Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Üç büyük belâ: TTO



Ülke ve millet olarak üç büyük belânın yol açtığı dehşet verici zararlara mâruz kalmış durumdayız.

Hayatı azaba çeviren bu dehşetli belâlar şunlardır:

1) Terör belâsı.

2) Trafik kazaları.

3) Obezite.

Terör, dünyanın başka ülkelerinde de var. Ancak, hiçbir yerde bizdeki kadar yıkıcı, kan dökücü maddî–mânevî zarar verici mahiyette değil.

* * *

Aynı şekilde, dünyanın başka ülkelerinde trafik kazaları da oluyor. Ancak, Türkiye'nin bu hususta da liste başlarında yer aldığı, yine bir acı gerçek. (Ayrıca, gittikçe yoğunlaşan, tıkanan ve mevcut yollarla ve sınırlı otopark alanlarıyla artık taşınamaz hale gelen bir trafik derdimiz daha var ki, hakikaten bu da çekilecek gibi görünmüyor.)

* * *

Obezite, yani şişmanlığa gelince...

Artık başlıbaşına bir tür hastalık, dahası, bir dizi tehlikeli hastalığa (hipertansiyon, şeker, kalp–damar, vb. riskli hastalıklara) da sebebiyet verdiği kesin sûrette kabul edilen bu belâdan, başka ülkeler, milletler de muztarib.

Ancak, şu da bir gerçek ki: Obezite hastalığı, Türkiye'de hızla yaygınlaşıyor. Böyle giderse, bu sahada da birincilik bize geçecek gibi...

Obezitenin en büyük ve dehşet verici yönü şudur: İnsan bedenini bütünüyle etkisi altına alıyor. Vücutta oluşması muhtemel hemen bütün hastalıklara hem kaynaklık ediyor, hem de tetikleyip azdırıyor. Hatta, alınacak ilâçları dahi tesirsiz kılıyor.

Dahası, obezite, kişinin hareket kabiliyetini yavaşlatıyor, yürümesini, merdiven inip çıkmasını zorlaştırıyor. Nefes darlığına yol açıyor. Vücudun oksijensiz kalmasını sağlıyor. Ve bilhassa, vücudun bütün organlarına dengeli bir şekilde ulaşması gereken gıdanın, enerjinin, vitaminin dağılım dengesini bozuyor.

Zira, vücutta fazlalık olarak duran yağ tabakaları, o çok faydalı, hatta zarurî durumdaki unsurların çoğunu amansızca bloke ediyor.

Yani, vücut organlarına karşı bir nevi ambargo uyguluyor.

İşte böylesi bir ambargonun, yahut blokajın nelere yol açabileceğini sizler de tahmin edebilirsiniz.

* * *

Net ve özet çare teklifleri

1) Terör: Evvelâ, bu belâya sebebiyet veren, tetikleyen ve azdıran sebeplerin ortadan kaldırılması lâzım. Ondan sonra, devletin kànun ve hukuka dayalı kuvveti, mutlak sûrette hâkim duruma getirilmeli ve müsamahasız şekilde de kullanılmalı.

2) Trafik: Temel eğitim ve öğretim, "olmazsa olmaz" şartına dayandırılarak yapılmalı. Teknik olarak da, toplu taşımaya ağırlık verilmeli ve bunda olabildiğince kolaylık sağlanmalı. Bilhassa şehiriçi yollar, mümkün olduğunca yer altına indirilmeli. Hem mevcut, hem de yeni inşa edilecek büyük ve orta ölçekli binaların alt katları için otopark mecburiyeti getirilmeli.

Ayrıca, sırf bir kaza tesbiti için, özellikle ana yolların tıkanmasına sebebiyet veren teknik ve bürokratik işlemlere de mutlaka bir işlerlik kazandırılması gerekir.

Zira, bazân çok basit kazalarda bile, "Sakın araçlar kımıldatılmasın; gerekli işlemler yapılana kadar olduğu yerde dursunlar" mantığı sebebiyle, trafiğin uzun süre durduğuna veya ciddî şekilde tıkandığına, çoğu kez şahit olmaktayız.

Bundan dolayı da, yaşanan sıkıntının, stresin, zaman ve yakıt israfının, kazaların faturasını yüze, belki bine katladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

3) Obezite: Evvelâ, perhize dikkat. Dolayısıyla nefse hâkimiyet. Yemekten sonra ise, çalışmak yahut yürümek sûretiyle hareket(lilik) şartına uyulması. "Acıkmadan yemeyin; doymadan terk edin" mânâsındaki Sünnet ölçüsüne riâyet. Yemek alışkanlığının yeni bir düzenlemeye tâbi tutulması. Kalorisi yüksek gıda tüketiminin asgari seviyeye indirgenmesi. Buna mukabil meyve, sebze ve sıvı (içecek) tüketimine ağırlık verilmesi. Margarin gibi donmuş ve tutkalın da hammaddesi olan çiçekyağı gibi riskli yağların minimize edilmesi, buna mukabil birer şifâ kaynağı olan tereyağı ve zeytinyağına ağırlık verilmesi. Sigara ve alkol gibi tiryakilik ve bağımlılığa yol açan maddelerin terk edilmesi. Zaruret, mecburiyet olmadıkça, zaten yabanî olan ve geleneğimizde, kültürümüzde yeri olmayan "Fast food"un hayatımızda yer almasına imkân, fırsat verilmemesi.

GÜNÜN TARİHİ 30 Kasım 1925

"Hâkimiyet milletindir" maskesi

Meclis'te "Tarikat ve tasavvuf geleneğinin yasaklandığına", ayrıca "Tekke ve zaviyeler ile türbelerin kapatıldığına" dair zecrî kànunların kabul edildiği aynı günde, Meclis kürsüsünün arkasındaki duvara da (o zamanki Osmanlıca harflerle) "Hakimiyet milletindir" levhası asıldı.

Bu meyanda şunları sormamak elde değil: "Hâkimiyet milletindir" levhasını asanlar, aynı gün içinde almış oldukları "tarikatı yasaklama ve tekkeleri kapatma kararı" hakkında neden milletin reyine, görüşüne müracaat etmedi?

Kànun koyucular, neden "Ey hâkimiyet sahibi olan millet! Biz şu şu yasakları getirmek istiyoruz. Bu hususta senin fikrin nedir? Kabul ediyor musun, yoksa red mi ediyorsun?.." diye sorma gereğini duymadı?

Bu derece hayatî bir meselede millete hiç danışılmaması, adam yerine konularak millete hiçbir şey sorulmaması gösteriyor ki, dönemin "Halkçı" iktidarı o meşhûr levhayı yüzüne maske yapmış ve onun arkasına gizlenerek bu milletin "irtica" diye damgaladığı mânevî değerlerine ihanet etmiştir.

30.11.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.11.2007) - Yüzleşme zamanı

  (28.11.2007) - Halk iradesi

  (27.11.2007) - Bağdat Kapısı

  (26.11.2007) - Cehâlet mirası

  (24.11.2007) - Kılavuzu din düşmanı olanın...

  (23.11.2007) - Asırlık saldırılar

  (22.11.2007) - Şâmil ruhlu bir kahraman: Fahreddin Paşa

  (21.11.2007) - İtibarlı zâtları karalama şebekliği

  (20.11.2007) - Hayatın içinden

  (19.11.2007) - Elazîz ve Diyârbekir (70 yıl önce)

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri