24 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Abdil YILDIRIM

Kanatlar aşka uçmak içindir


A+ | A-

Kanat, varlıkları uçuran bir vasıtadır. Rabbim, uçma yeteneği verdiği her mahlûkuna, ona uygun bir kanat takmıştır. Kuşların kocaman kanatları olduğu gibi, böceklerin de minnacık kanatları vardır. Kelebeğin kanadı ince, narin ve ziynetli iken, kartalın kanadı oldukça güçlü ve azametlidir. Her birinin şekli, deseni, özelliği ve güzelliği farklıdır. Yani her kanatta bin san'at vardır.

Kanat, ister zînetli olsun, ister azâmetli olsun, ait olduğu bedeni bir yerden bir yere taşımak içindir. Kanat sahibi nereyi isterse, kanat da onu oraya uçurur. En çok da sevgiliye doğru uçmak için kullanılır. Bir an evvel hasretin vuslata dönüşmesi için kanatlanmak gerekmektedir. İnsan da öyle değil mi? Sevdiğine doğru yola çıkınca, kanatlanıp uçmak istemez mi? Yollar ne kadar çetin, geçitler ne kadar dar, dağlar ne kadar taş yürekli olsa da, vuslat için her zorluğa göğüs gerilir. Sevgi, aşk makamına çıkmışsa, artık vuslat hiçbir engel tanımaz. Fakat bu aşk, mecazi değil, hakîki aşk olmalıdır. İşte o zaman aşk yolunda çekilen acılar âşıka lezzet vermeye başlar. Aşk ateşinin şiddeti arttıkça, âşığın duyduğu lezzet de artar. Tam lezzet almak için belki de tamamen yanmak gerekmektedir. Onun için âşık, ateşe doğru kanat çırparken, hiçbir zaman yanma kaygısı ve korkusu taşımaz. Mevlânâ Hazretlerine “Hamdım, piştim, yandım” dedirten aşk bu olsa gerektir.

Söz gemisi aşk limanına uğramışken, üç büyük söz sultanının dizelerini aktarmak istedim. Şeyh Sadi Şirazî, “Aşka uçarsan kanatların yanar” diyor. Buna mukabil Hz. Mevlânâ, “Aşka uçmazsan kanat neye yarar?” diye aşk ateşinin cazibesini dile getiriyor. Yunus Emre de, “Aşka vardıktan sonra kanada ne gerek var?” diyerek sözü tamamlıyor.

Bu üç büyük insan da büyük hakikatlerden, büyük aşklardan söz etmektedirler. Bu aşk öyle büyüktür ki, dünya ölçülerinin, hayat sınırlarının, beşerî ve mecâzî muhabbetlerin çok üzerindedir. Onlar pervane misâli yanmaktan lezzet alırlar. Onların maksatları, Mabutlarıdır. Mabudlarına kavuştuktan sonra, tenden de, candan da vazgeçerler.

Bediüzzaman Hazretleri de ateşe doğru kanat çırpan bir âşıktır. Onun kanatları, ilimdir, cesarettir, feraset ve feragattir. Bu kanatlarla Kur’ân güneşine doğru uçar, pervane olur.

İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladstone’nin, “Bu Kur’ân Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakikî hâkim olamayız. Ne yapıp yapıp, bu Kur’ân’ı sükût ettirip ortadan kaldırmalıyız. Yahut da Müslümanları ondan soğutmalıyız” dediğini duyunca, Bediüzzaman’ın ruhunda volkanlar kaynamaya başlar. “Ben de Kur’ân’ın sönmez ve söndürülemez manevî bir güneş olduğunu dünyaya ilân edeceğim” diyerek Kur’ân güneşinin etrafında bir pervane olmaya karar verir. Bu hizmetin ne kadar meşakketli, çileli ve bu aşk ateşinin ne kadar yakıcı olduğunu bildiği halde, aşka doğru kanat çırpmaya başlar. Artık hayatını iman ve Kur’ân hizmetine adamıştır. Bu hizmeti ifa ederken, çekmediği cefa, görmediği eza kalmaz. Ama o bunların hiçbirisine aldırmaz. İnsanların imanını kurtarmak için kendini ateşe atmaktan hiç çekinmez.

“Ben, cemiyetin îman selâmeti yolunda âhiretimi de fedâ ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmânını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya râzıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistân olur.”

Aşk, ateşle imtihandır. Bu imtihanı başarı ile geçenler aşka doğru uçanlardır. Kanatlarının yanmasından korkanlar, hakikî âşık olamazlar. Bir pervane kadar yürek taşımayanların aşktan bahsetmeye hakları yoktur.

24.08.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.08.2010) - Ramazan kampanyası

  (04.08.2010) - Risâle-i Nur kılcal damarlara işlemiş

  (10.07.2010) - Hayırla meşgul olanı şerler meşgul eder

  (21.06.2010) - Sorsa bilirdi

  (01.06.2010) - Dünya doyumluk değil tadımlıktır

  (21.05.2010) - Akıbetini unutanlar

  (11.05.2010) - Hizmetteki lezzet

  (05.03.2010) - Bir lisan bir insan ise

  (04.02.2010) - Hırs yemler, rehavet demler, korkaklık gemler

  (08.12.2009) - İnsanın kalbi karnından geniş olmalı


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.