09 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Kurban kesmenin hükmü


A+ | A-

Mehmet Bey: “Kurban bayramında kurban kesmenin hükmü nedir? Bazen farz gibi anlaşılıyor ve gücü yetmeyen insanlar da, kesmeye zorlanıyor. Kimileri vacip diyor, kimileri de sünnet diyor ve kesmeye gücü yeten insanları da caydıracak şekilde hükümler ileri sürüyorlar. Doğrusu nedir?”

Muktedir olan kimse için Kurban bayramında kurban kesmek farz hükmünde bir emir değil; Hanefî mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise müekked sünnet hükmünde bir emirdir.

Kurban kesmenin farz bir emir olmayışı, Allah’ın şefkatinden ve merhametinden dolayıdır. Yani muktedir olduğu halde kesmeyene-–inkâr etmediği sürece—ceza ve azap yoktur. Vacip veya sünnet-i müekkede oluşu ise, muktedir olanları kurban kesmeye teşvik eder.

Diğer ibadetler gösteriş için yapılmadığı gibi, kurban da gösteriş için kesilmez. Muktedir olanlar kurbanı Allah rızası için ibadet kastıyla keserler. Eğer gösteriş için olursa, safiyetini kaybeder ve ibadet değeri kalmaz. Şu âyet bunu hatırlatır: “Kurbanlarınızın ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacak değildir. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin takvanızdır.”1

Muktedir olduğu halde kurban kesmeyeni kınamak doğru değildir. Kendisi ile Rabb’i arasında bir meseledir. Gücü kudreti olmadığı halde, “Kurban kesmedi demesinler” diye kurban kesmek de doğru değildir. İbadetlerde bir tek Allah’ın nazarını ve rızasını esas almalıyız. Ve ibadetlerimizi bir tek Allah için yapmalıyız. İhlâs budur! Halkın beğenisini kazanmak ve kınamasından kurtulmak için kurban kesmek sıhhatli bir davranış değildir.

Belki farkında değiliz ama toplumun kınama refleksi kişi ile Rabb’i arasına çok çabuk girebiliyor! Ve yapılan ibadeti Allah için olmaktan çıkarıyor, halkın dedikodusuna malzeme olmamak gibi bir hedefe kilitliyor. Böyle bir amaca ve niyete takılıp kalınırsa, şirk veya gizli şirk tehlikesi bile söz konusu olabiliyor.

Bu açıdan kurbanı, farkında olmadan gösteriş ve riyaya kurban etmemeye dikkat etmeliyiz. Eğer güç ve kudret bulup kesiyorsak, sadece Allah için kesmeliyiz. İbadetimizin sıhhati için, araya başka nazarları ve başka rızaları almamaya veya böyle bir tavır içine girmemeye özen göstermeliyiz.

Kurban ibadeti—her ne kadar sünnet-i müekkede olsa da—şeâirdendir, yani İslâmiyet’in bir beldede mükemmel bir din olarak yaşandığının alâmetlerindendir. Diğer yandan, muktedir olanlar için kurban, Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin “vaciptir, terk edilmez, muhkemâttır, hiçbir cihetle tebeddül etmez, değiştirilmez”2 dediği sünnet-i müekkede sınıfına girer. Değiştirilmesi bid’attır. Muktedir olunduğu halde amel edilmediğinde, sevaptan ve feyzden mahrumiyet vardır.

Bundandır ki Hanefî mezhebi kurbana güç yetirme ölçüsünü yüksek tutuyor ve bu ölçüye ulaşan birisinin kurban kesmesini vacip görüyor. Hanefî mezhebine göre bir kimsenin kurbana muktedir olmasının en az ölçüsü, aslî ihtiyaçlarından ve borçlarından başka asgarî “nisap miktarı” mala (seksen beş gram altına yahut buna denk mala veya paraya) sahip olmasıdır.

Diğer mezhepler ise kurbana güç yetirme şartlarını biraz daha indirgemişler ve tabir caizse tabana yaymışlar; hükmen de, bu şartlara ulaşan birisi için sünnet-i müekkede olarak görmüşlerdir. Meselâ Malikî Mezhebi, bayram süresince kurban parasını temin eden bir kişiyi, sene içinde bu paraya muhtaç olmayacak durumda olursa kurban kesmeye muktedir saymış; muhtaç olacaksa muktedir saymamıştır. Şafiî Mezhebi bu şartları biraz daha genişletmiş ve sene içinde durumu ne olursa olsun, bayram süresince zarurî ihtiyaçlarından başka “kurban parasını temin edebilen kişiyi” kurbana muktedir görmüştür. Hanbelî Mezhebi biraz daha indirgeyerek, ödeme imkânına sahip herkesi, borçlanarak da olsa kurban alabiliyorsa, kurbana muktedir saymıştır.3

Başka bir ifadeyle, eğer borçlu bir kişinin borçlarının karşılığı var ve periyodik aralıklarla—faize de girmeden—ödeme imkânına sahip ise ve bayram süresince kurban parasını temin edebiliyorsa, nisap miktarı mala sahip olmasa bile, bu kişi Şafiî ve Malikîlere göre kurban kesmeye muktedir demektir. Eğer bu kişinin borçlanarak-–ama faizli kredilere girmemek şartıyla—kurban alabilme imkânı varsa, bu durumda da Hanbelîlere göre kurban kesmeye muktedir demektir. Fakat unutmayalım: Kurban için faizli krediye girmek caiz değildir.

Tercih ibadet mükellefinindir. Elinde nisap miktarı malı veya parası olmayanın kurbanı kendisine vacip görmemesi mümkün olabileceği gibi; imkân bulananın diğer mezheplerin görüşüne itimat ederek kurban kesmesi de mümkündür.

Eğer bir kişi mezheplerin “dördünün de” şartlarını taşımıyorsa, kurban yükümlüsü değil demektir.

DUÂ

Ey Rahman-ı Hannan! Kulluğumda kirler var, merhamet et! İbadetim kusurlu, mağfiret buyur! İtaatim noksan, medet et! İnkıyadım hafif, inayet buyur! Amelim günahlı, affet! Dünyam hatarlı, siyanet buyur! Ahretim tehlikede, himayetine al! Yüzüm parlak değil, rahmetini esirgeme! Mahcubiyetim çok, şefkatini eksik etme! Hatalarım bitecek değil, seyyiâtımı hasenata tebdil eyle! Âmin!

Dipnotlar:

1- Hac Sûresi: 37

2- Lem’alar, s. 58

3- A. Cezirî, İslâm Fıkhı, C.3, S.1043

09.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.11.2010) - Riyadan şirke, şirkten riyaya yollar var

  (07.11.2010) - Aşk ve şefkat farkı

  (05.11.2010) - Kurban pazarları canlanırken

  (04.11.2010) - Ahiretin fidanlık bahçesi neresi?

  (03.11.2010) - Temizlik dilinin işaretleri

  (02.11.2010) - Kur’ân’da fitne

  (01.11.2010) - Hikmet dilinin işaretleri

  (31.10.2010) - Dünya saltanatı verilse kaç para eder?

  (29.10.2010) - Hac yolculukları başladı

  (28.10.2010) - Hz. Cercis (as) üzerine


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.