Gaziantep Barosu Mülteci Hakları Komisyonu üyesi avukatlarının yaptığı açıklamada, “Irkçı saldırıların ve nefret suçlarının etkili bir biçimde cezalandırılması için gerekli kanunÎ düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz” denildi.
Ülkelerinde yaşanan iç savaş sonrası Türkiye’ye sığınan Suriyeliler’e karşı nefret söyleminin yanı sıra sözlü ve fizikî şiddet devam ediyor. 16 Kasım’da İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde yakılarak öldürüldükleri ileri sürülen ve konuyla ilgili güvenlik güçlerince yakalanan şahsın da ifadesinde itiraf ettiği olayla ilgili tepkiler sürüyor. Gaziantep Barosu Mülteci Hakları Komisyonu üyesi avukatlar konuya ilişkin adliye önünde yaptığı basın açıklamasında olayın kişisel bir saldırı olmadığını ve toplumdaki farklı her grubun aynı saldırıyla karşı karşıya olduğunu belirterek, “Bu vahim olayın her yönüyle, titizlikle ve ivedilikle aydınlatılması ve benzerlerinin yaşanmaması için, etkili ve açık bir soruşturma yürütülmesini talep ediyoruz. Bu korkunç cinayetin üzerini örtmeye ve ırkçı saiki gizlemeye çalışanların ortaya çıkarılmasını, failin ve olaya sebep olanların, yargı önüne çıkarılıp gereken cezayı almalarının sağlanmasını, ırkçı saldırıların ve nefret suçlarının etkili bir biçimde cezalandırılması için gerekli kanunî düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz’’ ifadeleri kullanıldı.
Yardım kuruluşları daha etkin olmalı
Konuyla ilgili VOA Türkçe’ye konuşan Suriyeli mülteciler yaşanan olaydan dolayı tedirgin olduklarını ve Suriyeliler’in durumunun artık siyasî malzeme haline getirildiğini vurgularken, Gaziantep Barosu Mülteci Hakları Komisyonu Koordinatörü Avukat Cumali Şimşek ise, “Toplumu ayrıştırıcı, bölücü, ırkçı söylemlere son verilmesi, belediyelerce uygulanan yabancılara farklı, vatandaşlara farklı uygulamalara son verilmesi gerekiyor” dedi. Üç tane Suriyeli gencin İzmir’de yakılarak öldürülmesi haberi karşısında hem Türk hem de Suriye halkının çok şaşırdığına dikkat çeken Eyad Babtji, “Aslında ırkçılık her yerde ama sorun şu ki Türkiye’deki Suriyeliler’in sayısının fazla olmasıyla Suriye ve Türk toplumların arasındaki sosyal, ekonomik, siyasi ve ticari ilişkileri de etkilenebilmektedir. Zaten bu olayın insani yardım kuruluşlarını harekete geçirmemesine şaşırdım. Özellikle Türkiye’deki Suriye toplumunun istikrarı adına insani yardım kuruluşlarının bu konularda daha etkin olması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
Haber Merkezi