23 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Destan yazdılar, ama...


A+ | A-

Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, iki ay önce 4 şehit verdiğimiz Bingöl-Sarıyayla baskınında askerlerimizin mücadelesi için kullandığı “Destan yazdılar” ifadesini, 9 şehitli Mezargediği saldırısı sonrasında da tekrarladı.

Başbuğ, 2008 Ekim’inde 17 şehit verdiğimiz Aktütün saldırısında da aynı yorumu yapmıştı.

Kendilerine emanet edilen vatan toprağını ve karakolu savunmak için canlarını feda edip şehadet mertebesine erişen kahraman askerlerimiz elbette ki her türlü takdir ve övgüye lâyıktır.

Ancak, fedakârlıklarının asıl mükâfatını Allah’ın vereceği bu şehitlerce yazılan kahramanlık destanını överken, olayların diğer yönlerini de gözardı etmeyip dikkatle tahlil etmek gerekiyor.

Meselâ Mezargediği baskınında en çok tartışılan konulardan ikisi, istihbarat ve tedbir-hazırlık.

İstihbarat konusunda birçok iddia mevcut.

ABD anlık istihbarat akışını kesti mi? Teröristlerin sınırdan girişi niye fark edilemedi? İsrail’den alınan Heron’lar kullanılamadı mı veya işe yaramadı mı? Veya kalabalık bir terörist grubun girişi tesbit edildiği halde tedbir mi alınmadı?

Evvelce 6 askerimizin TSK mayınlarına basarak şehadeti olayı için “Ufak tefek hatalar olabilir” dediği öne sürülen komutanın Mezargediği saldırısına dair verdiği bilgiler de düşündürücü.

Saldırıdan iki buçuk saat önce karşı tepelerde bir hareketlilik tesbit edip atış yaptıklarını, karşılık gelmeyince, gördükleri karaltıların çoban, kaçakçı veya hayvanlara ait olabileceğini düşünüp, üzerinde durmadıklarını söylüyor tümgeneral.

Bundan evvel karakolların birçok kez gece baskınlarına uğradığı bilinirken ve bu saldırıdan saatler önce Ankara’daki Genelkurmay karargâhında yapılan basın brifinginde “Terör olayları artacak” bilgisi verilmişken, bu tavrın izahı ne?

Karakollar, gece karanlığında boşluğa rastgele mermi atarak mı korunuyor? Ve eğer düşünüldüğü gibi o karaltılar çobanlara, hayvanlara, hattâ kaçakçılara ait olup da bombalar onlara isabet etseydi ne olacaktı? Onları vurmak serbest mi?

Mezargediği saldırısı, evvelce yaşanan benzer olayların tetiklediği diğer tartışmaları, cevap bekleyen sualleriyle birlikte tekrar gündeme getirdi.

Bunlardan biri, bölgedeki karakolların durumu. Sarıyayla olayından sonra ortaya çıkan bilgiler, terörle mücadele için uygun olmayan eski tip karakolları yenileme çalışmalarında hâlâ bir neticeye varılamadığını gözler önüne sermişti.

Bir diğeri, teröristlerle mücadelenin profesyonel askerlere devredileceği yönünde defaatle yapılan açıklamalara rağmen, bu konuda da fazla bir mesafe alınamamış olduğu. Şehit babalarının “Sadece 15 gün eğitim görmüş veya 3 aylık askerlerin hudutta işi ne?” suali, bunu sorguluyor.

Yaşanan bunca acı tecrübeye rağmen sevk-idare-tedbir noktasındaki eksik ve zaafların hâlâ giderilemediği izlenimi veren işaretler de cabası.

Başbuğ bu tür olaylardan sonra kendi değerlendirme, tesbit ve özeleştirilerini hep yaptıklarını, ama vardıkları sonuçları kamuoyu ile paylaşmak zorunda olmadıklarını defaatle söyledi.

Ancak “Kol kırılır, yen içinde kalır” mantığını yansıtan, kimsenin içine sinmeyen ve özellikle de evlâtlarını kurban veren acılı anne ve babaların yüreğindeki yangını daha da büyüten bu tavrın isabetsizliği giderek daha net ortaya çıkıyor.

Eğer şehit listesinin sürekli kabarmasında, göz göre göre işlendiği intibaı veren vahim hataların da payı varsa, bu durum, kapalı kapılar ardında yapılıp sonuçları kamuoyundan saklanacak değerlendirmelerle geçiştirilemez. Mutlaka kamuoyunu tatmin edecek bilgiler verilmesi ve ihmaller varsa, yaptırımlarının uygulanması gerekir.

Her can aziz ve kıymetlidir. Şehitler “teferruat” olarak görülemez. Yaşananlarda ciddî ihmal ve kusurlar varsa, bunlar “Terörle mücadelede olur böyle şeyler” yaklaşımıyla örtbas edilemez.

İyiniyetli ve yapıcı eleştirileri “ihanet” olarak niteleyip mahkûm eden tavırlar ise, orduya güveni daha da zedelemekten başka bir sonuç vermez.

23.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.06.2010) - Terörde kısır döngü

  (20.06.2010) - Noktalı virgülden sonra

  (19.06.2010) - Terör, açılım, Ergenekon

  (18.06.2010) - AB rüyası bitti mi?

  (17.06.2010) - Eksen kayması ve AB

  (16.06.2010) - Türbülans

  (15.06.2010) - Alternatif...

  (13.06.2010) - Gazeteyi ulaştırmak

  (12.06.2010) - Paket AYM’de

  (11.06.2010) - Cihad ve şehitlik


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.