03 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Evimizde sarık var mı?


A+ | A-

Bizlerin ona ümmet olmayı en yüksek şeref kabul ettiği Kâinatın Efendisi olan Habibullah'ın (asm) başında sarık vardı.

Bizlerin onlara tâbi olmakla iftihar ettiği büyük halifelerin, imamların, müçtehidlerin ve büyük sultanların başı sarıklıydı.

Bizlerin onlara evlât olmakla övündüğü ecdatlarımızdan Selâhaddin–i Eyyübî, Sultan Alparslan, Celâleddin–i Harzemşâh, Osman Gazi, Sultan Fatih, Yavuz Selim, Kànunî Süleyman, Barbaros Hayreddin... gibi binlerce kahramanın başında da sarık vardı.

Ve nihayet, evvelâ şeâir hükmüne geçen bu Sünnet–i Resûlullah'a iktida ile koca ümmeti vebâlden kurtaran; sâniyen, ecdadımızı temsil ettiğini "devrin şapkalı ekâbirleri"nin yüzüne haykıran Bediüzzaman Hazretleri, başında daima sarıkla gezerdi.

Bediüzzaman, cebrî kànunlarla sarık yasaklanmış olmasına rağmen, o mahkemeler ve resmî dairelerde dahi başındaki sarığı çıkarmadı, çıkarttırmadı.

Sarığını zorla alıp başına şapka geçirmek isteyenlere ise, boynunu göstererek "Bu sarık, bu başla beraber çıkar!" diyerek, nihaî bir kararlılık içinde nihaî sınırı gösterdi.

Böyle yapmakla, bir taraftan da bu vatanda yaşayan ümmetin milyonlarca efradını ağır bir vebâlden kurtarmış oldu.

Zira, şeâir hükmünü alan İslâmın âdet ve alâmetlerinin yaşatılması bir "farz–ı kifâye" nev'inden olup, ümmetin üzerinde bir vecîbedir.

1925'te sarığın yasaklanıp şapkanın mecburi tutulmasından sonra, bu mesele nihayet derecede ehemmiyet kazanmıştı. Habibullah'ın (asm) şeair hükmündeki sarık sünneti, bütünüyle terk edilmemeliydi. Birinin bunu başının üstünde yaşatması gerekiyordu.

İşte o birisi, Hazret–i Bediüzzaman oldu. Hem de, bilhassa yasaktan sonra boynuna ikinci bir sarığı dolayarak, İslâmın vakarını ve imânın sarsılmaz kuvvetini cümle âleme ilân etmiş oldu.

Evet, o hazret sarık uğrunda belki büyük sıkıntılar çekti ve çok ağır bedeller ödedi; ama, asla tâviz vermedi.

Bu sayede, pek mühim bir merhale kat edildi. Sarık üzerindeki baskılar büyük ölçüde gevşedi, durdu. Sarığı alenî şekilde giyenlerin sayısı da günden güne artmaya başladı.

Sarık yasağı kànun nazarında halen devam ettiği için, bu sünnetin dışarıda ve alenî şekilde yaygınlaştırılması, henüz mümkün görünmüyor. Tedbir ve ihtiyatı elden bırakmamalı.

Ama bu durum, sarığı evimizde, hususî mekânlarımızda ve bilhassa ibadet esnasında kullanmaya mani değil.

Dolayısıyla, her birimizin hanesinde Resûl–i Ekrem'in (asm) sünneti olan sarığın bulunması gerekir.

Özellikle namaz kılarken, sarığın bir ucunu sarkıtarak sarmamızın aynı zamanda bir Peygamber tavsiyesi olduğunu bilmemiz icap ediyor.

Bir Hadis–i Şerifte: "Sarık sarınız, bir ucunu salınız. Gördüğüm melaike, bu sûrettedir" diye buyruluyor. (Beyhakî, Şuâb–u Îmân, c. 5/176)

Sarıkla ilgili daha başka sahih rivâyetler de var. Bilhassa, Bedir Muharebesinde Peygamber ordusuna yardım eden binlerce melâikenin tamamıyla sarıklı olduğu rivâyeti, birçok kaynakta yer alıyor.

Neticede, bu bir Peygamber sünnetidir ki, onu yaşamak, yaşatmak ve ihyâ etmek gibi bir mükellefiyetimiz var.

Dışarıda sarıkla dolaşmanın birtakım sıkıntıları, engelleri var; bu mâlûm. Ancak, bu sünneti evimizde ve hususî hayatımızda yaşamanın bizzat kendimizden başka hiçbir manisi, hiçbir engeli yoktur.

Üstad'ın sarık hassasiyeti

Bilhassa Üstad Bediüzzaman ve has talebelerinin nihayet derecede ehemmiyet vermesiyle, hemen umum Nur Medreselerinde cübbenin yanı sıra sarık da bulunur. Bu nokta, iç dünyamızı ferahlatan, ümidimizi arttıran, şevkimizi kamçılayan bir mürüvvet, bir mazhariyettir.

Peki, ya evlerimiz ne durumda?

Nur Talebeleri açısından, bu husus da fevkalâde önemlidir.

Zira, herbir Nur Talebesinin hanesi, aynı zamanda hususî bir "Medrese–i Nuriye" hükmünde olması gerekiyor. (Emirdağ Lâhikası, s. 72, 343, 445)

"Herbir adam—eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa—kendi hanesini bir küçük medrese–i Nûriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç dört zat birleşsin; ve bu heyet, bulundukları haneyi küçük bir medrese–i Nûriye ittihaz etsin." (Age, s. 101)

Bu ifadeler, bir Nur Talebesi için başka söze hacet bırakmayacak derecede açıktır. Hanelerinde Nur Risâleleri bulunmalı, Nur dersleri yapılmalı ve mümkün olduğunca Sünnet–i Seniyyenin ihyasına çalışılmalı.

Zira, Sünnet–i Seniyye Risâlesinde de hususiyetle nazara verildiği gibi: "Fesâd–ı ümmetim zamanında, kim Resûlullah'ın sünnetine temessük etse, yüz şehidin ecrini, sevâbını kazanabilir."

Elhasıl: "...Evet, Sünnet–i Seniyyeye ittibâ, mutlaka gayet kıymettardır. Hususan bid’aların istilâsı zamanında Sünnet–i Seniyyeye ittibâ etmek, daha ziyade kıymettardır. Hususan fesâd–ı ümmet zamanında Sünnet–i Seniyyenin küçük bir âdâbına mürâât etmek, ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor. Doğrudan doğruya Sünnete ittibâ etmek, Resûl–i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı hatıra getiriyor. O ihtardan, o hâtıra, bir huzur–u İlâhî hâtırasına inkılâp eder." (Lem'alar, s. 55)

03.12.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.12.2010) - Devlet sırları

  (01.12.2010) - Gizli sırlar ifşâ ediliyor

  (30.11.2010) - Haydarpaşa'da gizli hesaplar

  (24.11.2010) - Kore'de savaş sıtması

  (23.11.2010) - Baydemir'le Öcalan'ın farkı

  (22.11.2010) - Harbî düşman yapmaz bunu

  (19.11.2010) - Bayramlık yazılar (5)

  (18.11.2010) - Bayramlık yazılar (4)

  (17.11.2010) - Bayramlık yazılar (3)

  (16.11.2010) - Bayramlık yazılar (2)


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.