17 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Faruk ÇAKIR

Çocuk bakıcınız kim?


A+ | A-

Teknoloji çağındayız ve her gün yeni yeni icatlar yapılmak sûretiyle insanlar dünyaya dâvet ediliyor. Bu çağrıya karşılık, “Beni dünyaya çağırma, ona geldim fena buldum” diyebilenlerin sayısı da yok denecek kadar az.

İnsanları dünyaya ve fani zevklere çağıran vasıtalardan biri de televizyon. Son yıllarda televizyonların yerini bilgisayar ve internet almış olsa da, ‘sihirli cam’ hâlâ etkili bir araç olarak karşımızda duruyor.

Hatırlatmaya gerek olmayan bir gerçek de, televizyonun âlet olarak değil de, mevcut programları sebebiyle eleştirildiğidir. Keşke bu âletler insanlığın ebedî saadetini kazandırmaya vesile yapılabilse. Keşke, katillerin elindeki bıçak gibi insanlara zarar vermek yerine, uzman hekimlerin elindeki ‘ameliyat bıçağı’ gibi olabilse.

Zaman zaman gündeme gelse de, televizyonun başta çocuklar ve gençler olmak üzere ailelere ve topluma verdiği zararın farkında olmadığımızı söyleyebiliriz. Uzmanlar, büyük çoğunlukla çocuklarımızın televizyonlara teslim edilmemesi gerektiği hususunda çağrılar yapıyor. Kimileri garip karşılasa da, evinde televizyon olmayanların sayısında da artış var. Misâl olması bakımından hatırlatalım: Meşhur şarkıcı Madonna bile çocuklarına TV izlettirmediğini söylemişti.

Bakınız, bu konu geçiştirilebilecek bir problem değildir. Elbirliğiyle ve birbirimizi teşvik ederek TV’nin zararlarına karşı kendimizi, ailemizi ve cemiyeti korumaya çalışmalıyız. Herkes kendi çevresine bakarak TV’nin meydana getirdiği tahribata şahitlik edebilir. 10 ya da 20 yıl önce ‘zap’lanan filmler ya da programlar; şimdi aynı ailelerce ve ‘ailece’ izleniyor! Peki ne değişti? Maalesef, müstehcenlik ve ahlâk anlayışı değişti... Geçmiş yıllarda yüzümüzü kızartan programlar artık bizi ‘etkilemiyor.’ Peki, iç dünyamızı da etkilemiyor mu? Yoksa kötülükleri ‘normal’ karşılar duruma mı geldik?

Televizyon konusunda aileleri ikaz eden uzmanlara kulak vermekte fayda var. İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Y. Doç. Dr. Ayten Zara şöyle demiş: “Televiyon çocuğa yanlışı, şiddeti de öğretebilir. Zaman zaman çocuk kanallarında gösterilen çizgi filmler bile şiddet içeriğine sahip olabiliyor. Bu durum çocuklar için şiddeti uygulamayı sıradanlaştırıp güncelleştirir. Bir müddet sonra televizyon programları şiddeti, kendine ve başkalarına zarar vermeyi öğreten, uygulatan ve bulaştıran bir nesne hâline gelir. Son yıllarda birçok aile, televizyonu çocuk bakıcısı olarak kullanıyor. Çocuk televizyon karşısında otururken anneler ev işi yapabiliyor. Başka şeylerle ilgilenebiliyor. Bu durum çocuğu televizyon ile arkadaş olmaya iter. (...) Çocuğun sağlıklı gelişimi için diğer çocuklar ve oyuncaklarla iletişim kurmaya ve oynamaya ihtiyacı vardır. Televizyon izlemek çocuğu sınırlı ölçüde geliştirir. Ama oyun oynamak çocuklara zengin ve güvenli bir dünya kazandırır.” (Hürriyet, İK eki, 10 Ekim 2010)

Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı da şöyle demiş: “Yapılan çalışmalar birçok annenin çocuklarına vakit ayırmada zorlandığı için onları televizyonla oyalamak istediklerini ve çocukların izledikleri programları denetlemediklerini ortaya koyuyor. Çocukların izlediği programların denetlenmesi çok önemli. Çocukların şiddet ve cinsel içerik taşıyan programlardan uzak tutulması gerekiyor. Ayrıca çocukların erken yaşlarda zaman yönetimini öğrenmeleri için televizyon izleme saatlerinin sınırlandırılması da yapılması gerekenler arasında. Saatlerce boş boş televizyon izlemek çocuk psikolojisi üzerinde olumsuz etki yaptığı gibi zamanın değerini öğrenmesini engelleyebiliyor.” (agg.)

Anlaşıldığı üzere, kendimizi ve çocuklarımızı televizyondan uzak tutabildiğimiz ölçüde kazançlı çıkarız.

17.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.10.2010) - Yasak var, sahibi yok

  (15.10.2010) - Milleti kandırma yarışı

  (14.10.2010) - HES mi, pes mi?

  (13.10.2010) - Zihniyet değişsin, üniversiteler kurtulsun

  (12.10.2010) - Ah şu darbeciler!

  (11.10.2010) - “Herkes”in anlamı mı değişti?

  (10.10.2010) - Risale-i Nur, üflendikçe parlar

  (09.10.2010) - Cesur çıkışlar artsın!

  (08.10.2010) - Bıktıran yasak

  (07.10.2010) - Risâle-i Nur’u okumak


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.