04 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet DURSUN

Kent dindarlığı


A+ | A-

“Kent dindarlığı” deyince ne anlıyorsunuz?

Mehmet Altan’ın yeni kitabı “Kent Dindarlığı” günümüz Müslüman tipini sorgulayan ve bu konuda önemli tesbitleri içeren bir muhtevaya sahip. Köşe yazılarında ve verdiği bazı röportajlarda da bu konuya yer yer değinen Altan, “İslâmiyet Şeyh Galip’ten Taliban’a geldi yeryüzünde” vurgusundan sonra “Nedir bu meyil, düzlem kaybetmemizin nedeni nedir? İkisi de Müslüman ise aradaki fark nedir?” diye soruyor ve şu tesbitte bulunuyor. “Bence aradaki fark, o dinin kendi kültürel özelliklerinin, derinliklerinin, yaratıcılıklarının farkına varılmayıp onu siyaseten bir silâh olarak kullanmaktır… Türkiye’de din; sosyolojik, kültürel bir mesele olmaktan ziyade siyasî bir mesele olarak algılanıyor.” Kent dindarlığı meselesinin koordinatlarını veren, Türkiye’deki din algısının sosyolojik temellerine inen ve günümüz Müslüman tipini ve din algısını sorgulayan eser, Kemalist ideoloji ile siyasal İslâm arasında sıkışan Türkiye’nin fotoğrafını çekiyor. Eserin yazarı katılır mı bilmem; çok önemsediğim bu kavram hakkında bazı düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Aslında kent dindarlığının tarif ettiği Müslüman tipini Şeyh Galip’ten çok daha geriye giderek, bu ruhun kaynağına inerek bulmak mümkündür. Altan’ın “dünya üzerindeki mücadeleleri sırasında dinden çıkar sağlamaya gerek duymayan, buna gönül indirmeyen, güler yüzlü, medeni, farklılıklara tahammüllü, çoğulculuk üzerine bina olmuş lâtif insanlar” dediği kent dindarları; yüzünden tebessüm eksik olmayan, hiçbir sözünde yalan, hiçbir işinde menfaat bulunmayan, şefkat, sadakat ve doğruluğu ile gayr-i Müslimlerin bile gönlünü fetheden, gösterişten hoşlanmayan, dünyevî menfaatleri elinin tersiyle iten, ihtiraslardan uzak duran, öfkelenmeyen, en güçlü olduğu anlarda bile öç peşinde koşmayan Hz. Peygamberden ve mümtaz sahabelerinden başkası değildir. Bu anlamda medenî dünyanın temeli de Medine’de atılmıştır. Bu tipi ve anlayışı baltalayan ve günümüz Talibanlarının tohumlarını atan hareketin kaynağını ise, İslâm’ı siyasallaştırarak saltanat kavgalarının merkezi haline getiren Emeviler’de aramak gerekir. Bu bağlamda İslâm toplumlarının bugünkü en büyük sıkıntısı, Asr-ı Saadet Müslümanını günümüze taşıyamamasından ve Emeviler’e kadar uzanan bir fay hattında yürümekte ısrar etmesinden kaynaklanmaktadır. Elbette ki tarihî düzlem içerisinde bu fay hattında yaşananlar ayrıca ortaya konulabilir, konulmalıdır da.

Bu fay hattını günümüze uzanan ucundaki tehlikelere de kısaca değinmek gerekir. Bugünkü Ergenekon tartışmaları ve kamplaşmaları içinde din kavramının yer alması, İslâm’ın Asr-ı Saadete bakan sıcak yüzünün perdelenmesi demektir. Bu perdeyi aralayan Risâle-i Nur’un önündeki en büyük engel de —kasden ya da hamakaten—iktidar mücadelesi içine girerek dini siyasallaştıranlar, dinin özünü anlamayıp dini bir sömürü aracı olarak kullananlar, dünyevî ihtiraslarını dindarlık kisvesi altında gerçekleştirmek isteyenlerdir. Dini cami ile kışla arasındaki mücadeleden ibaret sayanlar kadar cemaat kavramının politize olmasına yol açanlar, sadakat mesleğinde bir oraya bir buraya yalpalayarak sadakatsizlik gösterenler ve en temel meselelerde bile dik duramayanlar da bundan sorumludurlar.

Ben, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden başlayarak Kopenhag Kriterleri’ne kadar modern dünyanın insan hak ve hürriyetleri adına yaptığı insan merkezli bütün uygulamalarını, Asr-ı Saadet dönemine ve o döneme Saadet Asrı dedirten Kur’ân hakikatlerine biraz daha yaklaşma çabası olarak görüyorum. Risâle-i Nurları ve hadimlerini de, kent dindarlığı diyebileceğimiz Asr-ı Saadet Müslümanlığının ve bu dindarlığın önünü açacak hürriyet anlayışının günümüzdeki rehberi olduğunu düşünüyorum. Yeter ki sulandırılmasın.




HABER - YORUM - ANALİZ
www.sentezhaber.com

04.03.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (02.03.2010) - Rövanşı bırak, demokratlaşmaya bak

  (23.02.2010) - Hatamla Sev Beni

  (06.10.2009) - Said Nursî’siz Türkiye

  (29.09.2009) - Kevin amcadan selâm, açılıma devam

  (15.09.2009) - Diyemediklerimiz

  (08.09.2009) - Hasm-ı hakikî Hasm-ı hakikî

  (01.09.2009) - Ben devletim

  (25.08.2009) - Ramazan fotoğrafı

  (18.08.2009) - Yol haritası

  (11.08.2009) - Kürt açılımı

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl