T ürk medyasının büyük taşları yerinden oynamaya başladı. Sabah gazetesi, atv ile bunların bağlı bulunduğu toplam 63 kuruluş el değiştirdi.
Devlet işin içine girdi. Hükümet de bu işin tamamen dışında değil. Kuvvetle muhtemeldir ki, bu karmaşık zincirin bazı halkaları ta Amerika'ya kadar uzanıyordur.
* * *
Türk medyasının siyasetle olduğu kadar, ticaretle de bağlantısı vardır.
Medya kuruluşları, devletin şartlı (!) kredilerine, faizli finansmanına muhtaç olmadan, hükümetle yahut siyasî partilerle angajmanlara girmeden ve bir takım karanlık işlere bulaşmadan, kendi yağıyla kavrularak da olsa yayın hayatına uzun müddet devam edebilir.
Aksi halde, ya batıp gitmek, ya yayın çizgisinden sapmak, ya da el değiştirmek gibi şiddetli sarsıntılara maruz kalır.
* * *
Zamanlama itibariyle bakıldığında, medya dünyasındaki yeni dalgalanmanın, iki hafta sonra yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleriyle, hemen arkasından sath–ı mailine girilecek olan genel seçimlerle de doğrudan veya dolaylı şekilde bir bağlantısı olduğu kanaatini uyandırmış oluyor.
Medyadaki dengelerin, siyasetin dengesiyle ve gidişatıyla son derece ilgili ve bağlantılı olduğu zaten bilinen bir husus.
Öyle ki, geçmişte hükümet kurması beklenen bazı parti başkanları, kabineyi kurmadan evvel gidip medya patronlarıyla görüşme ihtiyacını dahi duymuşlardır.
Bu açıdan bakıldığında, medyadaki dalgalanmanın siyasî gelişmelerle doğrudan, ötesindeki bazı sosyal gelişmelerle de dolaylı bağlantısı olduğu ihtimali kuvvet kazanıyor.
Bu arada, mevcut dalgalanmaların yan etkilerinin olacağı ve genel seçimlere doğru yeni bazı taşların da yerinden oynayacağı ihtimalini nazardan uzak tutmamak gerekir.
GÜNÜN TARİHİ 4 Nisan 1953
Çanakkale'de Dumlupınar Fâciası
Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında büyük bir deniz fâciası yaşandı.
Ege Denizindeki NATO tatbikatından dönen Dumlupınar isimli denizaltı, İsveç bandıralı büyük bir yük şilebiyle çarpışarak hızla boğazın derin sularına gömüldü.
Denizin derinlik mesafesi 86 metreydi. Ne gariptir ki, Dumlupınar'ın mürettebatı da tam tamına 86 kişiydi. Bunların 10'u subay, 37'si astsubay ve 39'u erdi.
Çarpışma anında güvertede bulunan 5 kişi denize atlamış ve kurtarılmıştı. Geriye kalan 81 kişi ise, ancak iki gün hayatta kalabilmiş, içerdeki oksijenin bitmesiyle birlikte şehit olmuştu.
Sayılı saatler
Dumlupınar'ın batmasından hemen sonra kurtarılma çalışmalarına başlandı.
Ancak, havanın fırtınalı olması ve boğazdaki akıntının giderek şiddetlenmesi sebebiyle gemiye bir türlü ulaşılamadı.
Kurtarma çalışmalarına iki gün müddetle aralıksız devam edildi. Ardından ümitler kesildi ve çalışmalara ara verildi.
Denizin altında neler olup bittiği bilinmez iken, dışarıda ise endişeli bir bekleyiş devam ediyordu.
Manzara çok hazindi. Denizcilerin yakınları, her an için gelecek bir müjdeli haberin hayali ile bekliyorlardı. Ne var ki, artık son ümitler de kesilmiş durumdaydı.
Daha sonraları bulunan ve kaydı çözülen geminin karakutusundaki konuşmalardan da anlaşılıyor ki, kurtarılmayı bekleyen denizciler, hayatta kalmak için her türlü tedbiri almışlar.
Ancak, yara alan gemide çıkan yangın, geminin su almaya başlaması ve giderek ağırlaşan havasızlık sebebiyle, koca gemi 86 denizciye mezar oldu.
Kara kutunun kayıtlarındaki son seslerin, yürek parçalayan iniltiler ve Allah Allah nidâları olduğu tesbit edildi.
04.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|