03 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Mahşerde şefaat haktır


A+ | A-

Hüseyin Bey: “Şefaat konusu tv’de zaman zaman tartışılıyor. Şefaatin ne Kur’ân’da, ne hadislerde olmadığını söyleyenler var. Bunun aslı nedir?”

Şefaat sözlükte; birinden, başkası adına bir ricada bulunma, birinin kusurlarının bağışlanmasını dileme, bir suçlu veya ihtiyaç sahibi lehine af dileme ve iyilik isteme, başkası lehine yardım isteme demektir. Terim olarak ise şefaat, kıyamet gününde Allah’ın izin verdiği kimselerin, Allah’ın izin verdiği günahkâr kullar lehine af ve mağfiret istemesi demektir.

Öncelikle şunu ifade edelim ki, Kur’ân ve hadisler genel mânâda kişiyi başkası lehine iyilik ve yardım yapmaya, başkası için duâ ve istiğfar etmeye, başkasının elinden tutmaya, kendisi ihtiyaç içindeyken başkasını kendine tercih etmeye açık bir şekilde teşvik ediyor. Şefaat de, kişinin başkası lehine duâ ve istiğfar etmesinden başka bir şey değildir. Kur’ân’da bu vardır, teşvik edilmekte ve övülmektedir. İşte bazı âyetler: ”O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun.” 1 “Onlar için mağfiret iste.” 2 “Onlar için Allah’tan bağışlanma dile.” 3 “Hem kendinin, hem de mü’min erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!”4

Ancak hiç şüphesiz kendisi için af istenecek ve istiğfar edilecek kimsenin belirli niteliklerde bulunması gerekir. Meselâ mü’min olmalı, münkir ve münafık olmamalıdır. Aksi takdirde, meselâ münafık birisi için Peygamber Efendimiz (asm) af ve mağfiret istemiş de olsa, Allah bağışlamayacağını bildirmektedir: “Onlar için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir, fark etmez; Allah o münafıkları asla bağışlamaz ve Allah fâsıkları hidayete erdirmez.” 5

Şefaat; af ve mağfiret isteme hâlinin mahşere kaymış olanına deniyor. Mahşerde şefaat kişinin olmazsa olmaz dayanağı olacaktır; çünkü asıl büyük mahkeme oradadır. Nitekim Kur’ân’da ve hadislerde de şefaat müjdesi vardır. Ancak hiç şüphesiz şefaat mutlak değildir, herkes için değildir, şartları ve sınırları vardır. Meselâ hesap gününü yalanlayanlara, 6 inatla inkâr edenlere,7 taptıkları putları şefaatçi sayanlara,8 Allah’a ortak koşanlara,9 zalimlere,10 o gün şefaat edilmeyeceği Kur’ân’da açık şekilde belirtiliyor.

Fakat mahşerde Allah’ın şefaat etmeye ve şefaat edilmeye izin verdiğini, hakkında yapılan şefaatle bağışladığı kimselerin bulunduğunu, izin verdiklerinin dışında hiç kimsenin hiç kimseye şefaat edemeyeceği kaydıyla yine Kur’ân haber veriyor: “O gün, Rahman’ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.” 11 “Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz.” 12 “Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah’ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar.” 13 “İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir?” 14 “Rahman’ın yanında bir söz almış olandan başkası şefaate yetkili olmayacaktır.” 15

Eğer Resulullah Efendimiz (asm) Mü’minler için af ve mağfiret istemeyecek idiyse, şefaat etmeyecek ve şefaati kabul edilmeyecek idiyse, yukarıdaki âyetlerin bir mânâsı olmazdı. Âyetlerin açık üslûbundan anlıyoruz ki, Allah’ın izin verdiği kimseler, Allah’ın izin verdiği kimselere şefaat edecektir ki, ehl-i sünnete göre şefaat bu şartlarla haktır ve gerçektir. 16

Ezan okunduğunda, “Umulur ki Rabbin, seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırır” 17 âyeti gereği “ve’b’ashü mekamem’mahmudenillezi veaddehu” (O’nu (asm) vaad ettiğin Makam-ı Mahmud’a ulaştır) diye duâ etmek sünnettir. 18

Bediüzzaman Hazretleri, bu âyette geçen “Makam-ı Mahmud” ifadesinin “umum ümmete şefaat-i kübrasına işaret olduğunu, bu nedenle Peygamber Efendimiz’in (asm) bütün ümmetten hadsiz salâvat ve rahmet duâsı istemesinin ayn-ı hikmet bulunduğunu bildiriyor.19

Peygamber Efendimiz (asm) uzunca bir şefaat hadisinin sonunda buyuruyor ki:

Mahşer halkı bana gelir: “Ey Muhammed! Sen Allah’ın Resulüsün ve Hâtemü’l-Enbiyasın. Allah (cc) senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır. Bizim ne halde olduğumuzu görmez misin? Bizim için Rabb’ine şefaat et” derler.

“Ben giderim, Arş’ın altına varırım, Rabbim için secdeye kapanırım! Sonra, Aziz ve Celil olan Allah bana hamdinden ve güzel senalarından, benden önce kimseye bildirmediği güzel sözler bildirir. Ve: ‘Yâ Muhammed! Başını kaldır! İste! Sana verilecektir! Şefaat et! Şefaatin kabul olunacaktır!’ denir.

“Ben, başımı kaldırırım da: ‘Ya Rabbi Ümmetim! Yâ Rabbi Ümmetim! Yâ Rabbi Ümmetim!’ derim. Bunun üzerine: ‘Yâ Muhammed! Ümmetinden hesabı olmayanları Cennet kapılarından Eymen kapısından Cennete koy’ buyurulur.” 20

Dipnotlar:

1- Al-i İmran Sûresi: 159. 2- Nur Sûresi: 62. 3- Mümtehine Sûresi: 12. 4- Muhammed Sûresi: 19. 5- Münafikun Sûresi: 6. 6- Müddessir Sûresi: 46. 7- A’raf Sûresi: 53. 8- Yunus Sûresi: 18. 9- Rum Sûresi: 13. 10- Mü’min Sûresi: 18. 11- Taha Sûresi 109. 12- Sebe Sûresi: 23. 13- Necm Sûresi: 26. 14- Bakara Sûresi: 255. 15- Meryem Sûresi: 87. 16- Sözler, 88; 219, 592, 645; Mektubat, 290. 17- İsrâ Sûresi: 79. 18- Buhari, Ezân: 8, 17. Sûrenin tefsiri: 11; Tirmizî, Mevâkît: 43; Salât: 42; Ebû Dâvud, Salât: 37; Nesâî, Ezân: 38; İbn-i Mâce, Ezân: 4; İkâme: 25; Müsned, 3:354. 19- Şuâlar: 90. 20- Nevevî, R. Sâlihîn, 1863.

03.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.09.2010) - Muhtelif sorular

  (29.09.2010) - Bediüzzaman’ın musîbetlere bakışı

  (28.09.2010) - Göklerin ve yerin ibadet ehli

  (27.09.2010) - Gafil nefis devekuşu gibidir

  (26.09.2010) - Bedduâya sarılmak fazilet değildir

  (25.09.2010) - Nur mesleğinin rüknü: İhlâs Risâlesi - 2

  (24.09.2010) - Nur mesleğinin: İhlâs Risâlesi - 1

  (23.09.2010) - Bediüzzaman’ın hakkı için

  (22.09.2010) - Gıybetin kefareti

  (21.09.2010) - Takiyye İslâmın şiarı değildir


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.