"Gerçekten" haber verir 30 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Hadîs ve vahiy



Selçuk Bey: “Sahabeler bazen Peygamber Efendimiz’e (asm) ‘Bu Allah’ın emri midir? Yoksa senin fikrin midir?’ diyor. Ve bakıyoruz, sahabenin fikri kabul görüyor. Sahabe fikrinin, Peygamber Efendimiz’in (asm) fikrinin, hadisin, kudsî hadisin ve vahyin birbirinden farkları nelerdir?”

Söz ve kelâm sarf etmek, konuşmak, bildiklerini söylemek, görüşlerini aktarmak insanlar için de, sınırsız olarak insanların ve kâinâtın Yaratıcısı için de kemâl sıfatlardandır. Yani insan konuştuğu gibi, insanın Rabb’i de konuşuyor. İnsanın Rabb’i eksiksiz ve kusursuz, hak olanı konuşuyor. İnsan ise hakkı söyleme sorumluluğuyla konuşuyor. İnsan, Allah’ın terbiyesi ile şereflenmişse bu sorumluluğunu yerine getiriyor.

Üstad Bedîüzzaman’ın ifâdesiyle Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) hem insandır, bu itibarla insan gibi davranır ve konuşur. Hem Allah elçisidir, bu itibarla da Cenâb-ı Hakk’ın tercümânıdır; vahye mazhar olur.

Vahiy, Allah’ın konuşmasıdır. Fakat vahyin de dereceleri vardır:

1- Açık vahiy: Bunda Resûl-i Ekrem (asm) sadece tercümandır, doğrudan tebliğcidir; hiçbir müdâhalesi yoktur. Kur’ân âyetleri ve bir kısım hadîs-i kudsîler bu derecededir.

2- Gizli vahiy: Öz ve mânâ itibariyle vahye ve ilhama dayanan, fakat açıklaması, ifâdesi ve cümle dizilişi Resûl-i Ekrem’e (asm) ait olan sözlerdir.

Resûlullah Efendimiz (asm) vahiy veya ilham olarak gelen mânâları kendi cümlelerine dökerken bazen yine vahye veya ilhama mazhar olur. Bazen de kendi ferâseti ve içtihadı ile hareket eder. Kendi ferâseti ve içtihadıyla yaptığı açıklamalarda bazen peygamberlik vazifesi noktasında ulvî ve kudsî bir kuvvete dayanır. Bazen de örf, âdet ve insanların fikirleri seviyesine göre bir insan olarak konuşur, fikir beyân eder.1

Bedir Savaşı öncesinde Resûlullah Efendimiz (asm) ile şerefli ordusu, müşriklerden önce Bedir’e ulaşmışlardı. Bedir kuyusuna en yakın bir yere konakladılar. Peygamber Efendimiz (asm) karargâhın nerede kurulacağı ile ilgili ashâbıyla görüştü, istişâre etti.

Otuz üç yaşlarında bulunan Hubab bin Münzir (ra) ayağa kalktı, söz aldı. Dedi ki:

“Yâ Resûlallah! Burası, Allah’ın emrettiği bir yer midir? Yoksa sizin fikriniz midir?”

Resûlullah Efendimiz (asm) kendi fikri olduğunu beyan buyurunca, Hubab (ra) bu defa:

“Yâ Resûlallah! Biz savaşçı kimseleriz. Burada karargâh kurmak uygun değildir. Bana sorarsanız, buradan hemen kalkalım. Kureyş halkının konacağı yerin yakınındaki su başına gidip konalım. Ben orayı bilirim. Orada suyu bol ve tatlı bir kuyu vardır. Bir havuz yaparak onu su ile dolduralım. Diğer bütün kuyuları kapatalım. Sonra da müşriklerle çarpışalım. Biz havuzumuzdan içeriz. Onlar ise içecek bir şey bulamazlar ve çabuk pes ederler” dedi.

Peygamber Efendimiz (asm) Hubab bin Münzir’in (ra) görüşünü kabul etti ve karargâhın bu görüş çerçevesinde kurulmasını emir buyurdu.2

İslâmiyet hayat dinidir. Peygamber Efendimiz (asm) elbette doğrudan açık vahye mazhar olduğu gibi, gizli vahye de mazhar olmuştur. Kimi zaman kendi inisiyatifiyle hareket ettiği gibi, bazen istişârelerde de bulunmuş ve ashâbının söz ve fikirlerine de önem vermiştir. Bunlar birbirleriyle çelişen davranışlar değildir. O her davranışında vahyi ölçü almış, vahyi yaşamıştır. O (asm) bize hayatı öğretmiştir. Bize her cihette rehber ve kılavuz olmuştur. İnisiyatif kullanmakla, bu dînin doğru olmak kaydıyla cüz’î irâde tercihine verdiği önemi, ashâbına fikir danışmakla istişârenin önemi, ashabının fikirlerini doğru bulmakla, başkalarına saygıyı, başka fikirlere söz hakkı vermeyi, tartışma ve doğruyu bulma âdâbını, benlik duygusunu reddetmeyi “Peygamber Lisânıyla” göstermiş olmaktadır.

Peygamber Efendimiz’in (asm) “gizli vahiy” niteliği taşıyan her sözü, her tavrı, Ashab-ı Kiram’la (ra) olan her davranışı, görüp de onayladığı ve yasaklamadığı her tutumu, “hadis” tanımına dâhildir. Hadis, Kur’ân derecesinde “açık vahiy” değildir. Fakat kendi içinde muhtelif derecelerde gizli vahiydir veya gizli vahiyden izler taşır.

Bize düşen; sahih kaynaklarla Peygamber Efendimiz’e (asm) sağlam biçimde dayandırılan her söz veya tutumu hadis kabul etmek, örnek almak, kavramaya çalışmak ve mümkün mertebe yaşamaktır.

Her hadisin Kur’ân derecesinde “açık vahiy” olmaması, Peygamber Efendimiz’in (asm) her davranışının ve her sözünün “farz” olmadığı anlamını taşır. Peygamber Efendimiz’in (asm) her sözü ve her davranışı bizim için “farz” olsaydı, bunu yaşamaya gücümüz yetmezdi.

Dipnotlar:

1- Mektûbât, s. 94

2- Peygamberimizin Hayatı, 1/362

30.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.03.2009) - Zekâtlarımız ve himmetlerimiz

  (27.03.2009) - Cüz-î ihtiyarîdeki meyelan

  (25.03.2009) - Boşanmada doğru adım nedir?

  (23.03.2009) - Bediüzzaman'a açık mektup

  (22.03.2009) - Namazda huşu

  (20.03.2009) - Dilimiz dönmese bile doğru niyetimiz yeter!

  (19.03.2009) - İlm-i ledün üzerine

  (18.03.2009) - İnanmak ve dosdoğru olmak

  (17.03.2009) - Ebedî saadetin gerekçeleri

  (16.03.2009) - Kıyamet haberleri - 2

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis