çalışadursun, etkili bir Amerikan gazetesi ise, önemli bazı "Türk büyükleri"nin aslında başka menşeden geldiğini ispatlamaya koyulmuş.

Meselâ bakınız: Bkz: Hillel Halkın'ın 24 Temmuz 2007 tarihli The New York Sun’da çıkan "Atatürk’s Turkey Overturned” başlıklı yazı ve bununla bağlantılı diğer yazılar.

İlim adamlarımız, Türkiye'de fuzûlî işlerle meşgul olmak yerine, biraz da Türkiye ve Türkler hakkında dünyada olup bitenlere dikkat kesilseler, acaba daha faydalı bir hizmet yapmış olmazlar mı?

Cumhur/başkomutan

Abdullah Gül, muhtemelen Meclis'teki 3. tur oylamada Cumhurbaşkanı seçilmiş olacak.

Gül'ün seçilmesi, "seçmen iradesi"yle elbette ki paralellik arz ediyor.

Ancak, önemli bir diğer husus daha var. O da, ordunun bu meseleye bakış ve yaklaşım tarzıdır.

Zira, Köşk'e seçilecek olan kişi "cumhurun başkanı" olmasının yanı sıra, ayrıca "ordunun başı" yani "başkomutan"dır.

Seçmen, son kararını sandıkta verdi. Ordunun da, yine seçmenin iradesi doğrultusunda bir tavır takınacağı kuvvetle muhtemel.

Zaten, beklentiler de bu yönde. Ancak, yine de ortada bazı soru işaretlerinin bulunduğunu hatırlatmak gerekir.

Bundan dolayısıdır ki, değişik kafalardan farklı sesler çıkıyor. Hem öyle ki, bunların bir kısmına mecburen "yalanlama" geliyor.

Bu arada bazılarının ikide bir "Dolmabahçe protokolü"nden söz etmesine rağmen, orada konuşulanların da mahiyet ve muhtevası kamuoyunun bütünüyle meçhûlüdür.

Oysa, demokrasi şeffaflık rejimi demektir.

Şeffaflığın olmadığı noktalar düşüdürücü, hatta bazan endişe verici geliyor.

Akşehir Gölü maya değil, yas tutuyor

Nasreddin Hocanın fıkralarına konu olan Akşehir Gölü de nihayet SOS vermeye başladı.

Göl, yer yer çöl oldu.

Bu büyük gölün şimdiye kadar hiç maya tutmadığı elbette biliniyor.

Acıdır, ama en az bunun kadar açıkça bilinen bir diğer gerçek şudur ki: Akşehir Gölü bugünlerde yas tutuyor.

Tıpkı, diğer bazı göllerimiz gibi...

GÜNÜN TARİHİ 22 Ağustos 1972

Riyakârlıktan ölümüne kaçan şâir

Son dönem şairlerinden Orhan Seyfi Orhon, İstanbul'da vefat etti.

Şairliğin yanı sıra siyaset ve gazetecilikle de uğraşan Orhon, "Beş hececiler"in içinde yer alıyordu.

(Bu kategoride yer alan diğer şairler şunlar: Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy.)

Bir müddet öğretmenlik de yapan Orhan Seyfi Bey, 1890'da İstanbul Çengelköy'de doğdu.

1914'te Hukuk Mektebi’ni bitirdi. Meclis-i Mebusan'da memurluk yaptı. Ardından, kendini gazeteciliğe verdi.

İstiklâl Harbi esnasında İstanbul hükümetini destekleyen "Aydede" dergisinde çalıştı.

1946’da CHP’den Zonguldak milletvekili seçildi. 1950’de gazeteciliğe döndü. 1960’tan sonra Adalet Partisine girdi. 1965’te bu partiden İstanbul milletvekili seçildi.

1922-1946 arasında Milliyet, Tasvir-i Efkâr, Cumhuriyet, Ulus, Zafer, Havadis gazetelerinde mizah ve köşe yazıları yazdı. Hayatının son döneminde Son Havadis gazetesinde yazarlık yaptı.

Orhon'un canını en çok sıkan durum, yakın çevresinde şahit olduğu birtakım riyakârlıklar ve aldatma numaralarıdır.

Bu vaziyetten sıtkı sıyrılmış olmalı ki, yazdığı "Vasiyet" isimli şiirinde, sitem ve şikâyet yüklü şu mısraları sıralıyor:

Dostlarım, toplanın öldüğüm zaman;

Riyâyı bir günlük, bir yana atın!

Tutunuz tabutun kenarından;

Bir derin çukura beni fırlatın!

Kalınca büsbütün sizden uzakta,

Vücudum çürürken kara toprakta,

Uzanın rahatça sıcak yatakta,

Yaşamak gururu içinde yatın!

Yüz yüze getirmez bizi asırlar,

Meydana vurulsun saklanan sırlar,

Sayılsın şahsıma ait kusurlar,

Korkmayın, içine yalan da katın!

Anlayım, kimlermiş dost sandıklarım;

Muhabbetlerini kıskandıklarım.

Anlayım, ne boşmuş inandıklarım.

Şu yalan hayatı bana anlatın!

Dostlarım, anmayın artık adımı,

Siliniz gönülden eski yâdımı.

Kırınız sonuncu itimadımı:

Ölünce bir daha beni aldatın.

22.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.08.2007) - Köken kurcalama mantığı

  (14.08.2007) - Hayatın değişken seyri

  (11.08.2007) - Yine sigara

  (09.08.2007) - Bediüzzaman Külliyesi'nde yeni gelişmeler

  (07.08.2007) - Su(suzluk) ve ötesi

  (28.07.2007) - Düşündüren manzara

  (26.07.2007) - İnandığımızı yazıyoruz

  (24.07.2007) - Yedi partili Meclis'te tek parti iktidarı

  (21.07.2007) - Çok partili ilk genel seçimler

  (19.07.2007) - Millet Partisinin kuruluş mâcerası

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri