Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Nisan 2007
Mehmet Fırıncı ve Mehmet Kutlular ; Mehmet Emin Birinci'yi anlattı...indirmek ve dinlemek için tıklayınız

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Gelecek yıl bugünler



Anormal yeni bir siyasî gelişme yaşanmadığı takdirde, 2008 yılı baharında daha güzel bir Türkiye ve barış esintilerinin hızlandığı daha huzurlu bir dünya bizi bekliyor olacak.

Gerek AB ve ABD'de, gerekse Türkiye'nin iç siyasî tablosunda, müsbet mânâda önemli gelişmelerin, hatta değişimlerin yaşanacağı kuvvetle muhtemeldir.

Dünya, bir taraftan ısınma, kuraklık, çevre kirliliği, terör ve işgal gibi tehdit ve sıkıntılarla pençeleşirken, bir yandan da sosyal ve siyasî hayatı daha yaşanılır bir hale getirmenin mücadelesini veriyor. Zira, buna mecbur ve hatta mahkûmdur. Aksi halde, şu global dünyada hayat herkes için çekilmez, dayanılmaz bir azâba dönüşecek.

* * *

Şimdi, fikrî seyahatimize geniş dünyadan başlayalım ve muhitten merkeze doğru adım adım yol almaya çalışalım...

Amerikan Senatosu, geçtiğimiz Mart ayında sevindirici bir karara imza attı. Bu karara göre, en geç 2008 Nisan'ına kadar muharip Amerikan askerlerinin tamamı Irak topraklarını terk etmesi gerekecek.

Gerçi Başkan Bush, bir şekilde bu kararı veto etme cihetine gidebilir. Ancak, adeta bir kördüğüm halini alan ve Allah'ın her günü can kaybına yol açan "Irak savaşı"nı sürdürmenin, yahut şiddetlendirmenin kendisine, partisine ve ülkesine hiçbir fayda sağlayamayacağını herhalde anlamış olmalı.

Anlamış olmalı ki, artık eskisi kadar şahin kesilmiyor ve savaş karşıtı cephenin sözlerine kulak verme gereğini duyuyor: "Amerikan halkı savaştan bunaldı" anlamında sözler sarf ediyor.

Kaldı ki, 5+5 sistemine göre Bush'un bir kez daha seçilme şansı da yok. Bundan dolayı, savaşı daha da şiddetlendirerek bir şeref elde edemeyeceğini muhtemelen hesap etmiş olmalı.

Öte yandan, önümüzdeki yıl sonu yapılacak olan başkanlık seçiminde, Bush'un partisi Cumhuriyetçiler değil, Demokratların daha avantajlı bir durumda olduğu şimdiden anlaşılmış bulunuyor.

Senato'da olduğu gibi Temsilciler Meclisi'nde de üstünlüğü elde eden Demokratların, genel seçimlere kadar daha da güçleneceklerine kesin gözüyle bakılıyor. Zira onlar, dış dünyada savaş istemedikleri gibi, devletin gücünü işgal operasyonlarında değil, daha ziyade iç dinamiklerde ve bilhassa iktisadî kalkınma yönünde kullanma taraftarıdırlar. Bu tutum, onların siyasî misyonlarının da bir ifadesidir. Nitekim, geçmiş Demokrat iktidarları döneminde de ekseriyetle böyle olmuştur.

* * *

Türkiye, Ortadoğu ve muhtelif derecelerde bütün dünyayı etkilemesi beklenen Amerika'daki siyasî değişimin yanı sıra, özellikle Türkiye lehinde olması beklenen bir diğer değişimin ise AB cephesinde belirginlik kazanacağı tahmin ediliyor.

Şüphesiz, AB'nin Türkiye gibi farklı ve büyük bir ülkeyi "tam üyelik sıfatıyla" kabul ve hazmetmesi kolay görünmüyor.

Ne var ki, onlar açısından Türkiye reddedilecek bir ülke konumunda da değil.

O halde, rijid değil de, dengeli bir politikanın takip edileceğini söylemek mümkün. Olsun. Yeter ki, aleyhte ve dışlayıcı bir gelişme yaşanmasın.

* * *

Gelelim dar dairedeki Türkiye'nin genel durumuna...

Gelecek yıl bu zamanlara kadar seçimler olmuş bitmiş, parlamento yenilenmiş ve yeni bir hükümet işbaşına gelmiş olacak.

Türkiye, yeni bir cumhurbaşkanı ve yeni bir başbakanla yoluna devam ediyor olacak.

Ülkenin siyasî mukadderatına hükmeden yeni idarecilerin, bilhassa AB kriterlerinin öncelikleri arasında yer alan hürriyet ve demokrasi sahasında, seleflerinden daha istekli, daha ciddî ve daha gayretli olacaklarını umuyor ve bekliyoruz.

Türkiye, medeniyet projesinde geriye doğru gitmeyi kabul etmeyeceğine göre, ister istemez ilerleme kaydetme yolunu seçecektir.

Hâsılı, gelecek yıl bugünlerde, Türkiye'nin bir takım ayakbağlarından kurtularak, kendi içinde, AB nezdinde ve ABD karşısında daha güçlü, daha dinamik ve daha demokratik bir yapıyla, ileri ve medenî ülkeler arasındaki yerini sağlama almış olmasını Rahmet–i İlâhî'den ümit ve temenni ediyoruz.

Ayılar ve arılar...

Bir bal yapmayı, diğeri ise bal yemeyi çok seviyor.

Uzmanların açıklamasına göre, şimdi her iki cinsin de hayatı tehdit ve tehlike altında.

Dünyadaki ısınma, kuraklık, fizikî ve ekolojik dengenin bozulmaya yüz tutması gibi (gayr–i) insanî sebepler yüzünden, sadece bu iki hayvan türünün değil, sayısız canlının hayatı da ciddî tehdit ve tehlike altında bulunuyor.

GÜNÜN TARİHİ 9 Nisan 1588

Sinan olmak, yahut 'Hesap Günü'nü

düşünerek taşları dizmek

Sadece Osmanlı'nın değil, belki de insanlık tarihinin bilinen en büyük mimarı olan Mimar Sinan, Hakk'ın rahmetine kavuştu.

Seksen bir yıllık hayatında inşa ettiği eserleri tek tek sayılamayacak kadar çoktur.

Şimdiye kadar rakamlarla tesbit edildiği kadarıyla, Mimar Sinan'ın 84 cami, 52 mescid, 57 medrese, 70 darülkurra, 12 türbe, 94 imaret, 122 darüşşifa, 222 suyolu kemeri, 9 köprü, 59 kervansaray, 433 ev, 48 hamamdan müteşekkil eseri var.

Ayrıca, Kâbe'nin revak kubbelerini tamir etmiş, Ayasofya'yı elden geçirmiş ve iki minaresini inşa etmiştir.

Sayı çokluğu yanında, kalite ve mükemmellik yönünden de erişilmez bir noktada olan Mimar Sinan'a, hayatta iken zaman zaman "Bu kadar güzel, düzgün ve sağlam eserleri inşa etmeyi nasıl düşündüğü ve nasıl başardığı" yolunda sorular sorulmuş, o da hülâsaten şu cevabı vermiştir: "Tasarladığım her sütun ve duvarı ve o duvara yerleştirdiğim her taşı, Hesap Günü'nü düşünerek, yani huzur–i İlâhi'de hesap verir gibi düşünerek koyup yerleştiriyorum. Eserlerdeki düzgünlüğün, sağlamlığın en büyük sırrı budur."

Şehzadebaşı Camiini çıraklık, Süleymaniye'yi kalfalık ve Selimiye Camii'ni de ustalık dönemi eserleri arasında zikreden Mimar Sinan'ın, ayrıca Ayasofya ile bağlantılı şöyle bir değerlendirme yaptığı da rivâyet edilir: "İşittim ki, leşker–i kuffarın mimarları 'Ayasofya gibi bir kubbe yapılamaz' demişler. Anun içun, Selimiye'yi dört zira' (karış) ziyade eyledim."

Mimar Sinan'ın mimarlık yönüyle olduğu kadar şahşî fazileti itibariyle de "büyük insan" olduğunun en bâriz bir alâmeti, onun "mütevazi" oluşudur.

Hayatta iken kendi eliyle Süleymaniye Camiinin dışında bir köşecikte yaptırmış olduğu türbesinin mütevazi yapısı, onun bu yönünü açıkça izah ve ifade ediyor.

Evet, "tevazu" büyüklüğün şanındandır.

Büyük mimar, büyük insan Mimar Sinan'a Cenâb–ı Hak'tan binler rahmet ve mağfiret niyazıyla...

09.04.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.04.2007) - T Süt ürünlerinde piyasa daralması

  (05.04.2007) - İttihad-ı Muhammedî ve muarızları

  (04.04.2007) - Medyanın büyük taşları

  (02.04.2007) - Dünyanın sekerâtı

  (31.03.2007) - Nasıl bir Cumhurbaşkanı?

  (30.03.2007) - Ayışığı'nda bir Sarıkız

  (29.03.2007) - Resmî tarih sorgulaması

  (28.03.2007) - Zındıka cereyanı Ankara'yı zehirledi

  (27.03.2007) - Osman Ağanın komşuları iniltiye dayanamadı

  (26.03.2007) - Ali Şükrü Bey cinayetiyle, yakın tarihin seyri değişti

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004