Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 31 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

İsrail’in uzun kolu ve PKK



El Ahram Weekly yazarlarından Galal Nassar ‘Divide and rule’ başlıklı yazısında bütün belânın kökünün Henry Kissinger’in ‘The US should do everything within its means to ensure that Israel remained the strongest force in the region’ tezinde yattığını söylüyor. Yani bölgede İsrail’in nitelikli üstünlüğünü ne pahasına olursa olsun sağlama ve sürdürme... Bunun önündeki her engel kurban edilmelidir.

Yazar Nassar bunun için 1960’lı yıllarda ikisi de Yahudi ve aynı zamanda ikisi de eski güvenlik danışmanı olan (birisi Demokratları diğeri de Cumhuriyetçileri idare ediyordu) Zbigniew Brzezinski ile Kissinger’in bölgeyi küçük devletçiklere bölmek maksadıyla hesaplar yaptıklarını ve bunu teşvik ettiklerini yazmaktadır. Bu bağlamda, Kürtçülük meselesi Barzanilerle birlikte güncellik kazanmıştır. Maalesef önüne gelen de Kürtleri kışkırtmış ve onları devletleri yok diye kompleksli bir topluluk haline getirmeye çalışmıştır. Halbuki mesele çok basittir: “Neden tek Arap milleti 22 millete bölündü ise aynı sebepten dolayı Kürtlere de bir devlet hakkı verilmemiştir...” Dolayısıyla aslında Kürt devletinin mânâsı ayrılıktan değil, bölgesel bütünleşmekten yani 22 Arap ülkesinin ve bölgenin yeniden tek ve bir yapıda olmasından geçiyor. Belki biraz dolambaçlı oldu ama hakikat budur.

Kürtçülük, Kürtlerin kendilerine ve bölgeye yabancılaşmasıdır. Diğer ırkçılık çeşitleri de aynen böyledir. Churchilyan düzeni yeniden genişletmek ve pekiştirmek isteyen Amerikalılar, Churchill’in ellemediği iki tabuyu da kurcalamışlardır. Birincisi, Kürt meselesi, diğeri de Şiî-Sünnî meselesidir. ABD Barzani, Talabani ve PKK üzerinden Kürt meselesini kaşırken buna mukabil Zerkavi üzerinden ve işbirlikçi Şiilerle 13 yüzyıl öncesinin kavgalarını yeniden diriltmiştir. Birisi üzerinden eski hastalıklardan olan Şuubistan’ı diğeri üzerinden de Taifistan’ı ihya etmek istemiştir. Zira yeni Churchillyan düzenin bu iki illete ve hastalığa ihtiyacı vardır. Maalesef kimi Kürtler ve Şiiler, ‘birinci Churchill düzeninden pay sahibi olamadık bari Bush’un ortaya attığı ikinci Churchill düzeninde pay sahibi olalım’ havasındalar. Ama Churchill’in kurduğunu Bush yıkıyor hiç farkında değiller. Galal Nassar yine Amerikan yönetiminin dokunulmazlık verdiği yeni gizli Bush veya Haçlı Ordusu Blackwater’ın Irak’ta irtikâp ettiği katliâmlarla bölünmeyi temine çalıştığını yazmaktadır (Divide and Rule adlı Galal Nassar’ın yazısına bakılabilir).

***

Bu bağlamda, bazı taze ve aktüel haberlerle konuyu zenginleştirmek gerekiyor. Bir eli Kuzey Irak’ta olan İsrail’in kolu Darfur’a kadar uzanmaktadır. Filistinli mültecilerin vatanlarına dönüşlerine kat’î bir biçimde hayır diyen İsrail Arap ülkelerini ve Sudan’ı zorda bırakmak için Darfurlu mültecileri ilticaya teşvik etmiştir. İsrail basını sürekli bu gibi haberlerle doludur. Mısır’ın zorla Darfurlu mültecileri İsrail sınırından tekrar Sudan’a iade ettiğini yazmaktadır. Tam da bu sırada Sudan yönetimi alarm çanlarını çalarak Darfur’un bölünmesi halinde İsrail’in Nil’in kaynaklarını ele geçireceğini ve Mısır ve Sudan’ı susuz ve mahrum bırakabileceğini söylemiştir. Sudan’da güneyli ayrılıkçılarla masaya oturduktan sonra teşkil edilen geçici iki başlı yönetim çatırdamaya başlamıştır. Hiçbir yerde çift başlı yönetim muvaffak olamaz. Akibeti ya teklik ya da bölünmedir.

Hasan Turabi ile Beşir arasındaki ayrılığın hikâyesi de buna racidir. Hatta Batı’da bile tek parti iki başlı olarak yönetilememektedir. Sözgelimi Schröder’in Başbakan olduğu ve başka bir partilinin de parti başkanı olduğu düzen yürümemiştir. Ne kadar medeni olursa olsun böyle yönetimler yürümez.

Bundan dolayı Bediüzzaman kendisi Kürt olduğu halde adem-i merkeziyetçi (merkezisizleştirme) arayışlara sıcak bakmamıştır. Bu anlamda, Reşid Rıza gibi adem-i merkeziyet taraftarlarından ayrılır. Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi de böyledir. Bu tarz ikili yapıların devam etmesine imkân yoktur. Barzani ayrılığın bütün altyapısını hazırlıyor ve Türkiye için de benzeri bir çözüm teklifinde bulunuyor. Bu çıkmaz bir yoldur. Kürtlerin Türklere ve bölgeye yabancılaşmaları ve buna bedel ve paralel ABD gibi yabancılarla dost olmaları ilk başlarda lehte gibi görünse de aleyhlerindedir ve zinhar çıkmaz bir sokaktır. Bütün bunların arkasında yabancıların emelleri vardır. Gerek Granspen gerekse John Abizaid’in dediği gibi ABD’nin bölgesel vizyonu şudur: Petrol musluklarını açık tut, kelepir tut ve İsrail’e dost ol. Onların vizyonuna göre bu yolda herkes ve herşey onların aleti mesabesindedir, araçtır.

***

İsrail’in nasıl Sudan’da eli varsa keza Barzani ve Talabani (sözgelimi 1963’teki Paris günlerinden beri Şimon Peres’le tanışmaktadır) üzerinde de eli kolu vardır. Muttaki ve Said Celili gibi İranlı yetkililerin de dediği gibi PKK’nın destekçileri arasında ABD ve İsrail de vardır. Graham Fuller zaten PKK-ABD münasebetlerini faş etmiştir.

İsrail’in kolu Pakistan’a kadar uzanmaktadır.. ‘Doğu’nun kızı ‘diyerekten onu Pakistan’a pazarlayanlar ve Ziya ul Hak’ın üzerine salanlar da kimi Amerikalı Yahudi senatörlerdi. AFP’nin haberine göre İsrail’in uzun kolu Ziya ul Hak döneminde Hindistan’ın Jamnager üssünden Kahuta nükleer reaktörünü vurmaya çalışmış. 1981 yılında Irak’ın nükleer reaktörünü vurduktan bir iki yıl sonra 1983-84 yılında İsrail bu defa da Pakistan’ın nükleer reaktörünü gözüne kestirmiş ve bombalamayı planlamış. Bu durumda Pakistan’ın misillemesinden korkan Hindistanlı yetkililer Pakistan’ı baskın saldırı konusunda uyarmışlar (Dawn gazetesi, 29/10/2007)..

Hiç şüphesiz kiralık silâh haline gelen PKK gibi örgütler de onun uzun kollarından başka bir şey değildir. İlke gittiğinde geride araç kalır.

31.10.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.10.2007) - Alamut, Bekaa ve Kandil

  (29.10.2007) - Kontrol dışı

  (28.10.2007) - Birlik ve bütünlük

  (27.10.2007) - 11 Eylül’ün gölgesinde İslâm dünyasında eğitim

  (26.10.2007) - ‘Siyasî çözüm’

  (25.10.2007) - Sanal kuşak

  (24.10.2007) - İki sürpriz

  (23.10.2007) - Tezkereye psikolojik mukabele mi?

  (22.10.2007) - İstibdadın karakteri ve din -(2)

  (21.10.2007) - İstibdadın karakteri ve din -1

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri